Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, bugünkü yazısında,TSK'nın Suriye'nin kuzeyinde Barış Pınarı Harekatı ile operasyon düzenlediği PYD/YPG'nin çözüm süreci sırasında İmralı'da kurulduğunu ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın partisinin grup toplantısında,"Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde birdevlet olarak teröristlerle aynı masayaoturmak yoktur.”sözleri için, "CumhurbaşkanıErdoğan, dün AKP grup toplantısında söyleyince kafamı kaldırdım. Acaba yanlış mı hatırlıyordum? Çok değil, 4 yıl öncesine kadar, hepimiz PKK ile yürütülen “çözüm süreci”ni konuşuyorduk. İmralı’dan Kandil’e, Oslo’dan Brüksel’e uzanan; bakanların, istihbarat ve güvenlik bürokrasisinin ve tabii HDP milletvekillerinin içinde olduğu bir dizi görüşmeydi." dedi.

Terkoğlu, o dönemde teröristbaşı Öcalan’ın hem HDP’ye hem Kandil’e hem de Suriye’deki PYD’ye talimat vermesine izin verildiğini belirterek,"SDG’nin kuruluş fikrinin ve nihayetinde talimatının bizzat Öcalan’dan çıktığı görülüyor. Hem de istihbarat ve güvenlik bürokrasisinin önünde. Notlarda talimatları alan HDP’li vekillerin 'yerlerine'ulaştığı da açıkça görülüyor." dedi.

Barış Terkoğlu'nun yazısı şu şekilde;

“Bu teröristlerle bizearabuluculuk yapmayaçalışan bazı liderler var.Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde birdevlet olarak teröristlerle aynı masayaoturmak yoktur.”
CumhurbaşkanıErdoğan, dün AKP grup toplantısında söyleyince kafamı kaldırdım. Acaba yanlış mı hatırlıyordum? Çok değil, 4 yıl öncesine kadar, hepimiz PKK ile yürütülen “çözüm süreci”ni konuşuyorduk. İmralı’dan Kandil’e, Oslo’dan Brüksel’e uzanan; bakanların, istihbarat ve güvenlik bürokrasisinin ve tabii HDP milletvekillerinin içinde olduğu bir dizi görüşmeydi.
Erdoğan, süreç nedeniyle çok eleştirildi. “PKK ile görüşüyor” diye suçlanınca,“Hükümet olarak bizyapmadık, ama devlet olarakbu görüşmeleri yaptığımızı benparlamentoda dile getirdim”diye yanıt vermişti. Yetmedi,“MİTMüsteşarımızı İmralı’ya gönderenbenim, Oslo’ya gönderenbenim”diyerek sorumluluğu da üstlendi. Yani, Erdoğan’a göre kendisinin emriyle, PKK ile hükümet değil ama devlet görüşüyordu.

SDG nerede, nasıl kuruldu?

Erdoğan sebep oldu, açıp baktım.Abdullah Öcalanile İmralı’da yapılan görüşmeler tutanağa dökülmüştü. Hem Türkiye’de hem Avrupa’da yayınevleri tarafından basılmıştı. Okurken kafamda bir soru vardı:Türkordusunun bütün dünyayı karşısınaalarak savaştığı örgüt nerede, nasılkuruldu?
Malum, bugün Türkiye’nin operasyon yaptığı örgütün “son adı” Suriye Demokratik Güçleri (SDG) idi. Resmi tarihe göre Ekim 2015’te kurulmuştu. Merkezinde 2003 yılında PKK’nin Suriye uzantısı olarak ortaya çıkan ve Öcalan’ı lider olarak kabul eden PYD (Demokratik Birlik Partisi) ile 2011 yılında kurulan askeri ayağı yani YPG (Halk Savunma Birlikleri) vardı. SDG denilen oluşum aslında bir matruşkaydı.Zira 5 üyesinden enaz 4’ü PYD-YPG’liydi.
SDG, PKK’ye görünmezlik kazandıran bir çarşaftı. Suriye savaşında “ana tehlike”,Esadyönetiminden IŞİD’e kayınca PYDYPG’den kendi bölgelerini savunmaktan daha fazlasını yapması istenmişti. Suriye’nin kuzeyi boyunca ABD destekli her operasyona katılan örgüt, kimi Arap ya da Süryani grupları da kendisine katarak SDG olmuştu. Böylece görüntüde “PKKolmaktan” çıkmıştı. ABD de bunu bildiği halde “PKK ile değil SDGile ittifak yapıyoruz” iddiasına sığındı.
Gelelim sorumuza...
Amerikan Özel Kuvvetler
Komutanı OrgeneralRaymondThomas, YPG’ye “Markanızıdeğiştirmeniz gerekiyor” dediklerini, SDG adının böyle çıktığını söylemişti. 2015 yılına uzanan bu hikâye “yanlıştır” demiyorum. Ama çok eksik. Çünkü SDG’nin kuruluş kararının nerede ve ne zaman alındığını pek de açıklamıyor.
Uzatmadan yanıt vereyim,SDG’ninkuruluş kararı, Türkiye’de hemde bizzat devlet görevlilerinin deolduğu toplantılarda alındı.

