Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Nemalanmıyorsan, bu kan niye akıyor?

Şartlar değiştikçe, bahaneler azaldıkça, terörün bitmesi bir yana, her nedense bölücülerin eli biraz daha güçleniyor.

Birileri 'Başkanlık' kisvesi altında 'Sultanlığa' doğru bir adım mı atıyor, berikiler hemen "Bize de özerklik gerek" diye misilleme yapıyor.

Birileri "Önce silahlar sussun" diye ortaya mı çıkıyor, berikiler "Önce önderimize özgürlük" diye naralar atıyor.

Birileri 'seçim kaybetme' korkusu ile 'müzakere masasına' tekme vurmaya mı kalkışıyor, berikiler askere, polise kurşun sıkmaya başlıyor.

Hatırlayın, "Bazıları terörden nemalanıyor" saçmalıkları üzerine kurulu olan tezleri.

Buyurun, 'dikensiz gül bahçesi' gibi hareket eden kurumlarınız, 'uyum içerisinde' çalışmaya başladığınız emir erleriniz, memurlarınız var.

Hadi şu hain alçakların hakkından bir geliverin de dost, düşman görsün gücünüzü.

Öyle ya sizlerin 'terörden nemalanma' gibi bir derdiniz, beklentiniz yok; asla olamaz.

Bütün iyi niyetinizle 'güvercinlerin' uçuştuğu, 'ihalelerin' paylaşıldığı, 'kadroların' kapışıldığı, herkesin 'can ciğer kuzu sarması' olduğu bir ülke özlüyorsunuz.

Hadi, ne duruyorsunuz, yıllarca 'bir arpa boyu yol' alamadığınız gibi, meseleyi 'uluslararası güçlere' havale etme gafletine de düştünüz.

Zamanında iskelenize demir atıp küpünü dolduran bir iş birlikçi açık açık söylüyor:

- "BM bölgeye müdahale edebilir."

***

İşin doğrusunu söylemek gerekirse birilerinin burnu sürekli olarak bizim iç işlerimizde.

Stratejik iş veren, 'göbekten' yakaladığı stratejik taşeronu kapalı kapılar arkasında verdiği 'taahhütlerini' yerine getirmesi için durmadan sıkıştırıyor.

Gevelemelerinin sebebi işte bu.

Big Brother, yakaladığı her fırsatta çok fena halde 'ters köşeye' yatırıyor hazretleri.

 'Yerli' ve 'millî' proje diye millete yutturmaya çalıştıkları o 'açılım' kod adlı mavalın arkasında da aynı güç olduğu için, öyle kolay kolay 'vaz geçme' şansları yok.

Ol sebepten dolayı çözüm üretme faslında 'başkalarının aklına' ihtiyaçları yok; 'Sam Amca'nın yalanı' bile kendi insanlarının doğrularından daha ileride.

Bir kompleksin, ele geçirilen 'gücü' ve 'varlığı' yitirme korkusunun eseridir ABD'ye 'kayıtsız şartsız' itaat etmeleri.

Şimdi koro halinde "Makamlar da, mevkiler de geçicidir" nakaratıyla cami cemaatine oynamalarına sakın ola ki aldanmayın.

O 'burun kıvırıyor' görüntüsü verdikleri makamları ele geçirmek için yola çıktıkları, 'baba-ağabey' bildikleri kaç insanı sattıkları, herkesin malumu.

Ama azıcık vicdana, insafa çağırdığınızda ise "Mahkeme kadıya mülk olmaz" safsatası.

Acaba gerçekten de öyle mi?

***

Birileri "Ne mutlu onlara" naraları atarken, terörist kurşunlarıyla gencecik birkaç vatan evladı daha toprağa düşer, birkaç ocak daha dağıtılır.

Şehitler, daha 'musalladan' alınıp 'kabirlerine' indirildiği anda unutulup giderler.

Kimileri riyakâr suretlerini kapkara güneş gözlüklerinin arkasında perdeleyip, "Vatan sağ olsun, eşkıyanın akıttığı kanın hesabı mutlaka sorulacaktır" nutukları atarlar.

Oysa sorulacak hesap başkadır.

Mesela tam da kara haberlerin ateş düşen ocaklara ulaştığı an 'orduevlerinden', 'askeri tesislerden' nasıl faydalanacaklarını planlamaya başlarlar.

Belki hasbelkader cenaze namazı için saf tutarken, o güzelim, bakir koylardaki 'sayfiye yerleri', 'tatil köyleri' canlanıverir gözlerinin önünde.

Yüreği yaralı analar, babalar, eşler, çocuklar, akşamın karanlığında gözyaşlarını içlerine akıtmaya çalışırlar.

Kim bilir, belki de Sultan hazretlerinin maiyetindeki bir 'memur' kendilerini arayıp teselli etmeye çalışır.

"Kanlarının yerde kalmayacağı" söylenir, "Yetimlerine sahip çıkılacağı, kendilerine el uzatılacağı" vaat edilir.

Ama beride her dönem 'sağ kalmayı' ve 'semirmeyi' başarabilen bir başka vatan evladı kendini iyiden iyiye hissettirmeyi sürdürür.

Bir kışladan 'kaç konut' yapılacağı, bir cephaneliğin yerinin değiştirilmesi ile 'hangi mücahit eskisi müteahhide' ekmek çıkacağının hesapları aksamaz bu süreçte.

***

Geçmişte başları sıkıştığı her an, naftalinli raflardan indirip milletin gözünün içine soktukları o saçma sapan bahanelerden hiçbiri kalmadı artık.

Meraktayız, bu kan neden akıyor?

'Makamların geçici olduğundan' dem vuran yiğitlerden biri çıksa da 'kem küm' etmeden gerçeği bir açıklasa.

Ne dersiniz?

Yazarın Diğer Yazıları