Erdoğan o söylediğini yapamaz!
AKP toplanmış, Gezi Parkı’na misilleme olarak Ankara ve İstanbul’da iki büyük miting düzenleme kararı almış. Olayların daha birinci günü, “Ben” demişti Sayın Erdoğan, “Gezi Parkı’na istersem bir milyon kişi toplarım!”
İşitince üzülmüştüm.
Bir Başbakan için o gün söylediği nasıl fazlasıyla tahrik edici bir ifade ise alınan bu miting kararları da misliyle beter, basiretten uzak, tamamen nefsî bir refleks. Ateşe benzinle gitmek tam da bu olsa gerek.
Bir iktidar partisi, bir başbakan bunu nasıl yapabilir? Bir seçim daha kazanabilmek için arkasından bir bir eksilmekte olan kalabalığı sahiplenme refleksi ile tekrar bir araya getirip kenetlemek için, bir Başbakan, kendi halkını böyle derin kamplaşma ve kutuplaşmaya nasıl savurur?
Ne kanun tanıyorlar, ne hak-hukuk. Afrika gezisi sonrası olup bitenleri herkes gördü. “Öyle her isteyen istediği yerde miting yapamaz” diyen Erdoğan, en miting yapılmayacak yer ve saatte organize kalabalıkları karşısında buldu. Kürsüsü ve mikrofonu da hazırdı. Her şeyi çiğnedi lâkin o haktan, hukuktan, adaletten bahsetti. Bir de, “Sizin de tencere tavanız var mı?” diye tencere tavalı protestocuları küçümsemesi var ya, halktan ne kadar uzak kaldığının itirafından başka bir şey değildi amma o bunun bile farkında değildi.
Bu, diriye Münker Nekirlik yapmak gibi bir şey. O, o soruyu, tencere tavasını iktidar nîmetleri ile doldurduklarına değil, açlık sınırı altında yaşayan, çekleri protesto olan, evlerine haciz gelen, eti-sütü ot fiyatı etmeyen on milyonlara sormalıydı.
Evet, AKP ve Erdoğan, “Biz istersek Gezi Parkına milyonları toplarız” diyerek, iki miting kararı aldı. Onların bu iddiası çok isteseler bile asla başaramayacakları bir iddia’85 Evet, Başbakan Gezi Parkı’na değil bir milyon kişi, on bin kişi bile getiremez.
Tabii bir şartla...
Başbakan da Gezi Parkı’na taraftarlarını, “AVM yapılması için ağaçların sökülmesi şart, destek için sizi Gezi Parkı’na bekliyorum” diye çağıracak..
Yeter mi?
Yetmez..
Onlara diyoruz ki...
Dâvet ettiklerinizin arkasından devleti çekeceksiniz. Bu da kâfi değil. On binlerce polisi, panzerleri, TOMA’ları, biber gazları, plastik mermileri, kızılcık sopaları ile dâvet ettiklerinizin karşısına dikeceksiniz..
Demek istiyoruz ki..
İçişleri Bakanı polise, “Gelenleri parka sokmayın. Biber gazı, tazyikli su, plastik mermi dâhil, bütün imkânlarınızı kullanın” emri verecek..
Yani...
Erdoğan hatırına yola düşecekler bilecek ki Gezi Parkı’na gittiklerinde “öteki” dediklerinin başlarına ne geldiyse kendi başlarına da o gelecek...
Söyleyin Allah aşkına..
Bu şartlarda Erdoğan Gezi Parkı’na on bin AKP’li toplayabilir mi?
İktidar nîmetine alışmış insanlar böyle bir külfete katlanır mı?
“Belki katlanır, nereden biliyorsun” demeyin, Sayın Erdoğan’ın Reyhanlı gezisinden biliyoruz. Reyhanlı’da hiçbir tehlike yokken bile ancak 5 bin polisin koruması garanti olunca yola düşüp meydana çıkabildiler; üstelik cümlesi taşımaydı.. Yâni altlarına arabalar çekilmişti.
Öyle Gezi Parkı protestocuları gibi yatağından kalkıp, mutfağından çıkıp varayım şu başbakanımı destekleyeyim diyen kişiler olmadı bunlar...
İşte bu gerçeğin ışığı altında diyoruz ki, Gezi Parkı’ndakilerin başına geleceklerin aynısı başlarına gelmesi şartı ile yani “eşit şartlarda” o meydana Erdoğan, değil bir milyon kişi, on bin kişi bile toplayamaz...
Sen AVM yapacaksın diye bir AKP’li niye biber gazı, plastik mermi, tazyikli su yesin, hastanelik olsun? Hatta ölsün!
Öğrettiğiniz için, o neyi yiyeceğini, çok iyi bilir?
“Yemeği” değil “emeği-yeşili seven” ve “azarlanmaktan bıkmış” samimî AKP’liler kucağında çocukları, annelerini de almış, ta baştan beri zâten Gezi Parkı’ndalar!