''FRESH'' sergisi NOKS Art Space’de

''FRESH'' sergisi NOKS Art Space’de
Küratörlüğünü Mert Çağıl Türkay ve Volkan Kızıltunç’un üstlendiği ‘’FRESH’’ sergisi, 10 Aralık 2022 ile 08 Ocak 2023 tarihleri arasında NOKS Art Space’de izlenebilir.

FRESH, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi Fotoğraf Bölümü’nde öğrenimine devam eden öğrencilerin birbirleri arasındaki iletişimi kuvvetlendirmek, değişen ve dönüşen kavramlar ışığındaki sanat üretimlerini ve görünürlüklerini artırmak, çağdaş sanat ortamı ile kurumsal olmayan organik ilişkilerini geliştirmeyi amaçlayan bir sergidir.

Atölye çalışmaları ve projelere ev sahipliği yapan bağımsız bir sanat mekanı olan NOKS, FRESH sergisiyle işbirliğine açık, deneysel üretim yöntemleri üzerine çalışan genç sanatçıların yeni yönelimleri denedikleri bir laboratuar haline dönüşüyor.

FRESH sanatçıların imgeye olan güncel yaklaşımları ve yerleştirmeleri eşliğinde fotoğrafın geleneksel yapısını kıran yorumlarıyla izleyiciyi farklı sergileme biçimleri ile yenilikçi bir yolculuğa davet ediyor ve fotoğrafı, salt bir perspektiften ziyade etrafında gezilebilen, temas edilebilen, gözlemlenen bir deneyim unsuru haline getirmeye çalışıyor.

AHMET TARIK DUMAN 
“Gezegenlerin Senfonisi”

"Müzik aletlerinin tellerinin sesinde geometri varken, kürelerin arasındaki boşlukta da müzik vardır." - Pisagor Cymatics tekniği ses, frekans ve titreşimlerin sonsuz şekillerde bir araya gelmesi ve geometrik desen kalıplarıyla görünür kılınmasıdır. Gezegenlerin Senfonisi, NASA''nın yayınladığı gezegen seslerini ve Pisagor’un Kürelerin Müziği Kuramını Cymatics tekniği ile birleştirerek izleyiciye hem görsel hem de işitsel bir deneyim sunmaktadır.

EBRAR KILINÇ 
“Happy Family Painting” 

Evin temelinde olan kırmızı kurdele ve kuşak aynı zamanda halının altına süpürülen bir gerçeği yansıtır. Bu gizli hakikat, ailenin atmosferine öylesine sinmiştir ki kendini ansızın ortaya çıkarır. Ev-içi belleğin acısı, fotoğraflar aracılığıyla hatırlanır.


ENDER CAN 
“The Narrow Way”

Görünür spektrumun çerçevesini genişlettiğimizde, fotoğraflar görme biçimimizi tamamen değiştirir ve gerçeklik ile gerçeküstü arasındaki gizemli bir alan açar. Kızılötesi ışık spektrumu, çıplak gözle görülebilen spektrumunun hemen ötesinde yer alır ve doğada algılayamadığımız gizli renkleri bünyesinde barındırır. Bu çalışma fiziksel algılarımızın hemen ötesinde yer alan ve görmek için var olmasını beklemediğimiz yerlerdeki yaşam ve renk arayışıdır.


ESRA FISTIK
“ANNA” 

Türkiye''de öteki olarak görülen, dahası bilinçli olarak ötekileştirilmeye çalışılan trans bir bireyin kimlik mücadelesiyle var olma hikayesi…

İREM EKİM DEMİR 
“Untitled” 

Nereden itibaren sahiplendiğimizi bilmediğimiz bir kutunun içine hapsediyoruz kendimizi. bu kutu hem çok akışkan hem de çok katı bir şekilde var oluyor. Bu parçayı özelleştiren, bize ait olduğunu kanıtlayan nokta nerede peki? Her noktasıyla kendimizi oluşturduğumuz bu kutunun sınırlarını nasıl oluşturabildik? Kendimizinki bir yana, ötekileştirdiğimiz özlerin rolleri ve tesirlerini göz ardı etmenin neredeyse imkansız bir hale geldiği anlar da olacaktır.. Kendi aldığımız aksiyonlar dışında aldığımız iz''ler de buna dahilse; neden kaçıyoruz biz? Bu izleri görmekten mi; yoksa bize ait olduğundan emin olduğumuz o kutudan mı? İnsanın nihai amacının bu kutuda olabildiğince az delik bırakması ve bu kutuyu diğerlerinin hoşuna gidecek şekilde boyaması olduğunu kabul ediyorsak, kutuyu gördüğümüz gözleri boyamamak konusunda istikrarlı olmamız gerekecek. Gölgeleri aydınlatmamız; gölgelerde kaybolmamamız gerekecek.

