İstanbul ve Ankara barolarından Yıldırım'a istifa çağrısı

İstanbul ve Ankara barolarından Yıldırım'a istifa çağrısı
Yerel seçimlerde AKP'nin İstanbuladayı olan Binali Yıldırım'ın Meclis Başkanlığı'ndan istifa etmemesine tepkiler büyüyor. İstanbul ve Ankara barolarından Yıldırım'a istifa çağrısı geldi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday gösterilen Binali Yıldırım’ın görevinden istifa etmemesi, anayasayı ihlal tartışmalarını da beraberinde getirdi. 1963 seçimlerinde 'memuriyetten istifa etmediği için belediye başkanlığı düşürülen' Nuri Eroğan'ı hatırlatan, İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu “Binali Yıldırım’ın YSK tarafından adaylığı ilan edildiğinde istifa etmesi şarttır, etmesin de görelim” dedi ve anayasal müeyyideye dikkat çekti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday gösterilen Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Binali Yıldırım'ın görevinden istifa etmemesi, anayasayı ihlal tartışmalarına neden oldu.

hasim-iscan-depophotos.jpg

1963 yılındaki yerel seçimleri hatırlatan İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu “1963'te AP adayı olarak İstanbul Belediye Başkanı seçilen Nuri Eroğan, yasayı umursamayıp zamanında istifa etmeyince, CHP adayı Haşim İşcan İstanbul'a Belediye Başkanı olmuştu. Şimdi de Anayasayı umursamayanlara hatırlatılır. Etmesin de görelim” çıkışında bulundu.

"YILDIRIM'IN İSTİFA ETMESİ ŞART"

Konuyla ilgili Sözcü’den Sevgim Begüm Yavuz'a konuşan İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, “Binali Yıldırım'ın mutlaka istifa edeceği kanısındayım. Seçim kurulunun resmi ilan sürecinde istifa edeceğini düşünüyorum. Resmi olarak Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından adaylığın ilan edildiği sırada istifa etmesi şarttır. Süreç şu andan itibaren de Meclis Başkanı olarak parti çalışmalarına katılımından itibaren başlıyor. Binali Yıldırım'ın, YSK tarafından ilan edildiğinde istifa etmesi gerekiyor. Konuyla ilgili ‘Anayasayı ihlal müeyyidesi yoktur' diyorlar. Ben 1963 örneği ile ‘Bunun müeyyidesi vardır' diye hatırlatma yaptım. Seçim kazanıldıktan sonra müeyyide başlar. 1963 yılında Nuri Eroğan'a mazbata verilmediyse, sonuç müeyyidenin varlığındandır. Ben bir hukukçu olarak müeyyidenin varlığına dikkat çekiyorum. Bir hukukçu olarak ‘Hukuk devleti vardır' ya da ‘Hukuk devleti yoktur' tartışmasından ziyade, hukuki gerçekliği ifade etmem gerek” ifadelerini kullandı.

NE OLMUŞTU?

17 Kasım 1963 tarihinde yapılan yerel seçimlerde kullanılan oyların yüzde 37.91'ni alan Nuri Eroğan Adalet Partisi’nden (AP) İstanbul Belediye Başkanlığı’na seçilmişti. Seçimlerden önce memuriyetten istifa etmediği gerekçesiyle Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) itirazı sonucu Yüksek Seçim Kurulu’nun kararıyla başkanlıktan düşürülmüş, yerine sandıktan ikinci çıkan CHP adayı Haşim İşcan belediye başkanı olmuştu.

ANKARA BAROSU’NDAN AÇIKLAMA

Ankara Barosu'nca TBMM Başkanı Binali Yıldırım'ın, görevinden istifa etmeden yerel seçim için AK Parti'den İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olmasıyla ilgili açıklama yapıldı. Açıklamada, "Demokrasimizin sağlıklı işleyebilmesi için Sayın Meclis Başkanı'nın, zaman kaybetmeden, siyasi etiğe uygun şekilde hareket etmesini temenni ediyoruz" denildi.

Ankara Barosu tarafından yapılan yazılı açıklamada, Anayasa'nın 94'üncü maddesinde yer alan 'TBMM Başkanı, başkanvekilleri, üyesi bulundukları siyasi partinin veya parti grubunun Meclis içinde veya dışındaki faaliyetlerine; görevlerinin gereği olan haller dışında, Meclis tartışmalarına katılamazlar, oy kullanamazlar' hükmü hatırlatıldı. Açıklamada, "Meclis Başkanı sıfatını taşımakta olan Sayın Binali Yıldırım, iktidar partisinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi için Başkan adayı olarak gösterilmiştir. Sayın Meclis Başkanı’nın Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı için aday olarak gösterilmesi Anayasa'ya açıkça aykırılık teşkil etmektedir" denildi.

Meclis Başkanı'nın, hem Meclis'in hem de her bir Meclis üyesinin hakkını başta yürütme organı olmak üzere herkese karşı eşit ve tarafsız savunmakla yükümlü olduğu belirtilen açıklama, şöyle sürdürüldü:

"Bir parti adına yürütme görevi yapmak üzere aday olan kişinin, propaganda süreci boyunca adaylığın niteliği gereği diğer partilerle bir rekabet içinde bulunması gerekeceği için, bu tarafsızlığı koruyamayacağı açıktır. Bu koşullar altında belediye başkan adaylığı ile TBMM Başkanlığının aynı kişide toplanmasının Anayasa'nın hem sözüne hem de ruhuna aykırı olacaktır. Maddenin konuluş amacına ve gerekçelerine uyulması gerektiğinden hareketle, üyesi bulunduğu siyasi partinin faaliyetlerine katılmaya devam edecekse, Anayasa’ya aykırı bu durumun ortadan kaldırılması için Sayın Meclis Başkanı'nı, 'Meclis Başkanlığı' sıfatını bırakmaya ve hukuka aykırılığa son vermeye davet ediyoruz. Demokrasimizin sağlıklı işleyebilmesi için Sayın Meclis Başkanı'nın, zaman kaybetmeden, siyasi etiğe uygun şekilde hareket etmesini temenni ediyoruz."

İlgili Haberler