İngiltere'de yaşayan Grace Brand, dilinin yan tarafında ilk kez ağrı hissettiğinde bunu sadece strese bağladı.

Yeni taşınma sürecinin ve yoğun çalışma temposunun neden olduğu gerginlikle, bu ağrının inatçı bir ağız aftı olduğunu düşündü. Ancak günler geçmesine rağmen ağrı azalmak yerine şiddetlenerek devam etti. Altı hafta sonra hala iyileşmeyen yaranın nedenini öğrenmek için eczaneye gitmeye karar verdi. Bu ziyaret, genç kadının hayatını değiştirecek bir sürecin başlangıcı oldu.

Eczacının, aftların genellikle üç hafta içinde iyileştiği yönündeki uyarısı üzerine paniğe kapılan Grace, hemen doktora göründü. Doktorun acil sevk etmesiyle uzman bir hekimin karşısına çıktı ve hızla biyopsi istendi.

"ÇOK AĞRIM VARDI VE KONUŞMAMI ETKİLİYORDU"

30 yaşındaki Grace Brand, nisan ayında fark ettiği bu ağrılı noktayı, dilinin sağ tarafında, arka dişlerine yakın bir yerde olduğu için aynada kontrol etmeyi hiç düşünmemişti. Yaşadıklarını anlatırken, "Çok ağrım vardı ve konuşmamı etkiliyordu. Stresli bir işim vardı, yeni taşınmıştım. Yorgunluktan kaynaklandığını sanmıştım" dedi.

KORKUNÇ TEŞHİS VE AĞIR TEDAVİ SÜRECİ

Yapılan bir dizi taramanın ardından korkulan oldu: ikinci evre dil kanseri teşhisi doğrulandı.

Grace'in tedavisi, hem bedensel hem de zihinsel olarak oldukça zorluydu. Haftalar içinde ameliyat masasına yattı. Hemiglossektomi adı verilen 12 saat süren karmaşık bir operasyonla cerrahlar, dilinin yarısını çıkarmak zorunda kaldı. Çıkarılan bu kısım, sol ön kolundan alınan deriyle yeniden inşa edildi. Tedbir amaçlı olarak boynunun sağ tarafındaki lenf düğümleri de çıkarılan Grace'i şimdi altı haftalık radyoterapi bekliyor.

İyileşme sürecinde olan Grace, radyoterapi ve aylarca sürecek konuşma terapisi ile konuşmayı, yutkunmayı ve yemeyi yeniden öğrenmek zorunda kalacak. Dilinin yarısıyla yaşamanın çok yabancı hissettirdiğini belirten Grace, tüm bu olumsuzluklara rağmen kanserin zamanında yakalanmış olmasından dolayı kendini şanslı hissediyor.

ERKEN TEŞHİSİN ÖNEMİ VE FARKINDALIK ÇAĞRISI

Grace'in hikayesi, ağız kanseri konusunda farkındalığın artırılmasının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Ağrılı bir yaraya sahip olduğu için şanslı olduğunu söyleyen Grace, birçok vakanın ağrısız ilerlemesi nedeniyle yara görülmediğinde fark edilmeyebileceğine dikkat çekiyor ve insanları dillerini kontrol etmeye davet ediyor. Geç kalınsaydı dilinin tamamını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabilirdi.

Dünya Kanser Araştırma Fonu verilerine göre ağız kanseri, dünya genelinde en sık rastlanan 16. kanser türü. Erken teşhis edildiğinde hayatta kalma oranı oldukça yüksekken, hastalık yayılmaya başladığında bu oran keskin bir şekilde düşüyor.

Ağız kanserinin en önemli uyarı işaretleri şunlardır:

Üç hafta içinde iyileşmeyen bir aft veya yara.

Dilde oluşan kırmızı veya beyaz lekeler.

Geçmeyen sürekli ağrı.

Kulak ağrısı veya çene sertliği.

Her ne kadar sigara ve yoğun alkol tüketimi en büyük risk faktörleri olsa da, doktorlar hastalığın belirgin bir riski olmayan genç insanlarda da giderek daha fazla görüldüğünü vurguluyor. Bu durum, herkesin ağız sağlığı konusunda daha dikkatli olmasını zorunlu kılıyor.