İMRAN CANER 
“Gece Vardiyası” 

Bazı zamanlar ansızın içime tenha yerlere kaçmak, kendimle vakit geçirmek gibi bir his düşüyor. Bu his depreştiğinde kendimi yakın olduğum veya gitmeyi planladığım mekân içerisinde çeşitli biçimlerde konumlandırma isteği duyuyorum. Işığı ve rengi yalnızca benim bulunduğum bölgede üstüme bir uyarıcı olarak yansıtıp kimi zaman kendimle yüzleşiyor, kimi zaman kendimi gizliyorum.


M. TAHİR AKKURT 
“Khaos”

Khaos: Yunanca ’da (boşluk, uçurum) anlamına gelir. 

Kendime sormaya başladığım andan itibaren içimde beliren ve beni kendisine çekmeye başlayan uçsuz bir boşluk keşfettim. Bu boşluk zamanla büyürken beni de değiştirmeye ve dönüştürmeye başladı. Boşluk kendimi keşfetme yolumda attığım en önemli adım ve bu fotoğraflar khaos’u bulma yolundaki beni anlatırken seyirciyi de o boşluğa çekmeye çalışıyor.


SEMA CEYLAN 
‘’Ürkek bir düşün ardından’’ 

Yaşanmışlıktan yorulduğum geceleri, ürkek bir düşü anlatıyorum. Düşlerimde sürekli tekrar eden belirli imgeler var. Bu tekrarlar, bu devamlılık orada kendime ait bir yaşam kurduğumu hissettiriyor. Bu yaşamla olan bağım kendimle de daha derin bir ilişki kurmamı sağlıyor. Bu aynı zamanda bana, ait olduğum yeri ve gerçekliğin ne olduğunu sorgulatıyor. Videoda, merdivenlerde sürekli inip çıkan, hem bir şey arayan hem de bir şeylerden kaçan bir ben var. Bu ben, karşılaşmaktan korktuğu ama hala umudunun da olduğu şeyle yüzleşir. Tercih ettiği şey yine kaçışı olur, ve bu kaçış kendisini tekrar eder durur.

SİNEJAN ELİF KUŞHAN
 “İzler” 

Kendini yaralama bağımlılığı sonrasında bizimle kalan izlerle olan ilişkimiz, negatif beklentilerle uyuşmayabilir. Bedenin kabulü ve benimsenmesinde kendi etkilerimizin izleri bizi varlığımıza yaklaştırabilir. Burada bedenin bağımlılıktan vazgeçiş sürecinin başındaki halinin belgelenmesiyle, bu ayrılma sürecini güvenli bir şekilde başlatmak amaçlanmıştır.

ULVİ GÖKTÜK ÇETİN 
“1809” 

Erzincan’dan Ege sahillerine uzanan bir bisiklet yolculugˆunda c¸ektigˆim fotogˆraflardan olus¸an bu seri. Ku¨ltu¨rel ve politik olarak kopus¸ yas¸adıgˆım bu yerle kurmaya çalıştığım çarpık ilişkinin izlerini taşıyor. Aidiyet arayıs¸ım, tanıdık ve mesafeli hissettiren mekanlarla birles¸erek bu toprakların bana nasıl hissettirdigˆini sorguladıgˆım bir yolculuğa dönüşüyor.

YAREN MERVE DÜZGÜN 
“İsimsiz” 

Aramak, bulmak, emin olmak, vazgeçmek, bulduğunu sanmak, yeniden aramak, bulmaya çalışmak. Pandemi döneminden beri çalıştığım bu seride zamanla birlikte gelişip büyüdükçe, fikirlerim değiştikçe içimde oluşan duygu değişimlerini, sürekli büyüyen buhranı yansıtıyorum. Umutsuzluğu, yeniden başlamaya çalışmayı, başarısızlığı, denemeyi sonra yeniden denemeyi… Bir yerde, bir zaman diliminde sıkışıp kalmış gibi hissediyorum çoğu zaman. Fotoğraflarımda da dokular üzerinden bu hislerimi aktarmaya çalışıyorum; boğulmak, yıpranmak, kırılmak.. 

ZEYNEP DİLDAR GÜRCAN 
“not my wedding” 

Not my wedding, Zeynep Dildar’ın instagramdan takip ettiği ''''düğün terörü'''' hesabının sahibiyle tanışıp; Sakarya''da bir çingene mahallesinin yaz sezonunda her gece farklı bir eğlence ile haftalarını geçirmeyi planladığı bir seyahatinin yirmi dört saatlik hikayesidir. Bu hikayenin her saati kimi zaman romantik, kimi zaman korkunç, kimi zaman erotik bambaşka ilintisiz hikayelerle dallanıp kelimelerinin yetmediği anı havuzunda bir sokak düğününün küçük karikatür sahnelerinin vizör arkasından görünenler bütünüdür.