Ankara'nın gri sokaklarından — ve diplomatik kulislerinden — yükselen sessiz bir sesle başlıyoruz:
Türk milleti yeni bir dönemeçte. Ancak merak etmeyin; biz dönemeçleri haritasız da alırız, virajları şeritsiz de döneriz.
Ve bu kez elimizde sadece umut değil, bir harekât planı da var.
ÜNİTER DEVLET
Ziya Gökalp, Türk milletinin birliğini ve bütünlüğünü savunarak, üniter devlet yapısının önemini vurgulamıştır. Onun "Türkçülüğün Esasları" adlı eseri, milli kültürün ve toplumsal dayanışmanın altını çizer. Gökalp'in düşünceleri, Türkiye'nin üniter yapısının korunmasında temel taşlardan biridir.
Bu anlayış, sadece siyasal bir sistem değil, aynı zamanda milletin birliğini pekiştiren bir kültürel temele dayanır.
Bugün, üniter devlet anlayışının korunması, Türk milletinin toplumsal dayanışma ve bütünlük ilkeleriyle daha da güçlenebilir. Ancak, bu sadece geçmişin bir tekrarı değil, geleceğin inşasına yönelik bir adım olmalıdır. Üzerinde durulması gereken temel mesele, bu birliğin kültürel, sosyal ve siyasal bütünlüğün her seviyede sürdürülebilir olmasıdır.
BÖLÜNMEZ MİLLET
Mümtaz Turhan, Batı'nın kültürel etkilerinden bahsederken, bu medeniyetin özünün kanun, birey ve bilim olduğunu belirtir. Bu temel unsurların kültürel değişimlerde etkili olması gerektiğini savunur. Turhan, Batı'nın modernleşme sürecinin, toplumların yapısal dönüşümlerine neden olduğunu ve bunun Türk toplumunun kendi kimliğini koruyarak evrimleşmesi gerektiğini ifade eder. Turhan’a göre, kültürel değişimde Batı’nın etkisi, Türk milletinin İslam ve Türk kimliği ile harmanlanarak şekillendirilmelidir.
Ziya Gökalp’in görüşleriyle de örtüşen bir şekilde, Turhan'ın savunduğu düşünce, Batı medeniyetinin bireyci ve bilimsel yönlerinin, Türk milletinin kimliğiyle birleştirilmesi gerektiğini öne sürer. Bugün, bu anlayışla, bölünmez millet ilkesinin daha güçlü bir şekilde pekiştirilmesi için, toplumsal yapının kültürel zenginliklerle harmanlanarak geliştirilmesi gerekmektedir.
HALKÇI CUMHURİYET
John Dewey'in eğitim felsefesi, bireyin demokratik toplumda aktif bir yurttaş olarak yetiştirilmesini amaçlar. Dewey'in Türkiye'ye olan etkisi, özellikle eğitim reformlarıyla kendini gösterir. Halkçı cumhuriyet anlayışı, Dewey'in birey merkezli eğitim yaklaşımıyla paralellik gösterir. Dewey’e göre, demokrasi sadece bir yönetim biçimi değil, aynı zamanda bireylerin aktif katılımı ve eşit haklar temeline dayanan bir yaşam biçimidir.
Bugün, halkçı cumhuriyet anlayışı ancak eğitimde köklü reformlar yapılmasıyla gerçeklik kazanabilir. Dewey'in “deneyimci pedagojisi”, bireylerin toplumsal sorumluluklarını yerine getirmelerine, katılımcı demokrasiyi yaşatmalarına olanak tanıyacaktır. Ancak bu, sadece eğitimin niteliğiyle değil, aynı zamanda eğitimin toplumsal eşitlikle buluşturulmasıyla mümkündür.
OLİGARŞİDEN ARINMIŞ DEMOKRATİK YÖNETİM: DUVERGER’İN BAŞKANLIK SİSTEMİ ELEŞTİRİSİ
Maurice Duverger, başkanlık sistemlerinin özellikle toplumcu ülkelerde demokratik işleyişin zayıflamasına yol açabileceğini savunur. Başkanlık sistemi, toplumun bütününe hitap etmek yerine tek bir kişinin egemenliğini pekiştiren bir yapıyı destekleyebilir. Duverger’in eleştirileri, başkanlık sisteminin daha merkeziyetçi bir yönetim anlayışını teşvik ettiğini ve toplumun daha hiyerarşik bir yapıya bürünmesine neden olabileceğini öne sürer.
