Küresel ısınmaya bağlı olarak yaşanan iklim değişiklikleri dünyanın birçok yerinde su sıkıntısı çekilmesine neden oluyor. Birleşmiş Milletler'in raporuna göre yaklaşık 2 milyar insan güvenli içme suyu erişimine sahip değil. Raporda günümüzde su kaynakları üzerinde her geçen gün artan baskılar sebebiyle dünya genelinde birçok ülkenin su sıkıntısı yaşadığını dikkat çekildi. Hızla artan küresel nüfus, şehirleşme, üretim ve tüketim alışkanlıklarındaki değişiklikler ve buna bağlı olarak suya olan talep artışı nedeniyle mevcut uygulamalarla dünyanın 2030 yılına kadar muhtemel talep ile mevcut su kaynağı arasında yüzde 40’lık bir eksiklikle karşı karşıya kalacağı tahmine yer verildi.
Bu kapsamda Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı 2024-2028 yılları için bir 'Su Yönetimi' raporu hazırladı. Rapor gelecekte yaşayacağımız felaketi şimdiden gözler önüne seriyor. Raporda “Türkiye coğrafi konumu itibarıyla iklim değişikliği etkilerinin yoğun hissedileceği Akdeniz’in doğusunda bulunduğundan, yüksek risk grubu ülkeler arasında kabul edilmektedir. Türkiye’nin ikliminde küresel değişikliklere benzer değişiklikler şimdiden gözlenmekte ve 21. yüzyılda da Güney Avrupa’da ve ülkemizde daha sık, şiddetli ve uzun süreli kuraklıkların, sıcak hava dalgalarının ve orman yangınlarının görülmesi beklenmektedir” denildi.
YAKIN GELECEKTE OLACAK
Cumhurbaşkanlığı'nın raporunda Türkiye’nin çok yakın gelecekte su kıtlığı yaşayacağının öngörüldüğü vurgulanarak “Türkiye nüfusunun 2030 yılında 93 milyon 328 bin 574 kişiye, 2040 yılında 100 milyon 331 bin 233 kişiye, 2050 yılında ise 104 milyon 749 bin 423 kişiye ulaşması beklenmektedir (TÜİK, 2018). Artan nüfusla birlikte kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarının 2030 yılında 1.200 metreküpe, 2040 yılında 1.116 metreküpe, 2050 yılında ise 1.069 metreküpe kadar düşmesi beklenmekte olup çok yakın gelecekte Türkiye’nin su kıtlığı sınırına çok yaklaşacağı ve sonrasında ise su kıtlığı çeken bir ülke durumuna geleceği öngörülmektedir” ifadelerine yer verildi.
Öte yandan raporda her şey bu kadar açık ve çarpıcı bir şekilde anlatılmasına rağmen doğaya ve çevreye verilen zararların her geçen gün artması da büyük bir tezatlık yaratıyor.