Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

'Dış güçler' ninnisi ile uyuyan Türkler

Tamam, çokuluslu şirketlerin 'acenteliğini' yapıp kendilerini 'yerli' gibi yutturmaya çalışan, bazen 'açıktan' pozisyon alarak, bazen 'aba altından' sopa göstererek 'ballı ihaleleri' aralarında paylaşan sermaye ağalarını anlayabiliriz.

Tamam, 'danışman' adı altında istihdam edilip 'en az 50 işçinin' maaşına bedel ücretler ödenen yandaşlara, 'gazeteci', 'yazar', 'aydın' sıfatı ile 'kilit noktalara' konuşlandırılan yanaşmalara söylenecek bir söz bulamayabiliriz.

Tamam, 'devletin' kasasından alınan 'makarnaların', 'kömürlerin' iktidar sahiplerinin cebinden çıktığını zannedip, "Onlar giderse aç kalırız" korkusu ile sandıklara koşan zavallı yığınları mazur görebiliriz.

Tamam, 'ev', 'araba', 'tüketim' kredisi adı altında bankalara borçlandırılıp, "Aman istikrar bozulmasın, yoksa halimiz ne olur" endişesi ile yatıp kalkan vatandaşlara da bir bakıma hak verebiliriz.

Zira kendi şahsi çıkarlarını 'mevcut iktidarın devamına' endeksleyenlerin, en azından duruşlarını izah edebilecekleri 'ekonomik' bir gerekçeleri var.

Peki, buldukları her fırsatta 'ülkücü', 'milliyetçi', 'vatansever' maskelerini suratlarına geçirip "Ülke kritik bir dönemeçten geçiyor. Aman hükümete sahip çıkalım" diye ortalıkta dolaşan şu 'NATO' kafalı Japon askerlerine ne oluyor?

Onlar neden korkuyor?

***

Sakın ha, ülkenin karşı karşıya kaldığı her meseleyi "dış mihraklar" ile açıklamaya yeltenip de insanları 'koyun' yerine koymaya kalkışmayın.

'İş bilmez', 'basiretsiz', 'beceriksiz' yöneticilerin elinde bulunmaz bir 'kendini kurtarma' malzemesi oldu 'dış' mihraklar.

Mesela bir parti kongresi mi var?

Aman Allah'ım o da ne; bir bakıyorsunuz ki bilumum 'dış mihraklar', 'ajanlar', 'hainler', 'fitneciler' girmiş devreye.

Parti politikalarından memnun olmayan, bir kan değişikliği ile 'iktidar kapısının' aralanacağına inanan bir takım insanlar, "Bu partiyi biz daha iyi yönetiriz. Eğer yönetemezsek çeker gideriz" diye yola çıkıyor.

Hemen alçakça taarruz başlıyor:

- "Dış mihraklar harekete geçti. Partimizi dışarıdan çökertemeyeceklerini anlayınca bu kez içeriden ele geçirmeye karar verdiler. İktidara yürüyen partimizi Y-Parti haline getirmeye çalışıyorlar. Muhalefete destek verenler ajandır, haindir, komplocudur, fitnecidir."

Kongre bitiyor, sonra bir de bakıyorsunuz ki aynı kişiler, 'dış güçlerin adamları' olarak ilan ettikleri insanlar ile ele ele, kol kola pozlar veriyorlar.

Kimse de kalkıp sormuyor:

- "Hani bu adamlar topyekûn ajandı, haindi, fitneciydi. Şimdi ne değişti?"

***

Muhalefet kongrelerinde oynanan çirkin oyunun bir benzeri, son zamanlarda 'iktidar' tarafından daha büyük ölçekte 'Türkiye'nin kaderi' adına sahneye konuluyor.

İktidarın 'ihanet' politikalarını içlerine sindiremeyen, 'Türk' kimliğinin yok edilmesine, 'Türk' devletinin dönüştürülmesine isyan eden vatandaşlar, oy verdikleri partilerden umudu kesince, kendilerince bir takım eylem yöntemleri geliştirmeye başlıyorlar.

Hemen çirkin taarruz başlıyor:

- "Çapulcu bunlar, dış güçlerin maşası bunlar. Ülkemizin büyüyüp gelişmesini hazmedemeyen dış güçler, içeriden hükümeti yıkmak için harekete geçti. Aman ha hükümetimizi yedirmeyelim. Ona sahip çıkmak Türkiye'ye sahip çıkmaktır."

Tabiatın genel bir kanunudur:

Siz eğer kapalı kapılar arkasında 'alengirli bir takım işler' çevirip, birilerinin eline 'kullanabilecekleri' bir takım malzemeler verirseniz, o birileri de zamanı gelince o malzemeleri tepe tepe kullanırlar.

Eminiz ki tehlikeyi savuşturduktan sonra aynı iktidar sahiplerinin 'ülkeye ihanet' ile suçladıkları kişiler ile yeniden el ele tutuşup 'magarina' oynamaları halinde de çıkıp sormayacaklar:

- "Hani bu kişiler dış güçlerin maşaları değil miydi? Şimdi değişen nedir?"

***

'Ağa' ile 'kahya' arasındaki katakulli sarmalında yürütülen işler, 'maraba' yerine bile konulmayıp 'ayaklar altına alınan' milliyetçiler için bir 'vatan meselesi' olabilir mi?

Bırakın 'dış mihraklar' diye geviş getirmeyi de 'dış güçlerin' tepe tepe kullandıktan sonra 'son kullanma tarihi' geçtiği için 'deliğe' süpürmeye karar verdikleri ihanet iktidarının yerine 'yeni taşeron' ikame etme girişimlerine karşı, Türk milletinin önüne koyabileceğiz 'millî bir iktidar' projeniz var mı?

Ona biraz kafa yorun.

 

Yazarın Diğer Yazıları