Kemik yoğunluğundaki azalmaya bağlı gelişen ve kırık riskini artıran osteoporoz hastalığında erken müdahalenin hayati önem taşıdığı bilimsel camiada öne çıkan bir başlık oldu.

Yayımlanan son çalışmalar ve yabancı uzmanların açıklamaları, kemik kaybının önlenmesi ve yavaşlatılmasında yaşam tarzı değişiklikleri ile farmakolojik ajanların doğru zamanda kullanımının kritik rol oynadığını gösterdi.

WASHİNGTON ÜNİVERSİTESİ'NDEN PROF. DR. JOHNELL, 'HIZ KESİLEBİLİR' DEDİ

ABD'deki Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden kemik metabolizması üzerine çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Elizabeth Johnell, konuya dair önemli açıklamalarda bulundu.

Prof. Dr. Johnell, "Kemik, sürekli bir yapım-yıkım döngüsü içerisindedir. Özellikle menopoz sonrası ve ilerleyen yaşlarda yıkım hızlanmaktadır. Ancak elimizdeki güçlü veriler, bu hızlanmayı ciddi ölçüde yavaşlatabileceğimizi, hatta erken aşamalarda kemik kütlesini koruyabileceğimizi gösterdi" ifadelerini kullandı.

Uzman, beslenmede yeterli kalsiyum ve D vitamini alımının yanı sıra, düzenli yük bindirici egzersizlerin kemik hücrelerini (osteoblastlar) uyararak kemik yoğunluğunun korunmasına yardımcı olduğunu vurguladı.

İLAÇ TEDAVİLERİNDE YENİ KUŞAK AJANLAR UMUT OLDU

Araştırmalar, kemik yıkımını önleyici (antirezoptif) ve kemik yapımını artırıcı (anabolik) ilaçların, özellikle yüksek risk taşıyan bireylerde erken tanıyla birlikte kullanımının dönüştürücü etkisini kanıtladı.

Uzmanlar, bifosfonatlar gibi yaygın ajanların postmenopozal osteoporozlu kadınlar ve erkeklerde kemik mineral yoğunluğunu artırdığını ve kırık riskini azalttığını rapor etti.

İngiliz Ulusal Osteoporoz Derneği (NOS) eski Başkanı Prof. Dr. Cyrus Cooper, yeni nesil tedavi yaklaşımlarına dikkat çekti.

Prof. Cooper, "Nanoteknolojik gelişmeler ve sklerostin (SOST) inhibitörleri gibi yeni hedeflenen tedaviler, kemik yapımını doğrudan destekleyerek daha agresif ve etkin bir müdahale olanağı tanıdı. Bu yenilikler, özellikle kemik kaybının erken evrelerinde, süreci tersine çevirme potansiyeli taşıyor" şeklinde ifade etti.

Cooper, tanı konulduktan sonra tedaviye gecikmeden başlanmasının, kalıcı hasarların ve ilk kırığın önlenmesinde kilit rol oynadığının altını çizdi.

KÜRESEL BİLİMSEL MUTABAKAT: YAŞAM TARZI VE TARAMA

Uluslararası Osteoporoz Vakfı (IOF) verileri, osteoporozun küresel bir sağlık sorunu olduğunu teyit ederken, risk altındaki bireylerin kemik ölçümü (DEXA) taramalarını ihmal etmemeleri gerektiğini belirledi.

Bilim insanları, sigara ve aşırı alkol tüketiminin kemik sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini gösteren çok sayıda çalışma yayımladı.

Erken önlem kapsamında, değiştirilebilir risk faktörlerinin ortadan kaldırılması ve düzenli fiziksel aktivitenin, kemiklerin dayanıklılığını korumada kritik önem taşıdığı belirtildi.

Prof. Dr. Johnell ve Prof. Dr. Cooper gibi uzmanlar, erken teşhis ve kişiye özel, bilimsel temellere dayanan müdahale programlarının, kemik kaybı hızını yavaşlatarak bireylerin yaşam kalitesini ve bağımsızlığını önemli ölçüde artırdığını ifade ettiler.