Terör örgütünün başı ile ‘müzakere masasına’ oturup yürüttüğü ‘pazarlıklara’ rağmen, kapalı kapılar arkasında verdiği  ‘onca taahhüde’ rağmen, ‘çözüm süreci’ adı altında verdiği ‘onca tavize’ rağmen, seçimlerde Kürt kökenli vatandaşlardan beklediği oyu alamayan Saray Ağası, beklenmedik bir şekilde ‘sırtından hançerlenmenin’ acısı içerisinde ne yapacağını şaşırdı.

Bir anda ‘barışçıl güvercin’ maskesini indirerek, ‘şavaşçıl şahin’ pozisyonu alan hazret, bir zamanlar ‘kardeşleri’ olarak gördüğü HDP elebaşlarını ‘topun ağzına’ oturtarak şöyle ferman buyurdu:

- “Bu ülkede milli birliğimize, kardeşliğimize kastedenlerle bir çözüm süreci devam ettirmek mümkün değildir. Terör örgütüyle iş tutanlar, yaptıklarının bedelini mutlaka ödemelidir.”

Ama cümle alem biliyor ki, maksat öyle bir takım saftiriklerin zannettiği gibi ‘milli birlik’ veya ‘ülke bütünlüğü’ falan değil.

Sandıktan çıkan ‘mutlak’ sonuca rağmen ‘milli iradeye’ saygı gösterip kenara çekilmeyen, hala ‘tek başına iktidarmış’ psikolojisi ile hareket eden hazretin asıl hedefi muhtemel bir ‘erken seçim’ öncesinde HDP’yi alabildiğince hırpalayarak ‘barajın altında’ bırakmak.

HDP’ye giden milletvekillerini geri alarak, ‘partisinin’ yeniden ‘tek başına’ iktidara gelmesini sağlamak.

* * * 

Kılavuzları ‘Sam Amca’ olanların burunları asla ve kat’a ‘bataklıktan’ kurtulamaz.

Daha önce “HDP bir Türkiye partisidir” diye sırıtanlar, ‘çözüm kardeşliği’ adı altında HDP elebaşları ile halay çekip ‘magarina’ oynayanlar, şimdi ne oldu da bir anda “HDP terör örgütünün bir maşasıdır; yöneticileri yaptıklarının bedelini bir an önce ödemelidir” noktasına geldiler.

Buna “Günaydın” denmez mi efendiler?

Peki bu HDP’nin eli kanlı terör örgütü ile bağlantısı olduğunu ‘yeni’ mi keşfettiniz?

Bu adamlar yıllardan beri “PKK, terör örgütü değildir”, “Öcalan’ın iradesi, bizim irademizdir” diye geveleyip durmuyorlar mıydı?

‘Ülkeyi’ tehlikeye düşürmeleri yüzünden mi, yoksa başlarınızı gömdüğünüz ‘yem torbalarının’ tehlikeye düşürmeleri yüzünden mi şimdi ‘sakıncalı’ hale geldiler?

Yıllar boyunca “Kürt realitesini tanıyoruz”, “Kurtuluş çözüm sürecinde” yaygarası ile Kürt oylarına oynayanlar, şimdi “Kürt sorunu yoktur”, “Çözüm süreci bitmiştir” diyerek Türk oylarını kapmanın peşindeler.

Muhtemel bir erken seçim arifesinde, milli iradeyi yeniden ‘ters köşeye’ yatırmak için ellerindeki ‘bütün mühimmatı’ cepheye sürdüler.

Ülke, ne yazık ki AKP’nin giderayak ‘çok tehlikeli bir oyunu’ ile daha karşı karşıya.

* * * 

Sakın öyle ‘milli duygulara’ seslenerek, kimse kimseyi kandırmaya kalkışmasın.

Türkiye, elindeki ‘iktidar nimetlerini’ bir dönem daha kaybetmemek, ‘yolsuzluk ve rüşvet’ pisliklerinin üzerini örtmek için muhtemel bir ‘savaşı’ hatta ‘iç savaşı’ göze almış olan ‘çok tehlikeli bir organizasyon’ tarafından her gün biraz daha ‘uçurumun eşiğine’ doğru sürükleniyor.

Söz konusu eğer gerçekten ‘milli birlik ve beraberlik’ ve ‘ülke bütünlüğü’ ise AKP, HDP’den çok daha tehlikelidir.

Zira HDP’nin ne menem bir yapı olduğu, ‘hangi amaca’ hizmet ettiği zaten bellidir.

Ama AKP, içerisinde bulunduğu ‘duruma göre’ pozisyon alıyor, adeta bir ‘bukalemun’ gibi karşı karşıya kaldığı ‘ortama göre’ renk değiştiriyor; ‘algı operasyonları’ ile insanları kandırıyor.

Nihai hedefe ulaşabilmek için ‘her yolu mübah’ olarak görüyor.

Bir zamanlar, ‘askeri’ ve ‘polisi’ sistemli bir şekilde alanlardan çekerek, sokakları fiili olarak terör örgütünün ‘şehir yapılanmalarına’ teslim eden AKP, şimdi “Türkiye’yi parçalamaya çalışıyorlar” yaygarası ile ‘erken seçime’ yönelik asli stratejisini gözlerden kaçırmaya, yaptıklarına ‘meşruiyet’ kazandırmaya çalışıyor.

Aynı zamanda adeta insan zekası ile alay edercesine ‘torba operasyonlar’ ile göz boyamayı sürdürüyor.

* * * 

Bir zamanlar ‘irticai faaliyetlerin odağı’ olduğu tespiti ile karşı karşıya kalan AKP, ne yazık ki bugün ‘bölücü faaliyetlerin odağı’ haline gelmiş bulunuyor.

Şimdi lütfen ellerinizi ‘vicdanlarınıza’ koyarak şu iki sorunun karşılığını veriniz:

1-) ‘Kapatılması’ zaruret haline gelen parti, gerçekten HDP mi, yoksa AKP mi?

2-) ‘Bedel’ ödemesi gereken HDP yöneticileri mi yoksa AKP yöneticileri mi?