Horlama, gece uykusunu bölen rahatsız edici bir ses olmanın ötesinde, ciddi sağlık sorunlarının habercisi olabilir. Toplumda yaygın olarak görülen bu durum, genellikle basit bir alışkanlık olarak algılansa da, uzmanlar horlamanın altında yatan nedenlerin hayati riskler taşıyabileceğine dikkat çekti. Uyku apnesi, yüksek tansiyon, kalp ritim bozuklukları ve hatta ani gece ölümleri gibi ciddi komplikasyonlarla ilişkilendirilen horlama, hem bireyin hem de çevresindekilerin yaşam kalitesini olumsuz etkiledi.
Bilimsel araştırmalar ve uzman görüşleri, horlamanın ciddiye alınması gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi.
HORLAMA NEDEN OLUR?
Horlama, uyku sırasında üst solunum yollarında hava akışının daralması veya tıkanması sonucu yumuşak dokuların titreşmesiyle oluşan bir sestir.
Kulak Burun Boğaz (KBB) Uzmanları, “Horlama yalnızca bir ses değil, altında yatan sebepler ciddi olabilir. Özellikle uyku apnesi riski taşıyan bireylerde hayati sonuçlara yol açabilir” diyerek bu rahatsızlığın önemine vurgu yaptı.
Horlamanın başlıca nedenleri arasında burun tıkanıklığı, geniz eti büyümesi, bademciklerin büyümesi, burun kemiği eğriliği (septum deviasyonu), yumuşak damak sarkması, obezite, alkol ve sigara kullanımı ile yaşa bağlı kas tonusu kaybı yer aldı.
Erkeklerde ve kilolu bireylerde daha sık görülen bu durum, çocuklarda da geniz eti ve bademcik problemleri nedeniyle ortaya çıkabiliyor.
CİDDİ SAĞLIK RİSKLERİ: UYKU APNESİ VE KALP HASTALIKLARI
Horlamanın en ciddi komplikasyonlarından biri, tıkayıcı uyku apnesi sendromu. Uyku apnesi, uyku sırasında solunumun 10 saniyeden uzun süre durması olarak tanımlanır ve kandaki oksijen seviyesinin düşmesine yol açar.
Uzmanlar, “Tıkayıcı uyku apnesi, bağışıklık sistemini zayıflatarak enfeksiyonlara karşı vücudu savunmasız bırakabilir. Kovid-19 gibi solunum yolu enfeksiyonlarında hastaneye yatış riskini iki kat artırıyor” dedi.
Araştırmalar, uyku apnesinin hipertansiyon, kalp yetmezliği, kalp ritim bozuklukları, inme ve ani gece ölümleriyle doğrudan ilişkili olduğunu gösterdi.
Örneğin, Sleep Medicine dergisinde yayımlanan bir çalışma, uyku apnesi olan bireylerde kalp krizi riskinin %30 daha yüksek olduğunu ortaya koydu.
Çocuklarda ise horlama, yüz ve çene gelişimini etkileyerek “adenoid face” adı verilen bir tabloya yol açabilir.
Uzmanlar, “Çocuklarda sürekli ağız solunumu, üst çenenin daralmasına, diş dizilimlerinin bozulmasına ve büyüme geriliğine neden olabilir” uyarısında bulundu. Bu durum, erken müdahale gerektiren ciddi bir sağlık sorunu.
UZMAN GÖRÜŞLERİ: TANI VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Horlamanın tedavisi, altta yatan nedenlere bağlı olarak değişiyor. Hafif horlama vakalarında yaşam tarzı değişiklikleri etkili olabilir.
Göğüs Hastalıkları Uzmanları, “Kilo kontrolü, alkol ve sigaradan uzak durma, yan yatma ve düzenli uyku hijyeni horlamayı azaltabilir” dedi. Ancak kronik ve şiddetli horlama durumlarında, detaylı bir KBB muayenesi ve uyku testi (polisomnografi) şart.
Polisomnografi, uyku sırasında solunum, kalp ritmi, beyin dalgaları ve oksijen seviyelerini ölçerek horlamanın uyku apnesiyle ilişkili olup olmadığını belirler.
Tedavi yöntemleri arasında burun açıcı spreyler, horlama protezleri, ağız içi apareyler ve CPAP cihazları yer alıyor. Daha ciddi vakalarda ise cerrahi müdahaleler gündeme gelebilir.
Örneğin, burun kemiği eğriliği düzeltme (septoplasti) veya yumuşak damak cerrahisi, hava yolunu genişleterek horlamayı azaltabilir.
Uzmanlar, “Cerrahi tedaviler, özellikle CPAP cihazına uyum sağlayamayan hastalarda etkili bir çözüm sunuyor” dedi.
HAREKETE GEÇME ZAMANI
Uzmanlar, horlamanın sadece bir ses olmadığını, yaşam kalitesini düşüren ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilen bir durum olduğunu vurguladı.
Gündüz yorgunluğu, konsantrasyon güçlüğü, sabah boğaz ağrısı veya boğulma hissi gibi belirtiler yaşayanların bir an önce bir KBB veya göğüs hastalıkları uzmanına başvurması gerekiyor.
KBB Bölümü’nden uzmanlar, “Horlama, tedavi edilmediği takdirde hem bireyin hem de çevresindekilerin hayatını olumsuz etkiler. Erken müdahale, ciddi komplikasyonları önleyebilir” dedi.