Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Madem sıra bizde, buyrun silah altına

Dayatılan 'Yeni Türkiye' kafasını vura vura, 'eski' söylemlerin peşine düştü, iyi mi?

14 yılın sonunda gelip demirlediğimiz noktada; 'dış politikadan' tutun da 'yerel yönetimlere' kadar her alanda bunun izlerini pek ala görmek mümkün.

Aslında 'eski söylemler' sözü pek de uygun düşmüyor bu fiili durumu izah etmeye.

Tam ifadesi ile karşılığı can havliyle vaziyeti idare etmeye çabalamak; günü kurtarmak için 'geçmişin kodlarına' sarılmak olsa gerek.

Etrafımızda oluşan 'ateş çemberini' yarabilmenin yolu henüz bulunabilmiş değil.

Ama 'kitleleri uyutma' amacına matuf 'teşhis koyma' girişimleri tam gaz sürüyor.

Mesela düne kadar Türkiye Cumhuriyeti devletinin 'yapay düşmanlar' üreterek 'içine kapandığını' savunulurdu eski mağdurlar, yeni muktedirler tarafından.

Komşular ile 'hasım' değil, her zaman 'hısım' olmak gerektiğinden dem vurulurdu. "Kazan-kazan" formülü üzerine oturtulan ekonomik çıkarcılık parlatılır; "Alalım, satalım, mutlu olalım" parolası ön plana çıkarılırdı.

Başkalarının avukatlığına soyunulur, "Nükleer enerji neden bazılarına hak da, bazıları için günâh" denilirdi.

Daha neler söylenirdi, hatırlarsınız:

- "Komşularla sıfır sorun."

Bıyık altında gülüyorsunuz değil mi, şimdi 'sıfır sorun' lafını duyar duymaz.

Evet, acı ama gülünecek bir durum.

 

+   +   +

 

İktidar sahiplerinin bugün geldikleri noktada, sarıldıkları en geçerli akçe artık şöyle:

- "Küresel güçler Ortadoğu'yı karıştırdı, oluk oluk kan akıttı, sıra Türkiye'de!"

Yapmayın yahu, nereden çıkarıyorsunuz şimdi bu tür komplo teorilerini?

- "Efendim yedi düvel bir araya gelmiş kendi çıkarları için İslâm coğrafyasını cehenneme çeviriyor. Bakın yanı başımızdaki Suriye'de olup bitenlere. Orada başarılı olduktan sonra bizi hedef alacaklar."

Vay kuş beyinli adamlar vay.

Bu ülkede neredeyse 20 yıldır insanlar 'Büyük Ortadoğu Projesi' adı verilen melanetin asıl hedefinin ne olduğunu bas bas bağırırken, sizinki 'Eşbaşkanlık' tafraları atıyordu.

'İklim' nasıl birdenbire değişti, 'bahar rüzgârı' ne oldu da 'mart karına' döndü?

Yoksa milletin bilmediği, perde arkasında sizin kulağınıza üflenen bir şey mi var?

Hani desek ki 'eski Türkiye' kafası yine bir takım fırıldaklar çeviriyor; o da değil.

Hem eski Türkiye kalmadı, hem de sizin o isimle nitelendirdikleriniz soluğu dışarıda alınca hemen yanınızda saf tutmaya başladılar.

Hiçbirinin esamesi okunmuyor artık.

Otun böceğin hakkında beyanat verenler, her konuda ahkâm kesenler tam siper. Sahi sizce bu suskunluk neyin nesidir?

 

+   +   +

 

En yakın dostlarımızdan biri olan Rusya ile bugün ilişkilerimizin geldiği nokta mâlum.

Suriye zaten yıllardır başımızın belâsı.

Nükleer santrale sahip olsun diye dünyayı karşımıza alma pahasına savunduğumuz İran ile muhabbetimize diyecek yok; Irak'ı zaten hiç saymıyoruz bile.

Hadi tabloyu biraz daha genişletelim.

ABD başta olmak üzere, batıdaki müttefiklerimizin bu zor günlerde bize karşı takındıkları tutum nedir?

Karşı karşıya kaldığımız her badirede sırtımızı sıvazlayıp, 'tökezleme anımızı' beklemekten başka yaptıkları bir şey var mı sahi?

Biz bilmiyoruz, bilen beri gelsin.

Ama bilinen tek şey var; o da dün sokaktaki simitçinin bile bildiğini kendilerini muktedir olarak addedenlerin ancak şimdi anlayabildikleri.

Bir zamanlar bu saftirik kafa ile bir de 'dünyaya ayar verme' telaşına düşmüşlerdi.

'Yeni Osmanlıcılık', 'Sakin Güç' ve sair hamaset içeren söylemler ile iç kamuoyuna "maymuna bak" deme oyunların sonu geldi; hatta geçiyor.

Şimdi artık gerçeklerin zamanı.

O yüzdendir ki son zamanlarda iktidar kontrolündeki medyada dış politika allamesi bir takım zatların "Sıra Türkiye'de" konulu müthiş analizlerine tanıklık etmeye başladık.

 

+   +   +

 

Biz sırayı savuşturduk be adamım. 

Şimdi sıra sizde; buyurun üstesinden nasıl gelecekseniz gelin de alkışlayalım.

Talan esnasında 'sorgulama' aczi içerisindeki kitlelere 'yeşil zemin üzerinde üç hilal' içeren bayrakları dalgalandırtmak kolaydı.

Sahte bir "One minet" yaygarasının meyvesini birkaç seçim yemek de çok güzeldi.

Madem sıra Türkiye'ye gelmiştir; bir ferman irad edin de askerlikten kaçan cümle 'şehzadeler' bir an önce silah altına alınıp 'ülke savunmasına' koşsunlar.

Yer mi?

Yazarın Diğer Yazıları