Ömrü MHP’de geçen ünlü siyaset adamı Şevket Bülent Yahnici “Sözün bittiği yer... ‘Önce kendim/ben, sonra partim, sonra da ülkem’, ülkem olsa da olur olmasa da... şeklinde başlık attığı son yazısında, “PKK ve ‘DEM'le yol arkadaşı’ olmanın adı, amacı ‘önce ülkem’ olabilir mi? Zaten ‘Önce Erdoğan sonra ben’ demişken... Buram buram ‘önce ben’ kokan bir iş değil midir?” diye sordu ve komisyona CHP’nin katılması konusunda da “Komisyonda ‘Mustafa Kemal'in askerleriyiz’ diyenleri mi, Bese Hozat'ı mı savunacaksınız? Bese Hozat beşe üçle kazanır...” dedi.

Yahnici’nin yazısı şöyle:
Yıllarca çok büyük -ne derecede fedakarlık ve feragat timsali insan/insanlar olduklarını anlatmak isteyenlerin dilinde bir cümle yer etmişti: " ÖNCE ÜLKEM, SONRA PARTİM, SONRA BEN..." Konunun ve vaziyetin ve de keyfiyetin hiç de böyle olmadığını (bütün mütevazılık, serdengeçtilik, kalenderlik, alçak gönüllülük, mevki- makam umursamazlık gösterilerine ve bu konuda sergilenen tiyatroya rağmen) zamanı yaşadıkça gördük. 2002'de AKP'ye genel başkan olan şahsın başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı yolunda gösterdiği ( Anayasa ve kanunları delerek 3.kere) akıl almaz hırs ve gayret ortadadır. Önce bu yoldaki yürüyüşünde (2002-2012) FETÖ ile ortaklık etmiş, 2016'dan itibaren de Bahçeli'den Destici'ye, DSP'ye, Perinçek'e, domuz bağcılara şahsi iktidarı yolunda " yol arkadaşı" olmuştur. Bu yolculuğun "ülke için" yapılmakta olduğuna inananlar var mıdır, bilmiyorum.
Ülkenin gayrisafi milli hasılası artmadığına, enflasyon artışının bu noktalara çıkışı önlenemediğine, işsizlik rakamları/oranları düzelmeyip felaket haline geldiğine; döviz on misli arttığına; fert başına milli gelir telaffuz edilen rakamlardan (on dört bin dolar deniyordu) şimdilerde telaffuz dahi edilemeyen miktarlara düştüğüne; hayat pahalılığı her mal/eşya /ürün bazında en az on misli artış gösterdiğine göre bu işin "ülke menfaati" için bir yanı yok demektir.
Milyonlarca Suriyeliyi yıllardır milyarlarca dolar harcayarak taşımak yükünün de ülkenin ve ülke insanlarının lehine olacak bir hali yoktur. Bütün bu şartlara rağmen 4. kere aday olma gayreti "önce ülkem" demenin mi; yoksa varsa ben yoksa ben demenin mi bir sonucudur?..
İnsanın 25 yıldır sövüp saydığı, bütün millete amansız ve iflah olmaz düşmanlar olarak tanıttığı PKK ve DEM'i ahir ömründe "yol arkadaşı" eyleyip iktidar ipini elden bırakmama, saltanat koltuğu haline gelen koltuğu terketmeme uğruna sergilenen oyun ve tiyatronun "önce ülkem" anlayışıyla ilgisi var mıdır?
Kaldı ki, dış politikadaki perişan hali anlatmaya roman yetmez. Irak'ı kaybettik, daha doğrusu Irak'ta kaybolduk. Aynı âkıbet Suriye'de yaşanacağa benziyor. Suriye Kürdistan oluyor. Gelin bu konulara hiç girmeyelim.
Gelelim bu lafın asıl hayat bulmasına ve siyasi literatürde yer etmesine sebep olan arkadaşa...1997'de Türkeş Bey rahmete gidince MHP bir genel kurul yapıp, yeni genel başkan seçme mecburiyetinde kaldı. Ben de dahil bu muhteremi destekledik, seçildi. Yıl 1997 idi... 1999'da benim "Basın ve Propaganda Başkanı ve Parti Sözcüsü" olduğum MHP %18'den fazla oy aldı, 2. büyük parti oldu, iktidar ortağı oldu, kendisi de Başbakan Yardımcısı... 1997'den beri makam araçlarına biniyor, odası, makamı, özel kalem müdürleri, sekreterleri, koruma ekipleri var. 28 senedir böyle bir hayatı sürdürüyor olmanın ve sürdürmeye de devam etmek için (inançları, fikirleri, ülküdaşları, dava arkadaşlığı ve arkadaşlarını bir kenara bırakarak) siyasal islam yörüngesine girip, hareketi, ideolojiyi bir uydu haline getirip; Andımız kalksın deyip; önce domuz bağcılarla, sonra PKK ve DEM'le "yol arkadaşı" olmanın adı, amacı "önce ülkem" olabilir mi?.. Zaten "önce Erdoğan sonra ben" demişken... Buram buram "önce ben" kokan bir iş değil midir?..
Son bir virajda Cumhurbaşkanı tarafından AKP+MHP+DEM birlikteliği diye beyan olunan ortaklığa CHP de dahil edildi. Anayasa, kanunlar, iç tüzük aşılarak/ihlal edilerek "PKK'ya meşruiyet kazandırma komisyonu" teşkil ediliyor. Böyle bir Komisyon Anayasa'ya göre kurulamaz, kanunlara aykırıdır, hele hele Meclis iç tüzüğünde yoktur. Bir kişi çıksın "şurada var, burada yazıyor" desin... CHP sözcüleri TV'lerde komisyonu nasıl işleteceklerini/veya işletmeyeceklerini (komikler) anlatıp geziyorlar. Sizde mi "önce ülkem" deyip bu orkestraya katıldınız? Komisyonda "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diyenleri mi, Bese Hozat'ı mı savunacaksınız?.. Bese Hozat beşe üçle kazanır...