Rahim ağzı kanserinde erken teşhisin önemi, uluslararası tıp dünyasında yankı uyandıran bilimsel verilerle bir kez daha kanıtlandı.
Hastalığın öncü lezyonlar aşamasında yakalanmasının, tedavi başarısını çarpıcı biçimde artırdığı gözlemlendi. Bu gelişme, servikal kanserin "önlenebilir ve yüksek oranda tedavi edilebilir" bir hastalık olduğu yönündeki uzman görüşlerini pekiştirdi.
TARAMA TESTLERİ HAYAT KURTARIYOR
Servikal kanser vakalarının yaklaşık %99.9'unun temel nedeni olan İnsan Papilloma Virüsü (HPV) enfeksiyonunun saptanması, erken tanı sürecinin temelini oluşturdu.
Uzmanlar, özellikle iki kritik tarama yönteminin altını çizdi: Pap Smear (Servikal Sürüntü Testi) ve HPV DNA Testi.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), serviks kanserinin tamamen aydınlatılmış bir kanser türü olması sebebiyle tüm ülkelerde ulusal tarama programları uygulanmasını tavsiye etti.
Yapılan bilimsel araştırmalar, tek bir negatif Pap Smear testinin bile kanser riskini %45 oranında azalttığını gösterdi. Eğer bir kadında yaşam boyu dokuz kez negatif Pap Smear sonucu alındıysa, bu oranın %99'a kadar yükseldiği tespit edildi.
ULUSLARARASI UZMANLAR VE BİLİMSEL VERİLER
ABD'deki Ulusal Kanser Enstitüsü’nden (NCI) Jinekolojik Onkoloji uzmanı Dr. Elizabeth Jane (isim örnektir), tarama programlarının başarısına dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
“Servikal kanser, sinsi ilerleyen bir hastalıktır; ancak kanser öncesi lezyonların (CIN 1, CIN 2, CIN 3) kansere dönüşmesi 10 ila 15 yıl sürebilir. Bu uzun pencere, bize Pap Smear ve HPV testleri ile müdahale etme ve hastalığı ilerlemeden durdurma fırsatı vermektedir. Erken evrelerde yakalanan vakalarda 5 yıllık sağ kalım oranlarının %90'ın üzerine çıkması, rutin taramanın ne kadar hayati olduğunu açıkça göstermektedir.”
Önde gelen onkoloji dergilerinde yayımlanan bilimsel çalışmalar da, erken evrede tanı konulan serviks kanserli kadınların, tanıdan sonraki 5 yıllık sağ kalımlarının %92 gibi yüksek düzeylerde olduğunu bildirdi. Bu oran, hastalığın yayılmadan durdurulabilme kapasitesinin en somut göstergesi oldu.
HPV AŞISININ ETKİSİ KANITLANDI
Erken teşhisin yanı sıra, servikal kanserden korunmanın birincil yöntemi olan HPV aşısının kanseri önlemedeki etkisi de küresel çapta kanıtlandı.
Aşı, kansere en sık neden olan HPV tiplerine karşı koruma sağlayarak, hastalığın görülme oranlarını köklü bir şekilde düşürdü.
Birleşik Krallık’taki (UK) Halk Sağlığı Servisi (NHS) Kanser Önleme Programları Direktörü Dr. Jonathan Reed (isim örnektir), aşının uzun vadeli etkisine vurgu yaptı:
“Özellikle 9-26 yaş aralığında uygulanan HPV aşıları, genç popülasyonda kanser öncüsü lezyonların oluşumunu ciddi oranda azalttı. Aşı programları, gelecekte servikal kanser vakalarını neredeyse tamamen ortadan kaldırma potansiyeline sahiptir.”
Ancak uzmanlar, HPV aşısı olmuş kadınlar için bile tarama testlerinin önemini koruduğunu, aşının tüm HPV tiplerine karşı koruma sağlamadığını ve diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korumadığını vurguladı. Bu nedenle, düzenli Smear ve HPV testlerinin, aşı durumuna bakılmaksızın jinekolojik sağlık takibinde temel bir adım olmayı sürdürdüğü bildirildi.