Kalbin ana atardamarı olan aortta meydana gelen genişlemeler, yani aort anevrizmaları, tıpta "sessiz katil" olarak adlandırıldı.
Genellikle belirti vermeden sinsice ilerleyen bu durum, damar duvarının zayıflaması ve yırtılma riskiyle hayatı tehdit ediyor.
Kalp ve Damar Cerrahisi alanında uzman isimler, erken teşhisin ve modern tedavi yöntemlerinin bu ölümcül hastalığa karşı en büyük silah olduğunu belirtti.
Son bilimsel araştırmalar ve uluslararası uzman görüşleri, aort anevrizmasının tanı ve tedavisinde yenilikçi yaklaşımların önemine işaret etti.

AORT ANEVRİZMASI NEDİR VE NEDEN TEHLİKELİDİR?
Aort anevrizması, kalpten çıkan ve vücuda oksijenli kan taşıyan aort damarının çapının normalin iki katına kadar genişlemesiyle ortaya çıktı. Bu genişleme, damar duvarında zayıflamaya yol açarak yırtılma (rüptür) veya damar katmanlarının ayrılması (disseksiyon) riskini artırdı.
Uzmanlar, "Aort anevrizması genellikle belirti vermez ve çoğu zaman tesadüfen tespit edilir. Ancak yırtıldığında, hastaların hayatta kalma şansı dramatik şekilde azalır" dedi.
Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir araştırmaya göre, her yıl yaklaşık 30.000 kişi aort anevrizması nedeniyle hayatını kaybediyor. Özellikle 65 yaş üstü erkeklerde daha sık görülen bu hastalık, sigara kullanımı, hipertansiyon, ateroskleroz ve genetik faktörlerle ilişkilendiridi.
Cleveland Clinic’ten kalp ve damar cerrahisi uzmanı Dr. Eric Roselli, "Sigara içenlerde ve yüksek tansiyon hastalarında anevrizma riski dört kat artıyor. Genetik yatkınlık da, özellikle Marfan sendromu gibi bağ dokusu hastalıklarında, önemli bir risk faktörü" şeklinde konuştu.
Diyabetin kalp krizi riskini DNA şifresinde gizlediği ortaya çıktı
ERKEN TEŞHİS HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR
Aort anevrizmasının en tehlikeli yönü, erken evrelerde genellikle semptom göstermemesi. Ancak büyüdüğünde göğüs veya sırt ağrısı, nefes darlığı, yutma güçlüğü ve hatta ses kısıklığı gibi belirtiler ortaya çıkabildi.
Kalp ve damar cerrahisi uzmanları, "Bu belirtiler görüldüğünde, hastaların vakit kaybetmeden bir uzmana başvurması gerekiyor. Erken teşhis, hayatta kalma şansını ciddi şekilde artırıyor" uyarısında bulundu.
Tanıda kullanılan modern görüntüleme teknikleri, hastalığın tespitinde kritik bir rol oynadı.
Ultrason, bilgisayarlı tomografi (BT) ve manyetik rezonans anjiyografisi (MRA) gibi yöntemler, anevrizmanın yerini, boyutunu ve büyüme hızını hassas bir şekilde belirledi.
Johns Hopkins Üniversitesi’nden Prof. Dr. James Black, "BT anjiyografisi, anevrizmanın üç boyutlu görüntülerini sağlayarak tedavi planlamasında altın standart haline geldi. Ayrıca, yapay zeka destekli görüntüleme sistemleri, erken teşhiste devrim yaratma potansiyeline sahip" dedi.
TEDAVİ YÖNTEMLERİ: CERRAHİ VE ENDOVASKÜLER ÇÖZÜMLER
Aort anevrizmasının tedavisi, anevrizmanın boyutuna, konumuna ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak şekillendi.
Küçük anevrizmalar genellikle düzenli takip ve yaşam tarzı değişiklikleriyle izlenirken, büyük veya yırtılma riski taşıyan anevrizmalar için cerrahi müdahale gerekiyor.
Uzmanlar, "Açık cerrahi onarım ve endovasküler stent-greft (EVAR) yöntemleri, günümüzde en sık kullanılan tedavi seçenekleri. EVAR, minimal invaziv bir yöntem olarak hastaların iyileşme sürecini hızlandırıyor" dedi.
EVAR yöntemi, kasık bölgesinden kateter yoluyla aort içine stent-greft yerleştirilmesini içeriyor. Bu yöntem, açık cerrahiye göre daha az invaziv olması ve daha kısa iyileşme süresi sunmasıyla öne çıkıyor. Ancak her hasta için uygun olmayabiliyor.
İngiltere’deki Imperial College London’dan Prof. Dr. Christoph Nienaber, "EVAR, özellikle yaşlı hastalarda ve yüksek riskli vakalarda tercih ediliyor, ancak uzun vadeli takip kritik önem taşıyor" dedi.
Açık cerrahi onarım ise anevrizmanın doğrudan çıkarılıp yapay bir greftle değiştirilmesini içeriyor. Bu yöntem, özellikle torasik aort anevrizmalarında veya EVAR’ın uygun olmadığı durumlarda tercih ediliyor. Ancak ameliyat sonrası iyileşme süreci daha uzun olabiliyor.

RİSK FAKTÖRLERİNİ KONTROL ALTINA ALMAK
Uzmanlar, aort anevrizmasından korunmak için risk faktörlerinin kontrol altına alınmasının önemine vurgu yaptı.
Sigarayı bırakmak, hipertansiyonu kontrol etmek, sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz, anevrizma riskini azaltmada etkili yöntemler.
Uzmanlar, "Sigara, damar duvarını zayıflatarak anevrizma oluşumunu hızlandırıyor. Düzenli sağlık kontrolleri ve tansiyon yönetimi, bu hastalığın önlenmesinde hayati önem taşıyor" dedi.
Son yıllarda yapılan araştırmalar, yapay zeka ve makine öğrenmesi teknolojilerinin erken teşhiste önemli bir rol oynayabileceğini gösterdi.
Avrupa Kardiyoloji Derneği’nin raporuna göre, yapay zeka destekli görüntüleme sistemleri, anevrizmaların erken tespitinde %95’in üzerinde doğruluk oranı sağladı. Bu teknolojiler, özellikle risk grubundaki bireylerin taranmasında devrim oluşturdu.
ERKEN TEŞHİS HAYAT KURTARIR
Aort anevrizması, sessizce ilerleyen ancak erken teşhis ve doğru tedaviyle kontrol altına alınabilen bir hastalık.
Uzmanlar, özellikle 65 yaş üstü erkekler, sigara içenler ve aile öyküsü olan bireylerin düzenli tarama testlerinden geçmesini önerdi.
Kalp ve damar sağlığı konusunda uzmanlar, bireylerin bilinçli olmasının ve rutin kontrolleri ihmal etmemesinin önemini vurguladı.
Aort anevrizması, doğru adımlarla önlenebilir ve tedavi edilebilir bir tehlike. Erken teşhis, bu sessiz katilin yol açabileceği trajedilerin önüne geçebilir.