ABD'de başkanlık seçimleri yaklaşırken ortaya çıkan ırkçı polis şiddetine karşı gösteriler sürüyor.

ABD yöneticileri, bizim kendi ülkemizde çok alışık olduğumuz bir sözü telaffuz ettiler: "Dış güçler karıştırıyor!"

*

Amerika tarihi ırkçılık ayıplarıyla doludur.

Tabii herhangi bir ülkeyi tek bir konuyla "kategorize" etmek yanlıştır.

Her ülkenin tarihinde bilimsel, teknolojik ve kültürel büyük başarılar vardır.

Ancak, insan hakları açısından ve ırkçılık ayıbıyla da "malül" olunca, bu ayıp insanı saldırgan yapıyor.

Coğrafi keşifler çağı mı katliamlar çağı mı?

Birkaç yıl önce Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın Ceviz Kabuğu canlı yayınında söylediği gibi, (mealen) "Kasap milletler vicdanlarının baskısıyla diğer milletlere saldırıyor, onları soykırımla suçluyor."

Yani onları saldırtan, örneğin bize "Ermeni soykırımı yaptınız" yaftası yapıştırmaya çalışan zihinsel arka plan, kara vicdanlarıdır.

("Kara vicdan" kavramı arabesk bir şarkı sözü değil, birçok ünlü filozofun kullandığı teknik bir deyimdir.)

*

Yoksa, topraklarını ellerinden aldıkları Kızılderililere virüslü battaniyeler hediye edip toplu katliama neden olan ve hatta "keşfettikleri!" kıtaya ayak adım atar atmaz başlayan katliamla anılan bir ülkenin başkasına söyleyecek sözü olamaz.

*

Buradan varılan bir başka sonuç da şudur:

"Coğrafi keşifler çağı, bir anlamda katliamlar çağıdır!"

Muhammad Ali'nin isyanı

Bu konular binlerce cilt dolduruyor.

Hatta, siyah kadınlar üzerinde hem de anestezi kullanmadan yapılan tıbbi deneyleri duysanız, okuyamazsınız bile.

(O tarihlerde şöyle bir inanç geliştirmişler: "Anesteziye gerek yok, siyah kadın acı çekmez!")

*

Kölelik ve ırkçılığa karşı ABD'nin önemli kahramanları da var.

Ben yalnızca ünlü boksör Muhammed Ali'nin, 1967'de Vietnam savaşının en yoğun olduğu dönemde, Vietnam'a gitmeyi reddetmesi ve yaptığı açıklamayı paylaşmak istiyorum.

(Bu konuşma, çeşitli kaynaklarda farklı biçimlerde yer alıyor.)

*

Muhammed Ali'nin tarihe geçen konuşması şöyle: 

"Louisville'de insanlar hâlâ 'pis zenci' diye çağırılıp köpek muamelesi görüyorken ve en basit haklarından bile mahrumken benden üzerime bir üniforma geçirip 10.000 mil ötedeki bir ülkede bomba atıp kurşun sıkmamı nasıl beklerler?

Hayır, 10.000 mil öteye gidip beyaz köle efendilerinin beyaz olmayan başka bir millet üzerine baskı kurmalarına, onları öldürmelerine, evlerini yakmalarına yardımcı olmayacağım.

Gün böyle kötü işlerin sona ermesinin günüdür. Böyle bir tavır içinde bulunmanın bana milyonlarca dolara mal olacağını söylediler.

Daha önce de söyledim ve yine söylüyorum: Benim halkımın gerçek düşmanı burada, Amerika'da.

Kendi özgürlüğü, kendi adaleti ve eşitlik için savaşan o insanları köleleştirmede kullanılan bir maşa olmayacağım.

Dinimi, halkımı ve kendimi küçük düşüremem. Eğer bu savaşın benim 22 milyonluk halkıma özgürlük ve eşitlik getireceğini düşünseydim kendim gidip orduya katılırdım.

Kendi inandığım değerler için direniyorum. Kaybedecek hiçbir şeyim yok. Beni hapse atacaklarmış, ne olmuş sanki? Zaten 400 yıldır hapisteyiz."