Selcan Taşçı Sinan Ateş cinayetinin peşini bırakmıyor

Selcan Taşçı Sinan Ateş cinayetinin peşini bırakmıyor
Yeniçağ yazarı Selcan Taşçı, Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Sinan Ateş cinayeti ile ilgili dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.

Ankara''da öldürülen eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş cinayetinin sır perdesi henüz aralanamadı.

Yeniçağ yazarı Selcan Taşçı, köşesinde Sinan Ateş cinayeti ile ilgili dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.

Taşçı yazısında, “Artık CİHAN Haber Ajansı muhabirlerini, seçimde MHP adına müşahit mi yazmıştı? Yoksa Bugün gazetesi önünde polis mi yumruklamıştı? Yahut ofisinde Fethullah Gülen külliyatı sergileyerek dokunulmazlık kazanmaya mı çalışmıştı? (Çünkü zinhar pirim verilmez MHP''de bu işlere!..) O kadarını bilemem” şeklinde belirtti.

"ÜÇ HİLALİ YARGITLATMAYACAĞIZ"

Devamında Taşçı, “Ama, hakkında "FETÖ"yle ilgi, alaka, bağlantı, ilişki iddiası var. Velev ki "eyvallah"… Bu Ateş''i, "katli vacip" mi kılar? Neden? "Devletin bekası" uğruna mı? Öyleyse cezaevlerinde neden binlerce "FETÖ" hükümlüsü var? Neden bir stadyuma doldurulup kurşuna dizilmek yerine yıllarca yargılandılar? Neden sabun yapılmadılar, gaz odalarına atılmadılar, faili meçhullerle buharlaştırılmadılar da hâlâ yargılanıyorlar? Kırk binden fazla insanın kanı elinde olan caniyi İmralı''da neden "besliyoruz" mesela? Devlet, kendi varlığa kast edeni infaz etmezken, devlet adına cellatlığa soyunmak size mi kaldı? ("Siz" derken, özel olarak bir kişi yahut kurumu değil, bu suikastı "FETÖ" fısıltıları yayarak meşrulaştırmaya çalışan aklıevveller güruhunu kast ediyorum; bakın sosyal medyada bolca var…)” diye yazdı.

“Şimdi "FETÖ" denilen yapıya "ne istedilerse vermiş" olan bir zihniyetle ortak olup da, nereden baksanız alçakça olan bir suikastı "FETÖ" şüphesiyle normalleştirmeye kalkışmanın, hangi "vicdan"da karşılık bulacağını sanıyorsunuz? “ diyen Taşçı “Bulmaz. Tıpkı, babasız bırakılmış iki küçük kız çocuğunun feryadına kayıtsız kalamamayı "duygu sömürüsü" diye kestirip atmanın bulmayacağı gibi!” dedi.

“Sinan Ateş suikastından sonra MHP''ye yönelen eleştirilere karşı "Üç hilali yargılatmayacağız" dendi.” Diyen Taşçı şöyle yazdı:

Aynı "Üç Hilal", aynı AK Parti''nin mitinglerinde, üstelik MHP''nin de teşvik ve memnuniyetiyle dalgalanıyor şimdi!

"Üç Hilali yargılatmayacağız" sözünden, kendilerine "Ne yaparlarsa yapsınlar yanlarına kâr kalacağı" payesi çıkaranlar varsa, çıkarmasınlar!

Aklı başında hiçbir Türk milliyetçisi "Üç hilali" yargılatmaz ama, "Üç hilal"in arkasına saklanıp da "Çeteleri tetik, siyasi hırslarını tüfek yapıp habire kurşun sıkan" ne kadar "hayasız" varsa, bir anda buluverirler kendilerini hakim karşısında!

SELCAN TAŞÇI''NIN YAZISININ TÜMÜ:

Vallahi gözlerimiz yollarda kalmıştı.

Sen olmasan olmazdı.

Şeref vermedin, hoş da gelmedin ama madem kapıya dayandın, buyur bakalım "Bilmediğiniz şeyler var"  akıl oyunculuğu!

Hele bir de:

Neler var?

Sinan Ateş''in aşağılık bir pusuyla katlini mazur, makul gösterecek hangi bilmediklerimizmiş onlar?

Bodoslama, satır aralarında sopa gibi gösterilen en ileri imadan dalayım:

Artık CİHAN Haber Ajansı muhabirlerini, seçimde MHP adına müşahit mi yazmıştı? Yoksa Bugün gazetesi önünde polis mi yumruklamıştı? Yahut ofisinde Fethullah Gülen külliyatı sergileyerek dokunulmazlık kazanmaya mı çalışmıştı? (Çünkü zinhar pirim verilmez MHP''de bu işlere!..) O kadarını bilemem.

