ALPEREN İNCE / YENİÇAĞ

Independent Türkçe'deki yayınında konuşan Tan, bu meseleye ilişkin konuşan kimi araştırmacıların, tarihi verileri ihmal ettiğini savunarak, “Diyarbakır’da büyüdüm. Hayatım burada geçti. Üç dönem Diyarbakır milletvekilliği yaptım. Şehirli Diyarbakırlıların çocuklarıyla birlikte okudum. Bugün bu kişilerin yüzde 95’i artık Diyarbakır’da değil. Araştırma yapacak olanlar, lafla değil belgeyle konuşmalı” dedi.

ZİYA GÖKALP KÜRT MÜYDÜ?

Ziya Gökalp’in annesi Diyarbakır’ın önde gelen ailelerinden Kürt Pirinçizadeler’e mensup. Ancak Tan’a göre babasının soyu 300-400 yıldır Türkçe konuşan bir köye, Alos’a dayanıyor. “Ben Alos’a da gittim, konuştum. Dedelerinden babalarına kadar Türkçe konuşan bir köy. Ziya Gökalp Türk olduğunu söylüyor zaten” diyen Tan, bu ailenin şehirli, okumuş ve bürokrat bir aile olduğunu vurguluyor.

SÜLEYMAN NAZİF’İN KÖKENİ NEYDİ?

Süleyman Nazif’in de genellikle “Kürt” olarak kayda geçirildiğine değinen Altan Tan, onun soyunun Diyarbakır’ın seyyit ve şeyhzade ailelerinden geldiğini belirtti. “Baba tarafı Türkleşmiş bir seyit ailesi, anne tarafı ise Tirelilerden; Akkoyunlu soyuna mensup bir Türk ailesi. Kürtlükle bağlantısı sadece anneannesidir” dedi.

AHMED ARİF, SEZAİ KARAKOÇ, ORHAN ASENA…

Ahmed Arif’in babasının Kerküklü bir Türkmen, annesinin ise Erbilli bir Kürt olduğunu söyleyen Tan, “Ama Ahmed Arif, bu coğrafyanın bütün dillerine ve kültürüne aşina bir sanatçıdır” dedi. Sezai Karakoç’un ise Ergani’nin Türkmen yerleşimlerinden birinde doğduğunu ve bu konuda herhangi bir ihtilaf bulunmadığını belirtti.

“DİYARBAKIRLIDIR EŞİTTİR KÜRTTÜR” ÖNERMESİ YANLIŞ

Altan Tan, bazı araştırmacıların Diyarbakır’a dair yaptığı genellemeleri eleştirerek şöyle konuştu:

“Diyarbekirlidir eşittir Kürttür, şu ilden olan Araptır gibi yaklaşımlar doğru değil. Bu, araştırmacılara yakışmaz. Belgeler ortada. Nüfus kayıtları, şiirler, tarih kitapları, ansiklopediler… Diyarbakır’ın sadece Kürt değil, Ermeni, Süryani, Türk, Türkmen ve Arap kökenli birçok büyük sanat ve fikir insanı var.”

“YANLIŞ BİLGİ İNTERNETTEN BİR DAHA SİLİNMİYOR”

Tan, Süleyman Nazif’in 57 yaşında İstanbul’da yoksulluk içinde vefat ettiğini, cebinden cenazesini kaldıracak para dahi çıkmadığını hatırlattı ve şu uyarıyı yaptı:

“Bir yanlış internete düştü mü artık çıkmıyor. Araştırmacının görevi doğruyu bulmaktır. Belgelerle, kayıtlarla konuşmaktır. Kimin ne kökenden geldiği önemli değil, ama tarihî gerçekleri eğip bükmek toplumu yanlış yönlendirir.”

Tan sözlerini, “Ben 67 yıllık ömrümün 60 küsur senesini Diyarbakır sokaklarında geçirmiş biriyim. Gördüğümü, bildiğimi aktardım. Araştırmacıların da aynı ciddiyetle hareket etmesini temenni ediyorum” diyerek tamamladı.