Reflü, toplumun büyük bir kesimini etkileyen, yaşam kalitesini düşüren yaygın bir rahatsızlık. Ancak bu sıradan görünen şikayetin, bazı kişilerde ölümcül bir yemek borusu kanseri türüne dönüşebileceği endişesi uzun zamandır gündemdeydi. Bilim dünyası, bu tehlikeli geçişin nasıl gerçekleştiğini merak ederken, Kanada'daki British Columbia Üniversitesi'nden (UBC) araştırmacılar çığır açan bir keşfe imza attı. Yapılan son çalışma, kronik reflünün, yemek borusu hücrelerini kansere doğru iten moleküler bir anahtarı nasıl tetiklediğini gözler önüne seriyor. Bu önemli buluş, gelecekte kanseri erken teşhis etme ve hatta gelişimini engelleme potansiyeli taşıyor.

REFLÜDEN KANSERE GİDEN YOL

Kronik reflü, mide asidinin sürekli olarak yemek borusuna geri kaçmasıyla oluşan ve Türkiye'de de milyonlarca insanı etkileyen bir durumdur. Bu durum, zamanla yemek borusunun iç yüzeyini döşeyen hücrelerde hasara yol açıyor. Hasar gören hücreler, kendilerini korumak için değişime uğrayabiliyor. Bu değişim, Barrett özofagusu olarak adlandırılan ve yemek borusu kanseri için bilinen en güçlü risk faktörlerinden biri olarak kabul edilen bir öncü duruma neden oluyor. Daha sonra bu durum, agresif bir kanser türü olan yemek borusu adenokarsinomuna dönüşebiliyor. Maalesef bu kanser türü, genellikle geç teşhis edildiği için sağ kalım oranları oldukça düşüktür.

MOLEKÜLER ANAHTAR KEŞFEDİLDİ

UBC Tıp Fakültesi'nden Dr. Dermot Kelleher ve Dr. Shane Duggan liderliğindeki araştırma ekibi, mide asidinin yemek borusu hücreleri üzerindeki etkilerini detaylı bir şekilde inceledi. Araştırmacılar, uzun süreli asit maruziyetinin, GATA transkripsiyon faktörleri adı verilen bir grup geni harekete geçirdiğini keşfetti. Bu genler, adeta bir moleküler anahtar görevi görerek, hücreleri anormal ve kanser öncesi bir duruma yönlendiriyor. Dr. Duggan, reflünün sadece yemek borusunu tahriş etmekle kalmadığını, aynı zamanda genlerin ifade edilme biçimini değiştirerek hücreleri kansere doğru ittiğini belirtiyor.

ERKEN TEŞHİS VE TEDAVİ İÇİN BÜYÜK BİR UMUT

Araştırmanın en dikkat çekici bulgularından biri, GATA faktörlerinin aktivasyonunun, GPRC5B adı verilen bir hücre yüzey proteininin üretimini tetiklemesi. Bu protein, anormal hücre büyümesini tetikleyerek hücrelerin kanserli hale gelme sürecini hızlandırıyor. Dr. Duggan, reflüsü olan herkesin kanser olmayacağını ancak risk taşıyan kişileri izlemek için daha iyi yöntemlere ihtiyaç olduğunu vurguluyor. GPRC5B proteininin, gelecekte riskli dokuların kanserli hale gelmeden önce belirlenip çıkarılması için bir uyarı işareti olarak kullanılabileceği düşünülüyor. Dr. Kelleher ise bu keşfin, kanser gelişimini anlamamıza yardımcı olmanın yanı sıra, yüksek riskli vakaları daha erken tespit etmek için umut vadeden yeni bir biyobelirteç sunduğunu ifade ediyor.