Pittsburgh Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde aile hekimliği kürsüsü başkanı Jeannette South-Paul ve Ulusal Uyuşturucu Bağımlılığı Enstitüsü Direktörü Nora Volkow gibi önde gelen uzmanlar, en yaygın dört alışkanlığı işaret ederek, bireyleri acilen yaşam tarzı değişikliklerine davet ediyor.

İlk sırada, sigara içmek geliyor. WebMD'nin yakın tarihli bir raporuna göre, sigara her organı etkileyerek kalp hastalığı, kanser, diyabet ve felç riskini katladı.

South-Paul, "Sigara, akciğer kanserinin yanı sıra romatoid artrit gibi bağışıklık sistemini bozan hastalıklara zemin hazırlıyor. Pasif içiciler bile astım ve kalp krizi riskiyle karşı karşıya" dedi.

NIH'nin uzun vadeli kohort çalışmaları, sigara içenlerin akciğer fonksiyonlarının %30'a varan oranda azaldığını gösterdi.

Uzmanlar, bırakma programlarının başarı oranını %25 artırdığını vurgulayarak, doktor kontrolünde nikotin replasman tedavilerini önerdi.

İkinci tehlike, düzensiz uyku alışkanlıkları. South-Paul'un Pittsburgh Üniversitesi'ndeki araştırması, erratic uyku saatlerinin örneğin gece yarısı TV izleyerek uykuya dalmak veya kafein tüketimi– vücut ritmini bozduğunu ve bağışıklık sistemini zayıflattığını belirterek, "Bu durum, kronik yorgunluktan diyabete kadar uzanan bir zincir reaksiyonu tetikliyor" diye uyardı.

AHA'nın verilerine göre, haftada beş gece altı saatten az uyuyanlarda kalp krizi riski %45 artırdı.

Uzmanlar, yatmadan bir saat önce ekranları bırakmayı ve düzenli bir uyku rutini oluşturmayı tavsiye ediyor; bu değişikliklerin beyin fonksiyonlarını %20 iyileştirdiği bilimsel olarak kanıtlanmış.Üçüncü olarak, hareketsiz yaşam tarzı öne çıktı.

Fizyoterapist Chris Boettcher'ın Güney Carolina Üniversitesi'ndeki çalışmaları, günlük 8 saatten fazla oturmanın kardiyovasküler hastalık, tip 2 diyabet ve obezite riskini %50 yükselttiğini gösterdi.

"Yavaş yürüyüş bile yeterli değil; nefes nefese bırakacak egzersiz şart" diyen Boettcher, NIH'nin fiziksel inaktiviteyi "sessiz pandemi" olarak nitelendirdiğini hatırlattı.

Araştırmalar, her 30 dakikada bir kalkıp hareket etmenin kanser ve sırt ağrısı riskini azalttığını ortaya koyuyor. Volkow ise, "Hareketsizlik, beyindeki ödül sistemini bozarak depresyonu tetikliyor" ekledi.

Aşırı şekerli içecek tüketimi büyük bir tehdit oluşturdu. Nörolog Gorav Gupta, bir kutu kola gibi içeceklerin 39 gram şeker içerdiğini ve lifsiz emilim nedeniyle kan şekerini ani yükselttiğini belirterek, "Bu alışkanlık, beyin hücrelerini hasarlayarak bilişsel gerilemeye yol açıyor" dedi.

Harvard Halk Sağlığı Okulu'nun kohort araştırması, günlük şekerli içecek tüketenlerin diyabet riskinin %26 arttığını ve kadınlarda meme kanseri olasılığının yükseldiğini kanıtladı.

Uzmanlar, su veya bitki çaylarıyla değiştirmeyi önererek, bu basit adımın kilo kontrolüne %15 katkı sağladığını vurguladı. Bu alışkanlıkların toplam etkisi, Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) raporunda "önlenebilir hastalıkların %80'i" olarak tanımlandı.

South-Paul ve Volkow gibi uzmanlar, bireysel farkındalığın yanı sıra kamu politikalarının güçlendirilmesini talep etti. Erken müdahale ile bu risklerin büyük ölçüde azaltılabileceğini söyleyen doktorlar, düzenli sağlık kontrollerini ihmal etmemeyi hatırlattı.