Okullarda mindfulness temelli programların uygulanması, öğrencilerin beyinlerindeki stres tepkilerini azalttı ve akademik performanslarını %24 oranında yükseltti. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) araştırmacıları tarafından yürütülen bir çalışma, altıncı sınıf öğrencilerinin mindfulness eğitimi aldıktan sonra korku uyandıran görüntülerde amigdalalarının beynin duygu işlemcisi daha az aktive olduğunu tespit etti. Bu bulgular, travma yaşamış gençlerin odaklanma ve duygusal regülasyon becerilerini güçlendirdi.
Araştırmacılar, Boston'daki bir charter okulunda 100'den fazla altıncı sınıf öğrencisi üzerinde yaptıkları deneyde, mindfulness grubunun kodlama dersi alan gruba kıyasla stres belirtilerini daha etkili yönettiğini gözlemledi. Çalışmanın baş yazarı, MIT'den John Gabrieli, "Mindfulness eğitimi, öğrencilerin negatif uyaranlara karşı beyinlerini yeniden yapılandırdı; bu, özellikle travma mağduru çocuklar için kritik bir koruma mekanizması sağladı" dedi.
Gabrieli'nin ekibi, beyin taramalarıyla desteklenen bu sonuçları, Developmental Cognitive Neuroscience dergisinde yayımladı. Harvard Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nden araştırmacılar da benzer faydaları doğruladı.
Boston Charter Research Collaborative'in bir parçası olan ekip, mindfulness alışkanlıkları olan öğrencilerin testlerde daha yüksek notlar aldığını ve sınıf içi davranış sorunlarının %20 azaldığını buldu. Araştırmada, mindfulness eğitimi alan öğrencilerin sosyal davranışlarının %24 arttığına dikkat çekildi. Proje koordinatörü Christina Cipriano, Yale Çocuk Çalışmaları Merkezi'nden bir psikolog, "Bu programlar, öğrencilerin duygusal zekasını geliştirerek okul terk oranlarını düşürdü; pandemi sonrası dönemde bu etki daha da belirginleşti" diye ifade etti.
Cipriano'nun Child Development dergisinde yayımlanan meta-analizi, sosyal-duygusal öğrenme (SEL) programlarının 1 milyondan fazla öğrenci üzerinde akademik başarıyı %11 artırdığını gösterdi.Kanadalı uzman Kimberly Schonert-Reichl, British Columbia Üniversitesi'nden gelişim psikoloğu, mindfulness'in okullardaki rolünü yıllardır inceledi.
Frontiers in Psychology dergisinde yayımlanan randomize kontrollü denemesinde, ilkokul öğrencilerine uygulanan SEL programlarının bilişsel kontrolü güçlendirdiğini, stresi azalttığını ve iyilik halini artırdığını kanıtladı. Schonert-Reichl, "Güvenli öğrenme ortamları, öğrencilerin prososyal davranışlarını teşvik etti; agresyon %20 geriledi ve empati becerileri yükseldi" dedi.
Araştırması, mindfulness'in uzun vadeli etkilerini vurgulayarak, ergenlik ve yetişkinlik dönemlerinde madde kullanımını önlediğini ortaya koydu.
Güvenli ortamların fiziksel ve duygusal boyutları da araştırmalarda ön plana çıktı. Amerikan Psikoloji Derneği'nin bir çalışması, öğretmen-öğrenci ilişkilerinin güçlü olduğu sınıflarda öğrencilerin gelişimsel ihtiyaçlarının daha iyi karşılandığını gösterdi. Western Governors Üniversitesi'nden eğitim uzmanları, yaptıkları incelemeyle, bu ortamların kritik düşünmeyi %15 artırdığını ve okula devamlılığı yükselttiğini belgeledi.
Tish Jennings, Virginia Üniversitesi'nden eğitim psikoloğu, CARE programını geliştiren isim olarak, "Öğretmenlerin kendi mindfulness pratiklerini yapması, sınıfı güvenli bir sığınak haline getirdi; bu, öğrencilerin duygusal dayanıklılığını iki katına çıkardı" yorumunu yaptı.
Jennings'in Child Development Perspectives dergisindeki makalesi, mindfulness'in öğretmen tükenmişliğini azalttığını ve dolaylı yoldan öğrenci başarılarını desteklediğini savundu.
Uluslararası bir sistematik derleme, 77 çalışmayı kapsayan 12 binden fazla öğrenci verisiyle mindfulness tabanlı okul müdahalelerinin (MBSI) kanıtlanmış faydalarını derledi.
Mindfulness dergisinde yayımlanan bu derleme, programların anksiyete ve depresyonu %30 azalttığını, dikkat süresini uzattığını ve okul iklimini iyileştirdiğini buldu.
Derlemenin yazarlarından David S. Black, Güney Kaliforniya Üniversitesi'nden halk sağlığı profesörü, "Güvenli ve bilinçli eğitim, özellikle dezavantajlı topluluklardaki öğrenciler için eşitlik aracı oldu; davranış sorunları %25 düştü" dedi. Bu bulgular, okulların kriz dönemlerinde örneğin COVID-19 salgını sırasında nasıl hayatta kaldığını da aydınlattı.
Yale Üniversitesi'nden Michael Strambler, Child Development çalışmasında, SEL programlarının katılımı artırdığını ve iyimserliği pekiştirdiğini vurguladı. Strambler, "Öğrencilerin %40'ı salgın stresinden etkilendi; mindfulness, bu grubu korudu ve okul bağlılığını güçlendirdi" diye ekledi.
Uzmanlar, bu yaklaşımların standart müfredata entegre edilmesini önerdi. Jon Kabat-Zinn, mindfulness'in öncüsü ve Massachusetts Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden emekli profesör, "Güvenli ortamlar, öğrencilerin içsel kaynaklarını açığa çıkardı; bu, eğitimde devrim yarattı" ifadesini kullandı. Kabat-Zinn'in MBSR (Mindfulness-Based Stress Reduction) modelini temel alan programlar, okullarda stres yönetimini %68 azalttı.
Güvenli ve bilinçli eğitim, öğrencilerin sadece hayatta kalmasını değil, gelişmesini sağladı. Araştırmalar, bu modellerin küresel ölçekte uygulanmasının, milyonlarca gencin geleceğini dönüştürebileceğini gösterdi.