Uzmanlar, bu yöntemlerin özellikle genç ve aktif hastalar için kariyeri bitiren yaralanmaların ardından bile üst düzey performansı mümkün kıldığını ifade etti.

Geleneksel cerrahi yaklaşımların aksine, eklem koruyucu cerrahi teknikler son yıllarda ortopedi alanında bir dönüm noktası olarak öne çıktı. Bu modern yaklaşım, eklemin sadece ağrısını gidermeyi değil, aynı zamanda doğal yapısını, hareket kabiliyetini ve ömrünü korumayı hedefledi. Özellikle diz, kalça ve omuz eklemlerinde uygulanan bu minimal invaziv yöntemler, doğal hareketin korunarak hastaların eski aktif yaşamlarına, hatta profesyonel spor kariyerlerine dönmelerini sağladı.

BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR YÖNTEMİN GÜCÜNÜ TESCİL ETTİ

Eklem koruyucu cerrahi, bilimsel araştırmalarla desteklenen yenilikçi prosedürleri içeriyor. Bunların başında, kıkırdak hasarlarını tedavi etmek için geliştirilen ve vücudun kendi kendini iyileştirme potansiyelini devreye sokan teknikler geliyor.

Örneğin, mikrokırık (microfracture) ve "iyileşme yanıtı" (healing response) gibi yöntemler, kıkırdak hasarı olan bölgede yeni bir onarım dokusunun oluşmasını teşvik ederek eklem yüzeyini yenilemeyi amaçladı. Bu tekniklerin, erken evre eklem hasarlarında başarılı sonuçlar verdiğine dair çok sayıda bilimsel makale yayımlandı.

YABANCI UZMANLARDAN ONAY: KARİYERLERİ KURTARDI

Eklem koruyucu cerrahinin gelişiminde ve uluslararası alanda tanınmasında kilit rol oynayan uzmanlardan biri de merhum Dr. J. Richard Steadman oldu.

ABD’deki Steadman Philippon Araştırma Enstitüsü'nün kurucusu ve ortopedik spor hekimliğinde bir yenilikçi olarak tanınan Dr. Steadman, özellikle diz için geliştirdiği mikrokırık tekniğiyle dünya çapında üne kavuştu.

Dr. Steadman, kariyeri boyunca sayısız Olimpik sporcu ve profesyonel atleti tedavi etti. Kendisi, kariyere potansiyel olarak son verebilecek yaralanmalarla karşılaşan üst düzey atletlerin, ameliyat ve rehabilitasyon sonrası tekrar şampiyonalara ve madalya kazanmaya dönmesini sağlamasıyla spor hekimliği camiasında ikonik bir figür haline geldi.

Dr. Steadman'ın 2023 yılında vefatından önce yaptığı bir açıklamada, "Geliştirdiğimiz bu teknikler, özellikle genç hastalar ve atletler için, eklemin doğal anatomisini koruyarak uzun vadeli dayanıklılık sağladı" ifadesini kullandığı biliniyor.

İsveç’teki Lund Üniversitesi’nden Prof. Dr. Stefan Lohmander ise, eklem koruyucu cerrahinin, ilerleyen dönemde eklem protezine gidişi geciktirmedeki rolüne dikkat çekti.

Avrupa’nın önde gelen osteoartrit (kireçlenme) araştırmacılarından olan Prof. Lohmander, bu tür prosedürlerin başarılı sonuçlarının, hastanın yaşı, aktivite düzeyi ve hasarın türü gibi faktörlere bağlı olduğunu, ancak doğru hasta seçimiyle yaşam kalitesini önemli ölçüde yükselttiğini ifade etti.

Prof. Lohmander, genç ve aktif hastalar için total eklem protezi gibi kalıcı çözümler yerine, eklemi koruyan bu yöntemlerin öncelikli seçenek olması gerektiğini belirtti. Bu uzman görüşleri ve bilimsel veriler ışığında, eklem koruyucu cerrahi, modern ortopedinin temel taşlarından biri olarak yerini aldı ve doğal hareketi koruma hedefiyle cerrahi paradigmaları kökten değiştirdi.