Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Sam Amca'nın izni ile soyguna devam

Vakt-i zamanında "Halka hizmet, Hakk'a hizmettir" sloganı ile ele geçirdiğimiz belediyelerde, 'her hizmetin bir bedeli olmalı' parolası üzerine inşa ettiğimiz 'bağış havuzları' yetmedi.

İnanç hortumculuğu üzerinden iktidar koltuğuna oturduktan sonra 'eşlerimizden', 'çocuklarımızdan', 'damatlarımızdan', 'gelinlerimizden' ve dahi 'yedi sülalemizden' arta kalanını 'yandaşlarımıza', 'yanaşmalarımıza' peşkeş çektiğimiz 'beytülmal kaynakları' yetmedi.

Deveyi incitmeden, karıncayı ürkütmeden, el altından birer birer ele geçirdiğimiz 'kurumlar', 'kuruluşlar', 'sendikalar', 'vakıflar', 'dernekler', 'işletmeler', 'gazeteler', 'televizyonlar' yetmedi.

'Daha fazla iktidar', 'daha fazla para', 'daha fazla şatafatlı bir hayat' hırsı bürüyen gözlerimiz, sonunda insanların 'dişinden tırnağından' artırıp, 'tüyü bitmemiş yetimlere' dağıtmak üzere emanet ettiği 'sadakalara' kadar uzandı.

Gözümüzü 'toprak' bile doyuramaz.

***

'Din', 'iman', 'dava' gibi değerler meğer en kestirme yoldan 'dünya nimetlerine' konabilmek için ne de 'tükenmez' bir kaynak, ne de 'randımanlı' bir araç imiş.

Zamanında 'ortak' olduğumuz şirketler vasıtası ile aramızda 'çıkar' üzerine kurulan ilişkiler, zaman içerisinde 'kız alışverişleri' sayesinde 'akrabalık bağlarına' dönüştü.

'Damardan' girip, 'kökünü' kazıma sözü verdiğimiz yolsuzluklar, adeta bir 'örümcek ağı' gibi her yanımızı kuşatarak 'al gülüm ver gülüm' çarkının 'dişlileri' arasında daha da palazlanarak '17-25 Aralık' seviyesine ulaştı.

Sıfırlaya sıfırlaya bir türlü bitiremediğimiz dolarları istifleyebilmek için artık 'ayakkabı kutuları' kafi gelmiyor.

'Gemicikleri', 'villacıkları', 'mısırcıkları', 'yumurtacıkları' bırakın, 'tuz' bile kokmaya başladı, ama artık kimin umurunda?

Kimilerini 'avanta' ile kendimize bağladık, kimilerini 'sopa' ile dize getirdik.

Çıkan 'her engeli' aşmayı başardık.

***

Neymiş efendim, bütün faaliyetlerimizi 'aldatma', 'kandırma' ve 'göz boyama' ekseni üzerine kurmuşuz.

Millî geliri 'üç kağıt yöntemleri' ile iki katına çıkarmışız; büyümeyi 'kağıt üzerinde' ikiye katlamışız; enflasyonu 'üç haneli' zamlarla 'iki haneye' düşürmüşüz.

İşçinin 'haklarını' elinden almışız, memura 'köle' muamelesi çekmişiz, esnafa 'kepenk' kapattırmışız, çiftçinin 'anasını' ağlatmışız, emekliyi 'mezara' mahkûm eylemişiz.

'İşsizliği' ve 'yoksulluğu' kader olarak bellettiğimiz vatandaşı; 'iki paket erzak', 'bir torba kömüre' oyunu satacak hale getirmişiz.

'Devrim' için el koyduğumuz 'eğitim' ve 'sağlık' sistemlerini tamamen çökertmişiz.

"Borç yiğidin kamçısıdır" diye diye dış borçları 500 milyar dolara çıkarmışız.

'Türklüğe' meydan okuyormuşuz, 'ulus devleti' katlediyormuşuz, 'toprakları' satıyormuşuz, şehitlere 'kelle', teröristlere 'sayın' diyormuşuz.

Bu memleket 'bizim' değil mi, size ne?

***

'Ak' boyalı kara perdeler arkasında yürütülen 'ince işler' birer birer ortaya çıktıktan sonra, 'haddini bilmez' bir takım aklı evveller, kalkıp bir de akıl vermeye çalışıyorlar.

Diyorlar ki:

- "Neden öyle sinirlenip küplere biniyorsunuz? 17-25 Aralık soruşturmasında adı geçen kişileri adalete teslim edin kurtulun." 

Öyle dışarıdan bakınca 'bekâra' karı boşamak nasıl da kolay görünüyor, değil mi?

Onlar bizim 'yol arkadaşımız' değil mi?

'Beraber yürümedik mi' biz bu yollarda; 'beraber ıslanmadık mı' yağan yağmurda; şimdi 'dinlediğimiz' bütün şarkılarda; bize her şey 'onları' hatırlatmıyor mu?

Eğer bugün onları adalete teslim edersek, 'emir-komuta' kademesinde iz sürecek olan adaletin pençesinin yarın 'bizim yakamıza' da yapışmayacağı ne malum?

İnsanın her gece rüyasında kendisini 'Yüce Divan' karşısında hesap verirken görüp kan ter içerisinde uyanması nasıl bir duygudur?

Biliyor musunuz canım kardeşlerim?

***

'Görevi kötüye kullanma', 'zimmet', 'biletlerde kalpazanlık', 'resmi evrakta sahtecilik', 'cürüm için teşekkül' gibi dosyalar acaba sizlere neyi hatırlatıyor?

İhlas, Yimpaş, Kombassan, Jet-Pa, Endüstri Holding, Deniz Feneri, Hariri, Katar Emiri, Dubai Şeyhi, Sami Ofer sizler için ne ifade ediyor?

Kimimiz tabii ki 'yarı yolda' kalacak.

Kimimiz 'vicdan' illetinden ölecek.

Ama sağ olsunlar, karşımızda böyle bir muhalefet varken, Sam Amca izin verdiği sürece 'ak soygun' daha uzun süre devam edecek.

Durmak yok, yola devam.

Yazarın Diğer Yazıları