Dünya genelinde gerçekleştirilen kapsamlı bilimsel çalışmalar, çocukların günlük beslenme düzeninde yer alan yüksek miktardaki ilave şekerin yalnızca kilo problemlerine yol açmakla kalmayıp, aynı zamanda fiziksel gelişim ve metabolik sağlık üzerinde de derin olumsuz etkiler bıraktığını ortaya koydu.
Uzmanlar, bu durumun özellikle büyüme çağındaki çocuklarda gelişim geriliğini tetikleyebileceği konusunda ebeveynleri uyardı.
BİLİMSEL VERİLER İLİŞKİYİ KANITLADI
Çocukluk çağı beslenmesi üzerine yoğunlaşan bilim insanları, şekerli yiyecek ve içeceklerin besin değeri düşük olmasına rağmen yüksek kalori içermesinin, çocukların temel besin kaynaklarından yeterince faydalanamamasına yol açtığını ifade etti. Bu durumun, kemik ve kas gelişimi için kritik olan vitamin ve minerallerin alımını engellediği belirlendi.
Amerikan Kalp Derneği'nin (AHA) yayımladığı bilimsel bir açıklamada, çocuk ve ergenlerin günlük ilave şeker tüketimini 6 çay kaşığının altında tutması gerektiği vurgulandı.
Dernek, yüksek şekerli diyetlerin; obezite, diyabet, yüksek tansiyon ve sağlıksız kolesterol düzeyleri gibi kalp risk faktörleriyle ilişkilendirildiğini öne sürdü.
YABANCI UZMANLARDAN ÇARPICI YORUMLAR
ABD'deki Kaliforniya Üniversitesi San Francisco'dan (UCSF) Pediatrik Endokrinolog Dr. Robert Lustig, şekerin vücuttaki metabolizmasıyla ilgili çarpıcı bir benzetme yaptı.
Dr. Lustig, şekerin özellikle meyve şekeri olan fruktoz bileşeninin, karaciğer tarafından tıpkı alkol gibi işlendiğini ve aşırı tüketildiğinde bu organın işlevini bozduğunu belirtti. Hatta çocuklarda eskiden yetişkin hastalığı olarak bilinen tip 2 diyabet ve karaciğer yağlanmasının görülme sıklığının artmasından şekeri sorumlu tuttu.
Tufts Üniversitesi Friedman Beslenme Bilimi ve Politikası Enstitüsü'nden kıdemli yazar Dr. Dariush Mozaffarian liderliğindeki bir araştırma ise dünya genelindeki çocuklar ve gençlerin şekerle tatlandırılmış içecek tüketiminin 1990'dan 2018'e kadar neredeyse %23 oranında arttığını gösterdi.
Dr. Mozaffarian, bu içeceklerin, hızlı kilo alımına ve obezite riskine yol açtığını, genç yaşta diyabet ve kalp-damar hastalıkları gelişmese bile ileriki yaşamda önemli olumsuz etkiler bırakabileceğini dile getirdi.