Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Kullan-at pazarının gözdesi mankurtlar

Orta Doğu'da işler beklendiği gibi gitmeyince Sultan hazretlerinin tadı iyice kaçtı. 'Dünya liderliği'nden 'BOP Eş Başkanlığı'na uzanan çizgide içi boş hayaller ile hoş vakitler geçirildi; içeride ve dışarıda bir hayli caka satıldı. 

Ama nihayet 'deniz' bitince hazret gelinen nihai noktayı birinci ağızdan itiraf etmek zorunda kaldı:

- "BOP ölü doğdu, düşük yaptı. Daha başından akamete uğradı."

Doğu toplumlarında 'efsaneler', 'rivayetler', 'hurafeler', 'tevatürler' ne yazık ki 'gerçeklerden' çok daha fazla ilgi toplar. 

Zaten o yüzden değil midir ki gösterilen 'serabı' gerçek sanıp peşine düşenler gün geçtikçe çoğalıyor, kabına sığmaz bir hal alıyor.

'Nasıl bir uçuruma' sürüklendiklerinden haberleri dahi olmayan yığınlar, adeta Hasan Sabbah'ın afyonlanmış müritleri gibi alkış tutmaya devam ediyorlar:

- "Yaşa sultanım, var ol sultanım!" 

Eğri oturup, doğru konuşmak gerekirse hazretin alıp da 'altından kalkamadığı' en önemli ihale olmuştur Büyük Ortadoğu Projesi.

Yoksa 'taşeronluk' mahareti, kitleleri yönlendirme cevvalliği çok iyi biliniyor.

"Bir koyup üç almak" deyimi kendisinden önceki ustanın da değişmez düsturuydu.

Fakat formül 'dışarıya' karşı tutmuyor, sadece 'millî varlıklar' elden çıkarılırken 'bire-üç' altın kuralı revaç buluyor.

***

Siz deyin 'at pazarlığı', biz diyelim 'win-win', hani 'kazan-kazan' dedikleri ayak oyunu da ikinci formül olarak pazarda kendine yer buluyor.

Önce peşinen 'havuza' aktaracağı bağış karşılığında bir yandaşa veya yanaşmaya 'beytülmala' ait bir şey peşkeş çekiliyor, o da birkaç ay sonra aynı şeyi 'beş on misli fiyatla' elden çıkarıyor.

Yandaşın üstesinden gelemeyeceği işlerde ise 'dışarıdan bir aracı' bulunuyor. 'Komisyon' her düğümü çözen, her kilidi açan 'sihirli bir anahtar' olup çıkıyor.

İçeride 'çözülemeyecek' şey, 'vermenin' de sonu yok.

Bakınız, yıllardır vere vere adeta 'Hilal-i Ahmer'e döndü zavallı memleket.

Kimine 'tapu', kimine 'ihale', kimine 'dönüş' vizesi, kimine 'devlete sövme' özgürlüğü, kimine 'camileri kiliseye çevirme' güvencesi.

Sürekli veriyor hazret; birilerine 'şirin' gözükecek, 'sürekli iktidar' hırsını tatmin edecek diye ne 'kırmızı' çizgi kaldı ortada, ne de 'millî' politika.

Bir eşkıya artığının ayağına kadar gidip, "Hadi gel memlekete, bize de türkü söyle" diye yalvar yakar oluyorlar; adam suratlarına karşı postayı koyuyor:

- "Gelmek için icazet mi alacağım?"

***

Dış politikada 'kazan-kazana' sarılan hazretin, iç politikada formülü biraz farklı.

İçeride 'kazı-kazan' formülü deneniyor.

'Etnik bölücülüğü' kazıyor, 'mezhep ayrışmasını' kazıyor, 'inançlar' üzerinden salvo atışları yapıyor.

Olmuyor, 'milliyetçilik' maskesi takıyor.

Tek başına artık onca yükün altından kalkamayacağını bildiği için yeniden 'mankurtlardan' medet ummaya başlıyor.

Geniş çaplı bir 'tırpan' operasyonu ile 'çekirdek biat halkasını' sağlama aldıktan sonra  'ülkücü' eskisi, 'solcu' eskisi, 'İslamcı' eskisi, hepsinden birer tutam devşirip milleti bir kez daha 'ters köşeye' yatırmaya çalışıyor.

Tutar mı? Ne yazık ki tutar.

Zira bir yığın kifayetsiz muhterisin kök saldığı bu topraklarda 'arpanın ucunu' gösterince bodoslama dalacak tiplerin sayısı hiç de az değil.

Ve tabii 'kendi konumunu' da 'başarılı bir örnek' gibi sunuyor bu tür mankurtlara:

- "Bakın, biz Hoca'nın yanında kalsaydık ne bu makamlara ne de villalara, gemiciklere sahip olabilecektik. Ayrıldık, abad olduk. Hadi siz de buyurun."

Oldukça cazip, asla reddedilemeyecek ve de 'ihtirasları' karşılayacak bir teklif bu.

Karşılığında yapılacak tek şey 'geçmişiniz' ile aranıza kalın bir mesafe koymak, 'gömleği' çıkarmak, 'renksiz' ve 'boz-bulanık' bir kişiliğe bürünmek.

***

Sultan hazretleri, dışarıda 'balonu' sönmüş olsa da, beceriksiz muhalefet yüzünden içeride hâlâ kendisini 'dev aynasında' görmeye devam ediyor.

Kabul etmek gerekir ki, kardeşler arasındaki 'üleştirmeyi' büyük bir ustalıkla ve 'topunun sesini kesecek' derecede iyi yapıyor.

The Özal dönemindeki 'dört eğilim' ucubesinden geriye kalanları bir sayın bakalım, 'devlet' imkânlarından köşe olmuş 'sözde' muhafazakârlardan başka ne göreceksiniz?

 

Yazarın Diğer Yazıları