SDG İmralı’da devletin önünde kuruldu

Öcalan’ın hem HDP’ye hem Kandil’e hem de Suriye’deki PYD’ye talimat vermesine izin verilen görüşmelerde SDG’nin kuruluş fikrinin ve nihayetinde talimatının bizzat Öcalan’dan çıktığı görülüyor. Hem de istihbarat ve güvenlik bürokrasisinin önünde. Notlarda talimatları alan HDP’li vekillerin “yerlerine” ulaştığı da açıkça görülüyor.
Tarih 23 Şubat 2013, Öcalan talimat veriyor: “Suriye’de Kürtler iki taraflada görüşsünler, kim haklarını verirseonunla çalışsınlar.Suriye DemokratikKurtuluş Cephesi olsun. Kürt, Arap,Türk, Türkmen hepsi...”
3 Nisan 2013, Öcalan anlatıyor: “Haseke içinde bir öz savunmaoluşmalı. Sadece Kürtlerin değil,oradaki Araplar ve Süryaniler dahilherkesin savunması yapılmalı, SonraAfrin’e doğru ilerleme olabilir. Zatenönümüzdeki günlerde Suriye’dekiduruma dair heyetle konuşacağız,bazı kararlar alacağız herhalde. Yenioluşacak Suriye’de bizimkiler başat roloynayacaklar. Orada özerk bölgelerolur. Kürtler, Aleviler, hatta Araplariçin de özerk bölgeler olacak gibi.İsviçre’deki gibi özerk bölgeler.”
21 Temmuz 2013, Öcalan bir küçük farkla ismini bile veriyor: “SuriyeDemokratik Birliği adı altında (KürtYüksek Konseyi’nden ayrı olarak)Araplar ve diğerlerinin de içindeolduğu birlik kurarlar.Rakka veHalep’in kuzeyinden başlayarak kuzeyedoğru bir birliği oluştururlar.”
17 Ağustos 2013, Öcalan “heyet” dediği devlet yetkilileriyle de “SuriyeDemokrasi Birliği”nin özerklik projesini konuştuğunu anlatıyor: “Biz deSuriyeiçin ortak proje açısından heyetleçalışıyoruz.Kapı da insani yardımiçin açık olacak. Olmazsa teslim olmakyok,sayı elli bine çıkar (militansayısını kastediyor-BT), her köyünsavunmasını yapar, savaşırlar.ElKaide falan vahşidir, çoluk çocuk, kadındinlemez.Üçüncü yolun temsilcisiolarak Suriye Demokratik Birliği’nioluştururlar,ÖSO’yla da görüşürler,Cenevre Konferansı’na da giderler.Biz de heyetle görüşürüz. DemokratikSuriye çözümüne böyle gidilir.”
Aynı görüşmede Öcalan, “yetkili” dediği bürokratın önünde, özerklik konusunda PYD’nin bile tereddütlerini ortadan kaldıracak bir konuşma yapıyor: “Temel stratejik ittifak Türkiyeiledir. Bunu Türkiye’ye öneriyoruz.Sayın yetkili de bilsin, artık onlar kararverirler.Barzani’ninkinden daha ilkelibir ilişki olabilir. Zaten 900 kilometreliksınır var; ekonomik, sosyal ilişkiler çokiyi gelişir. 900 kilometrelik sınır dostluksınırı olur.Salih Müslim’e selamsöyleyin, o da toyluk yapmasın.Bayrağı indirdik, özerklik niyetimizyok falan demesine ne gerek var?Ya bayrağı asmayacaksın ya daböyle yapmayacaksın! Özerkliği niyeistemesin? İsteyecek tabii.”
15 Eylül 2013’teSelahattin Demirtaş, Öcalan’a “Kürtismini kullanmasınlar mı diyorsunuz” diye sorunca Öcalan, net olarak anlatıyor: “Evet, Suriye birliğinisavunsunlar, sadece Kürtler adınahareket etmesinler.”
9 Kasım 2013’teÖcalan, PYD’den gelen mektubu okuyor ve yanıt veriyor: “Bundan sonra Kürt Yüksek Konseyiya Suriye Demokratik Konseyi yada Demokratik Devrim Konseyiolabilir.Sayı otuz ya da kırka (30-40bin kişilik militanları kastediyor-BT)çıkabilir.Sadece Kürtler olmamalı.Süryaniler, Araplar, Ermeniler,Türkmenler vb. alsınlar.”
15 Ağustos 2014’teSuriye’de yapılması gerekenleri anlatan Öcalan’a, HDP’liSırrı Süreyya Önder“Suriye konusunda nihai kararı siz mivereceksiniz” diye sorunca, Öcalan, Suriye’de Kürt siyaseti politikalarını belirleyenleri tanımlıyor:“Evet,doğrudur. Nihai kararı buradadevletle biz vereceğiz.”
Uzatmayayım...
Tutanaklar, Türk ordusunun bugün savaştığı SDG’nin, ABD’nin “Biztavsiye ettik” dediği tarihten çok önce İmralı’daki müzakerelerden çıktığını net olarak gösteriyor. Kürt kökenli örgütün Arap, Türkmen ve Süryanileri çeşni yaptığı, Kuzey Suriye’yi kaplayacak özerk yapılanma fikri, adıyla Öcalan tarafından tanımlanıyor. Devletin hapishanesinde, devletin görevlilerinin önünde, devletin izin vermesi sayesinde...
Laboratuvardan çıkan Frankenstein’ın kendisini yaratanlarla kavgası gibi...
Dün Suriye’nin kaderini birlikte planladıklarımızla bugün verdiğimiz kavgayı neden kimseye anlatamadığımızı anladınız mı?"