Japonya, yüzyılı deviren bireylerin sayısının her geçen gün arttığı bir ülke olarak tüm dünyanın dikkatini çekti. Bu durum, bilim insanlarını ve sağlık uzmanlarını, bu şaşırtıcı uzun ömürlülüğün arkasındaki sırrı çözmek için kapsamlı araştırmalar yapmaya itiyor.
Son yapılan bilimsel çalışmalar ve uzman görüşleri, bu sırrın genetikten ziyade, yüzyıllardır süregelen benzersiz beslenme alışkanlıklarına dayandığını ortaya koydu.
BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR IŞIĞINDA JAPON DİYETİ
Okinawa Centenarian Study gibi saygın araştırmalar, dünyanın en uzun yaşayan topluluklarından biri olan Okinawa halkının beslenme düzenini ayrıntılı olarak inceledi. Bu araştırmanın baş yazarlarından Dr. Bradley Willcox, Japon diyetinin yüksek oranda sebze, meyve, balık ve bitkisel protein kaynaklarından oluştuğuna dikkat çekti.
Willcox, bu beslenme modelinin, oksidatif stresi azalttığını ve iltihaplanmayı önlediğini belirtti.
UZMAN GÖRÜŞLERİ: HANGİ BESİNLER ÖNE ÇIKIYOR?
Harvard T.H. Chan Kamu Sağlığı Okulu'ndan beslenme uzmanı Dr. Walter Willett, geleneksel Japon diyetinin Batı diyetine kıyasla daha az doymuş yağ ve kırmızı et içerdiğini, bunun da kalp damar hastalıkları riskini önemli ölçüde azalttığını ifade etti.
Willett'e göre, Japonların uzun yaşamına katkıda bulunan 5 anahtar besin grubu öne çıktı:
Balık ve Deniz Ürünleri: Omega-3 yağ asitleri açısından zengin olan somon, uskumru ve ton balığı, beyin sağlığı ve iltihaplanma kontrolü için hayati önem taşıyor.
Fermente Soya Ürünleri: Miso, natto ve tofu gibi fermente soya ürünleri, bağırsak mikrobiyotasını destekleyen probiyotikler içeriyor.
Deniz Yosunu: Wakame ve nori gibi deniz yosunları, iyot, demir ve kalsiyum gibi minerallerin yanı sıra, antioksidanlar açısından da zengin.
Sebzeler: Tatlı patates ve lahana gibi nişastasız sebzeler, bol lif ve vitamin sağlayarak sindirim sistemini düzenliyor.
Yeşil Çay: Matcha gibi yeşil çay türleri, güçlü bir antioksidan olan kateşinler içeriyor.
SADECE YİYECEKLER DEĞİL: BESLENME FELSEFESİ
Tokyo Üniversitesi'nden beslenme profesörü Dr. Kenshin Takahashi, Japon beslenme kültürünün sadece ne yediğinizle değil, nasıl yediğinizle de ilgili olduğunu belirtti.
Hara hachi bu (yüzde seksen doyana kadar yemek) felsefesi, kalori alımını kontrol altında tutarak obezite ve buna bağlı hastalıkların önüne geçti. Ayrıca, daha küçük porsiyonlar ve mevsiminde taze ürünler tüketme alışkanlığı, besinlerin maksimum faydasını almayı sağladı.
Japonya'nın uzun ömürlülük sırrı, tek bir mucizevi besin maddesine değil, yüzyıllardır süregelen dengeli bir beslenme modeline ve yeme alışkanlıklarına dayandı.
Bilimsel veriler ve uzman görüşleri, bu modelin modern dünyada da uygulanabilir olduğunu gösterdi.