Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Kaymak tüccarları kaynak arayışında

Tiyatro daha yeni başlıyor.

Çökülmesi muhtemel 'kaynaklar' daraldıkça, 'el atılacak imkânların' sonu geldikçe, 'yeni arayışlar' ile 'yeni bahaneler' ile karşılaşacağız; kimse kuşku duymasın.

Ta ki 'mutlak gücün karşısında diz çökmemiş', 'biat halkasına dahil olmamış' hiçbir varlık kalmayıncaya kadar.

Devletlulara 'patinaj' çektiren en önemli handikap, 'her alanda' at oynatabilecekleri kadar 'yetişmiş insan gücüne' sahip olmamaları.

Yoksa her şeyin 'teorik altyapısı' hazır; 'Jokey Kulübü'ne hükmetmenin de, 'İddaa kurumunun' başına atama yapmanın da kılıfını bulmada bir zorluk yok.

Ama ha deyince bir insanı alıp 'jokey' yapamıyorsunuz; hele hele 'devletten' semirip göbek bağlamış, 'gömüldükleri koltuktan' doğrulmaya bile mecali olmayan insanları bırakın ata bindirmeyi, '100 metre koşturmak' bile öyle kolay iş değil.

Nitekim hazret bir kere 'ata binmeye' kalkıştı da anında kendisini yerde buluverdi. 

Daha bunun 'yelkencisi', 'sualtı sporcusu', 'kayakçısı' ve sair yüzlerce dalı var.

En son kendilerine çok daha yakın hissettikleri 'futbol' meselesine el atıp, 'suyun başını' tutmayı düşünmüşlerdi.

Yüzlerine gözlerine bulaştırdılar.

***

Sırf futbola bakarak, yapılanın sadece 'yasa dışı bir takım olayları' ortaya çıkarma hadisesi olmadığını; işin içinde 'başka işler' bulunduğunu anlamak mümkün.

Dolayısıyla bugün 'tiyatro', yarın 'sinema', öbür gün 'geleneksel süsleme sanatları' üzerinde yapılacak bir takım operasyonlar artık 'olağan işler' arasında.

Dedik ya, 'kaynaklar' daralıyor; kamu imkânları 'basit formüller' ile el değiştiriyor.

'Özelleştirme' yeni bir boyut kazandı.

Mesela, 'Boğaz kıyısında' yağmadan kurtulan boş bir araziyi gözünüze kestirdiniz.

Önce bu işle ilgili bir 'kamu kurumu' devreye giriyor; arsa kapatılıyor, işin 'betonarme bölümü' tamamlanıyor.

Bir bakıyorsunuz o kurumun tabelası inmiş, yerine 'özel bir şirket' tabelası asılmış.

- "Bu nedir muhterem?" 

- "Bu bir ortaklık yöntemi abi, birlikte yapıyoruz."

- "Yani kamu da siz, özel sektör de, öyle mi?" 

- "Yok öyle değil, bakın bu arazinin ön tarafını, bize hasım bir kuruluşa verdik."

- "He hee, sus payı, anladık. Yoksa o arazilere kondurulan villalar, çarşaf çarşaf gazete sayfalarına yansırdı."

- "Öyle demeyelim de..."

- "Nasıl diyelim be adam; ön tarafta minare de yükseldiğine göre, kılıfı hazırlamışsınız zaten mi diyelim?" 

***

Vatandaş bu tiyatroya seksenli yılların başından itibaren yavaş yavaş, hazmettire hazmettire alıştırılmaya başlandı; şimdi o anlayış 'zirve' yapıyor.

Hani bir zamanlar dillerden düşmeyen "Benim memurum işini bilir" sloganı vardı ya; işte onun 'üçüncü perdesini' izliyoruz.

'Kostümlerin' farklılığı, 'mekanlardaki', 'figüranlardaki' renklilik, oyunun arkasındaki 'asıl yönetmeni' gizlemeye yetmiyor.

Temel konsept 'dışarıda' kurgulanmış, 'uygun kişilikler' üzerine monte edilmiş ve 'uluslararası güçlerin' sponsorluğunda sahneye konulmuştur.

Devasa afişler 'şehirlerin en gözde noktalarına' yerleştirilmiş; biletler 'el altından' satışa sunulmuş; protokol locaları 'geçmişe en fazla hınç besleyenler' için ayrılmış ve 'oyun' başlamıştır.

Maliyeti hayli yüksek, ışıltılı, gürültülü patırtılı oyunun yönetmeni, 'gişe hasılatının' ötesinde, 'tiyatro binasının mülkiyetine' de, 'bina içerisindeki büfelerin işletmesine' de, 'temizlik', 'güvenlik' ve 'bakım hizmetlerine' de taliptir.

'Anahtar teslimi' girişildiği anlaşılan bu oyunun finali, 'uluslararası gösterim haklarını' elinde bulunduranın keyfine göre olacak.

***

Dekoru 'detay' diyerek küçümsemeden, 'ana temayı' da göz ardı etmeden izlersek; bu orta oyunu bize 'yarınlara dair' çok önemli ipuçları verecektir.

Umut edelim bir 'rahmet' sonrası yüzlerindeki boyalar dökülsün de cümle palyaçoların 'gerçek suretleri' ortaya çıksın.

Yoksa 'pişkinlikte' kimseye pabuç bırakmayanların karnavalı daha uzun yıllar boyunca devam edecek gibi.

 

Yazarın Diğer Yazıları