Topuktan Gelen Hayat Kurtaran Sinyal: Yenidoğan Kan Taraması Sayesinde On Binlerce Bebek Kalıcı Hasardan Korundu
Amerikan Pediatri Akademisi, bu uygulamanın kalıcı zihinsel ve fiziksel engelleri önlemede kilit rol oynadığını ifade etti.
Yenidoğan döneminde yapılan topuk kanı taraması, tüm dünyada kabul gören bir halk sağlığı başarısı olarak kayıtlara geçti.
Bebeklerin topuğundan alınan birkaç damla kanla gerçekleştirilen bu basit test, erken teşhis ve tedavi sayesinde on binlerce çocuğun kalıcı hasar ve ölüm riskinden korunmasını sağladı.
Küresel bilim insanları, tarama programlarının gelecekteki tıbbi zorlukların aşılmasında kritik öneme sahip olduğunu vurguladı.
FKÜ VE HİPOTİROİDİ TEHLİKESİ BERTARAF EDİLDİ
Tarihsel sürece bakıldığında, yenidoğan tarama programlarının temelleri, Amerikalı mikrobiyolog Dr. Robert Guthrie'nin 1960'lı yılların başında Fenilketonüri (FKÜ) hastalığı için geliştirdiği basit ve pratik kan örneği toplama yöntemiyle atıldı.
FKÜ, vücudun bir amino asit olan fenilalanini metabolize edememesi sonucu beyinde birikerek geri dönüşümsüz zekâ geriliğine yol açan kalıtsal bir hastalıktır.
ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri'nden (CDC) yapılan bir açıklamada, Dr. Guthrie'nin öncülüğünde başlayan bu tarama programlarının, FKÜ'lü bebeklerin erken dönemde özel bir diyetle normal gelişimlerini sürdürebilmesini mümkün kıldığı belirtildi. Eğer bebek beslenmeye başladıktan sonra FKÜ fark edilmezse, 5-6. aylardan itibaren gelişim geriliği, oturma, yürüme ve konuşma becerilerinde kayıp gibi ciddi nörolojik etkiler ortaya çıktı. Erken tanı sayesinde, bu bebeklerin tamamen sağlıklı bir yaşam sürmesi sağlandı.
Bir diğer hayati öneme sahip hastalık olan Konjenital Hipotiroidi (doğumsal tiroid hormon eksikliği) için de topuk kanı taraması devreye girdi. Tedavi edilmediği takdirde zekâ geriliği ve büyüme bozukluğuna yol açan bu durum, topuk kanından yapılan TSH (Tiroid Stimülan Hormon) ölçümüyle doğumdan kısa süre sonra belirlenebiliyor.
Erken teşhisle dışarıdan hormon takviyesi verildiğinde, kalıcı hasarların önüne geçildiği bilimsel araştırmalarla kanıtlandı.
UZMANLAR TARAMAYI “ÖNLEYİCİ TIBBIN ZAFERİ” OLARAK DEĞERLENDİRDİ
Uluslararası bilim camiası, topuk kanı taramasını "önleyici tıbbın en başarılı uygulamalarından biri" olarak nitelendirdi.
Avrupa Yenidoğan Tarama Çalışma Grubu (EUNS) üyesi ve tanınmış bir pediatri uzmanı olan Prof. Dr. David A. Levy, konuya ilişkin yaptığı bir değerlendirmede, "Tarama programları, semptomlar ortaya çıkmadan önce müdahale etme yeteneği sunar. Henüz belirti vermeyen bir hastayı tespit etmek ve tedaviye başlamak, hem çocuğun yaşam kalitesi hem de ulusal sağlık sistemleri için maliyet-etkinlik açısından eşsiz bir başarıdır" ifadelerini kullandı.
İngiliz Ulusal Sağlık Sistemi (NHS) tarafından yayımlanan kapsamlı bir araştırmada ise, tarama testlerinin sadece FKÜ ve Hipotiroidi değil, aynı zamanda Kistik Fibrozis, Orak Hücre Hastalığı gibi genetik ve metabolik 10'dan fazla nadir hastalığın erken teşhisinde de kullanıldığı belirtildi. Bu taramalar sayesinde, hastalıkların ilerlemesi engellenerek çocukların fiziksel ve zihinsel sağlığının korunduğu aktarıldı.
Avustralya'daki Murdoch Çocuk Araştırma Enstitüsü'nden (MCRI) yapılan bir çalışma da, nadir genetik bozuklukları olan bir çocuğun yetiştirilme maliyetinin yüksek olduğunu, ancak erken tanı ve tedavi ile bu maliyetin önemli ölçüde azaltılabileceğini ortaya koydu.
MCRI'daki araştırmacılar, topuk kanı testinin sürekli geliştirildiğini ve gelecekte Fragil X ve Angelman sendromları gibi daha fazla genetik durumun taranmasına yönelik yöntemler üzerinde çalıştıklarını da duyurdu.
Yenidoğan topuk kanı taraması, küresel ölçekte bilimsel verilerle desteklenen ve yabancı uzmanlarca "vazgeçilmez" olarak nitelendirilen bir uygulama olarak modern tıbbın en önemli halk sağlığı programlarından biri haline geldi.