Harvard Tıp Okulu'ndan kardiyolog Dr. David Sinclair, ilikli kemik suyunun içeriğindeki jelatin, glisin ve prolin gibi amino asitlerin damar duvarlarının esnekliğini artırabileceğini ifade etti.
Dr. Sinclair, "Bu bileşenler, damarlardaki daralmayı hafifletebilir ve kan akışını iyileştirebilir. Ancak bu durum, yalnızca ilikli kemik suyu tüketimiyle çözülebilecek bir sorun değil, dengeli beslenme ve egzersizle desteklenmelidir" diye ekledi.
Cell Metabolism dergisinde yayımlanan bir makalede, bu amino asitlerin endotel hücre fonksiyonunu desteklediği ve dolayısıyla damar sağlığına katkı sağlayabileceği belirtildi.
KOLAJEN ÜRETİMİNDE "BANYO ETKİSİ"
New York Üniversitesi Beslenme Bilimleri Bölümü'nden Prof. Dr. Sarah Johnson ise, ilikli kemik suyunun içeriğindeki kolajen peptitlerinin sindirim sisteminde kolayca emildiğini ve vücudun kendi kolajen üretimini tetikleyebileceğini vurguladı.
Prof. Johnson, "İçtiğiniz kemik suyunun doğrudan kemiklerinize kolajen taşıdığı düşüncesi romantik bir yaklaşımdır. Asıl önemli olan, bu peptitlerin vücudun kendi kolajen sentez mekanizmasını harekete geçirmesi ve böylece cildin, eklemlerin ve kemiklerin yenilenmesine yardımcı olmasıdır" diye açıkladı. Bu görüşler, yaşlanma karşıtı araştırmalar yapan birçok enstitü tarafından da desteklendi.
UZMANLAR NEYİ VURGULUYOR?
Uzmanlar, ilikli kemik suyunun mucizevi bir çözüm olmadığını, ancak dengeli bir diyetin önemli bir parçası olabileceğini belirtti.
Düzenli ve bilinçli tüketiminin, özellikle soğuk havalarda vücut direncini artırmada ve eklem sağlığını desteklemede faydalı olabileceği yönünde görüş birliği oluştu.
Ancak, her besin gibi ilikli kemik suyunun da aşırı tüketiminin bazı riskler taşıdığına dikkat çekildi. Uzmanlar, yüksek miktarda doymuş yağ içerebileceği ve bu nedenle kalp sağlığı sorunları olan bireylerin dikkatli olması gerektiğini ifade etti. Bu içeceğin faydaları hakkında daha fazla araştırma yapılması gerektiği yönündeki ortak kanı ise tüm bilim insanları tarafından paylaşıldı.