Bu bağlamda, Türkiye'nin demokratikleşme süreci, halkçı bir yönetim anlayışıyla başkanlık sisteminin getirebileceği olumsuz etkilerden korunmalıdır. Bu, merkeziyetçiliğin önüne geçmek ve daha katılımcı ve şeffaf bir demokrasi için parlamenter sisteme yönelik daha güçlü adımlar atmayı gerektirebilir. Ancak bu, sadece siyasi yapıların değil, toplumun genel yapısının da yeniden şekillendirilmesini ve demokratik katılımın daha yaygın hale gelmesini gerektirir.
YARDIMCI ELEMANLAR
İlerlemeci Eğitim
İsmail Hakkı Baltacıoğlu, eğitimin toplumsal değişimdeki rolünü vurgulayarak, ilerlemeci eğitim anlayışının öncülerindendir. Baltacıoğlu'nun eğitimde yenilikçi yaklaşımları, bireyin düşünsel gelişimini ve toplumsal sorumluluğunu ön planda tutar. Bu yaklaşım, ilerlemeci eğitimin temelini oluşturur. Eğitimde köklü reformlar, toplumsal değişimin itici gücü olacaktır.
Liyakat
Ziya Gökalp, toplumda adaletin sağlanması için liyakatin esas alınması gerektiğini savunur. Gökalp'in bu görüşü, kamu yönetiminde ehliyet ve liyakat prensiplerinin önemini vurgular. Bugün, liyakat esaslı bir sistemin uygulanması, devletin her kademesinde adaletin sağlanmasına yardımcı olacaktır.
Problem Çözücü Birey
John Dewey'in pragmatist yaklaşımı, bireyin karşılaştığı problemleri çözme yeteneğini geliştirmeyi hedefler. Dewey’e göre, eğitim, bireyin problem çözme becerilerini artırarak topluma katkı sağlamasını mümkün kılar. Bu yaklaşımla, toplumun her bireyinin sorunlara çözüm üretme yeteneği kazandırılmalı, böylece kolektif gelişim sağlanmalıdır.
Taklit Değil Bilim
Mümtaz Turhan, Batı'nın bilimsel gelişmelerini taklit etmek yerine, kendi kültürel değerlerimizle uyumlu bir bilim anlayışının geliştirilmesini önerir. Turhan'ın bu yaklaşımı, özgün bilimsel üretimin önemini vurgular. Türkiye'nin bilimsel alanda kendine özgü yenilikçi adımlar atması, yalnızca Batı’yı taklit etmekle sınırlı kalmayacak, aynı zamanda kültürel mirasa dayalı bir bilim anlayışını da geliştirecektir.
Herkese Eşit Hukuk
Maurice Duverger'in hukuk devleti anlayışı, herkesin yasa önünde eşit olmasını savunur. Duverger’e göre, demokratik bir toplumda hukuk, bireyler arasında ayrım yapmaksızın uygulanmalıdır. Bugün, Türkiye’nin hukuk devleti ilkesini, her bireyin eşit haklara sahip olduğu bir sistemle bütünleştirmesi önemlidir.
CANI, GIDAYI, YAŞAMI KORUMAK VE İDAME ETTİRMEK İÇİN: ÖNGÖRÜ, TEMKİN, TEDBİR VE PLAN
İsmail Hakkı Baltacıoğlu, toplumun refahı için planlı ve öngörülü hareket etmenin önemini vurgular. Baltacıoğlu'na göre, toplumsal gelişim, bilinçli ve planlı adımlarla mümkündür. Bugün, Türkiye'nin geleceğini inşa ederken bu planlı hareket etme anlayışı, özellikle sosyal ve ekonomik kalkınmada kritik rol oynayacaktır.
Sonuç
Dünyanın belirsizliğinde Ankara'nın ışığını daha parlak yakıyoruz.
Bize “bu iş böyle gelmiş, böyle gider” diyenlere cevabımız net:
Böyle gelmiş olabilir, ama böyle gitmeyecek!
İşte kritik dönemeçteki asıl devrim budur.
Düşünürler Ziya Gökalp, Mümtaz Turhan, John Dewey ve Maurice Duverger’in ilkeleri ışığında, Türkiye’nin üniter devlet, bölünmez millet, halkçı cumhuriyet ve demokratik yönetim anlayışlarını pekiştirerek, geleceğe emin adımlarla ilerlemesi mümkündür. Bu yeni dönemde, eğitimden hukuka, sosyal adaletten ekonomik kalkınmaya kadar her alanda temkinli, öngörücü ve planlı bir yaklaşım benimsenmeli, Türk milletinin birliği ve geleceği adına atılacak adımlar kesin ve sağlam olmalıdır.