Cumhurbaşkanlığı yerleşkesi ve Başbakanlık
Kim ne derse desin Türkiye güçlü ve önemli bir ülke... Farklı coğrafyalara gidildiğinde Türkiye’nin mevcut durumundan daha büyük bir potansiyele sahip olduğu rahatlıkla görülebiliyor. Dış politikadaki tüm yanlışlıklara rağmen Kafkaslarda, Balkanlarda, Orta Asya’da ve hatta Orta Doğu’da bir çok ülke “Türkiye bir kendine gelse, özüne dönse” diye bekliyor. Ülke içindeki tartışmalar hiç ummadığımız kadar farklı kesimler tarafından takip ediliyor. Bu tartışma alanlarından birisi de kamuoyunda “ak saray” olarak nitelendirilen yeni Cumhurbaşkanlığı yerleşkesinin durumu ve hatta boşaltılması konusu. Hemen hemen tüm siyasi partilerin meselenin sembolik yanını öne çıkararak siyasal rekabette kullanılabilirliği üzerinden belirli tespit ve taleplerde bulundukları görülüyor. Oysa bu yerleşkenin ne için yapıldığı, nasıl evrildiği ve bugünkü koşullardaki işlevselliği tartışmaların gerisinde kalıyor.
Başbakanlık için düşünüldü
Peki süreçte nereden nereye geldi ve ne yapılması gerekiyor?
-Kızılay’daki mevcut Başbakanlık binası yeri ve kullanım biçimi itibariyle ülkemize yakışmıyordu. Yönetim tekniğiyle etkinlik ve verimlilik açısından günün ihtiyaç ve beklentilerinin oldukça gerisindeydi. Konuk Başbakanların neredeyse yolun ortasında kurulan halı ve platformlarda karşılandığı hatırlanacak olursa Türkiye’nin bu imajdan kurtulması bir gereklilik haline gelmişti. Bu sebeple Başbakanlık ve hatta Çankaya’daki Cumhurbaşkanlığı binalarının tarihsel dokusu korunarak uygun maliyetlerle yenilenmesi elbette ki tüm vatandaşlarımızın kabul edebileceği adımlardır.
-İşte mevcut saray yerleşkesinin projesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde bu amaç ve gerekçeyle olgunlaştırılmıştır. Yani söz konusu yerleşkenin projesi bizzat dönemin Başbakanı Erdoğan tarafından Başbakanlık personelinin daha iyi şartlarda çalışması ve yönetimde etkinlik düşüncesiyle hayata geçirilmiştir.
-Beştepe mevkiinde eski Orman Genel Müdürlüğü binasının yerine inşa edilen saray yerleşkesi oda sayısı, odalarının ölçüsü ve dizaynı ile Başbakanlık ve devlet bakanlıklarının bir bütün içerisinde ve mümkün olduğunca çok sayıda personelin ergonomik bir alanda çalışabilmesi üzerinedir.
-Bu süreçte başlatılan ve inşa edilmekte olan yerleşke bir süre sonra başkanlık sistemi tartışmalarının en önemli sembolü haline geliverdi. Zira dönemin Başbakan’ı Erdoğan artık seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olarak Başkanlık sistemini istiyor ve hatta 7 Haziran seçim sürecinde 400 milletvekili çağrısıyla Başkanlık sistemini oylamaya sunuyordu. Ve büyük ölçüde tamamlanan devasa binalar, daha önce 4 olan daire başkanlıklarının 13’e çıkarılmasıyla Başkanlık sarayı olma yolunda ilerliyordu.
Temsile mi icraya mı uygun
Fakat neticede halkın isteği bu yönde gerçekleşmedi ve başkanlık sistemine şu an için onay verilmedi. Buna göre yeni Cumhurbaşkanlığı yerleşkesinin gerek personel sayısı gerekse yapısal olarak hızla büyüyen sistemi, seçimlerde kabul edileceği düşünülen ihtiyaç ve gerekliliklerin dışına çıktı. Yerleşkenin sabit ve değişken maliyetleri ile meydana gelen hizmet çıktısı arasındaki mesafe açılmaya başladı. Bu durumda yeni yerleşke Anayasal görevleri dikkate alındığında bir temsil makamı şeklinde değerlendirilen Cumhurbaşkanlığı mı yoksa icracı bir makam olarak binlerce personeli ile her kademede hizmet sunan Başbakanlık için mi daha uygundur?
Son tahlilde devletin yönetsel sistemi bakımından yanlış bir ilişki biçimi ortaya çıkmıştır. Bunun düzeltilmesi gerekmektedir. Doğrusu Cumhurbaşkanlığı yerleşkesinin bu siyasal karşıtlık ve atmosferde boşaltılması gibi bir seçenek pek mümkün görülmüyor. O halde Başbakanlık ek binalar ile burada konuşlandırılmalı (Cumhurbaşkanı ile Başbakan neden ortak bir yerleşkenin farklı kısımlarında faaliyet göstermesin) ve Çankaya Köşkü de her zaman olduğu gibi Cumhurbaşkanlığına bağlı bir kullanım alanı olarak sembolik değerini sürdürmelidir. Eğer tartışmalar konunun salt siyasal izdüşümü dışında bu alan üzerinden yürütülebilirse eminim ki herkesin tavrı daha farklı olacaktır.