Gazeteci Ali Özyiğit Türk Solunun nasıl seçim kazanacağını açıkladı. Sadece iki seçenekleri var. Birini seçerlerse kazanırlar

Gazeteci Ali Özyiğit Türk Solunun nasıl seçim kazanacağını açıkladı. Sadece iki seçenekleri var. Birini seçerlerse kazanırlar
Gazeteci Ali Özyiğit sosyal medyadan kaleme aldığı yazısında Türk Soluna yönelik dikkat çeken ifadeler kullandı.

Siyasetin gündeminde muhalefetin cumhurbaşkanı adayını açıklamasına yönelik polemikler sürerken, diğer yandan da sol siyasette üçüncü ittifak arayışları sürüyor.

İttifak tartışmalarından dikkat çeken gelişme ise, TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan’dan HDP’ye yönelik sert sözleri oldu. Okuyan, kesin bir dille HDP ile ittifak yapmayacaklarını açıkladı.

Bu çıkışı değerlendiren gazeteci Ali Özyiğit konu hakkında dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.

Özyiğit’in yazısı şu şekilde;

Analiz -- Kurt balası kurt olur...

*

TKP''li Kemal Okuyan''dan sol ittifak açıklaması:

‘HDP''nin domine ettiği bir şeyin parçası olmayız. HDP Amerikancı ve piyasacı, laiklik bakımından geri bir çizgide.’

*

Ben ne demiştim?

Sol iki fraksiyona ayrılacaktır. Birincisi Galiyev ve Mustafa Suphi çizgisindeki gerçek Türk Solu diğeri HDP kuyruğuna takılanlar.

*

TKP''nin kurucu lideri Mustafa Suphi''yi defalarca paylaştım. Galiyev''in arkadaşı onun tavsiyesi ile TKP''yi kuran Milliyetçi Mustafa Suphi diye kaç defa makalelerini paylaştım.

Turancı Sosyalist Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Suphi''nin Bakü''de kurduğu TKP elbette aslına çekecekti ve yukarıdaki sert sözlerle HDP''ye yüklenecekti.

*

Ne demiştim yazı başlığımda?

Kurt balası kurt olur aslına çeker.

Katranı kaynatsan olur mu şeker cinsini sevdiğim cinsine çeker.

MUSTAFA SUPHİ’NİN TÜRKLÜĞÜ ÖVEN SÖZLERİ

Odatv’de yer alan habere göre; Mustafa Suphi, 1914 yılında İstanbul’da yayınlanan Nevsal-ı Millî’de (Ulusal Yıllık), aynen şu satırlara yer vermektedir:

“Osmanlı tarihinin garip rüzgârlarıyla sarsılarak, nihayet şu birkaç sene içinde, ufuklarda boralar ve fırtınalarla uçan, savrulan, sanki yerinden kopacak sanılan bu yaprağında görülen Türklük şuurunun önemini inkâr edecek kimse kaldı mı?

Türklük... Türklük... Fakat bir Türk, bundan ne anlıyor? Ruhunun derinliklerinde gizlenen bir duygu, bir benlik. Rum ve Acem’den farklı. Osmanlılık’tan başka. Müslümanlık’tan önce bir benlik... Öyle bir benlik ki, onu, dünyaya düştüğü andan itibaren döktüğü kanların iziyle, ilk kan damlasına, ilk gün gördüğü toprağa, ilk türkü söylediği ocağa kadar sürükleyip götürüyor...

Türklük... Türklük... diye dünyada varlığımızın tek sebep ve hikmeti olan şu hayatî cetveli, cahil ve yapay düşüncelerle körletmeyerek bütün milletimizi bu cetvel etrafında içtenlikle, sevgiyle, aşkla toplamayı bilmeliyiz. Bunu başarabilirsek ne mutlu bize... Ne mutlu milletimize...

Hiç tarihi, gelenekleri, duyguları, edebiyatı ve dili birbirinden ayırmak mümkün mü? Bunlar, Türklüğün tılsımlı hazinelerini teşkil ederler. Bu hazinelerin esrarengiz kapılarını birden açmalı ki, Türkler’in kâinatı açılmış ve günleri doğmuş olsun!”

İlgili Haberler