Ama, hakkında "FETÖ"yle ilgi, alaka, bağlantı, ilişki iddiası var.

Velev ki "eyvallah"…

Bu Ateş''i, "katli vacip" mi kılar?

Neden?

"Devletin bekası" uğruna mı?

Öyleyse cezaevlerinde neden binlerce "FETÖ" hükümlüsü var?

Neden bir stadyuma doldurulup kurşuna dizilmek yerine yıllarca yargılandılar?

Neden sabun yapılmadılar, gaz odalarına atılmadılar, faili meçhullerle buharlaştırılmadılar da hâlâ yargılanıyorlar?

Kırk binden fazla insanın kanı elinde olan caniyi İmralı''da neden "besliyoruz" mesela?

Devlet, kendi varlığa kast edeni infaz etmezken, devlet adına cellatlığa soyunmak size mi kaldı?

("Siz" derken, özel olarak bir kişi yahut kurumu değil, bu suikastı "FETÖ" fısıltıları yayarak meşrulaştırmaya çalışan aklıevveller güruhunu kast ediyorum; bakın sosyal medyada bolca var…)

Öyle ya mevzu "beka" ise, Sinan Ateş, bütün o tepemizde savaş uçakları uçuran, üzerimize bomba yağdıran, öncesinde milli orduyu dağıtan, devlet içinde paralel bir devlet kuran, evlatlarımızı şehit eden cümle militandan daha mı azılıydı?

Vay anasını!

Peki ne zamandan beri?

Sinan bir günde mi "FETÖ''cü" oldu?

Yediğinizin içtiğinizin ayrı gitmediği, burun buruna olduğunuz 12 yıl boyunca, biz sıradan fanilerin bilmediklerini bilen külyutmazlığınız neredeydi?

Hiç mi anlamadınız?

Hiç mi şüphelenmediniz?

Öyle ya en ufak şüphe duyuyor olsanız, herhalde bir de üzerine Ülkü Ocakları Genel Başkanı yapıp yüzbinlerce genci emanet etmezdiniz!

Hadi 12, bir de genel başkanlık 13 yıl boyunca aldatıldınız, kandırıldınız, Rabbim ve milletim affetsin; bu şüpheye kapıldıktan sonra neden gereğini yapmadınız?

Varlığını "devletin bekası"na adayan hangi akıl, fikir, mantık "FETÖ''cülüğüne" şehadet ettiği birini görevden almakla yetinir?

Bu kanaate varabilmek için elde bilgi-belge olması gerekir; neden devletin ilgili kurumlarıyla, ortağı olduğunuz iktidarla, yargıyla paylaşmadınız elinizde var olması gereken bu bilgi ve belgeleri? Paylaştıysanız onlar neden gereğini yapmadı?

Öyle ya, merhum nihayetinde Türkiye''nin en köklü üniversitelerinden birinde Türk gençleriyle haşır neşir haldeydi; madem ki "FETÖ''cü" idi; neden göz yumdunuz evlatlarımızı "zehirlemesine"?

"Bir bildiğiniz" olduğu için mi?

"Bilmediğimiz şeyler" olduğu için mi?

Bu arada, işleyiş, İBB''ye yöneltilen terör suçlamasına ne kadar benziyor değil mi?

Hiçbir sorumluluğunu yerine getirme sonra şikayet ve itham et!

Hiçkimse "her şeyi" bilemez, bizim bilmediğimiz bir çok şey olabilir elbet. Ama çok iyi bildiğimiz bir şey var:

Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir.

Türkiye Cumhuriyeti yasalarındaki en ağır suçların karşılığı olarak bile "idam" cezasının bulunmadığı bir hukuk devletidir.

Ne ironik ki, "idam" cezasını MHP''nin muhalefetine rağmen MHP''nin de ortağı olduğu koalisyon hükümeti döneminde kaldırmış bir hukuk devletidir.

Dolayısıyla bu ülke sınırları içinde hiçkimsenin "katli vacip" olamaz!

Üstelik de "kuşku" ve "sanrı" üzerine…

Kaldı ki…

Şimdi "FETÖ" denilen yapıya "ne istedilerse vermiş" olan bir zihniyetle ortak olup da, nereden baksanız alçakça olan bir suikastı "FETÖ" şüphesiyle normalleştirmeye kalkışmanın, hangi "vicdan"da karşılık bulacağını sanıyorsunuz?

Bulmaz.

Tıpkı, babasız bırakılmış iki küçük kız çocuğunun feryadına kayıtsız kalamamayı "duygu sömürüsü" diye kestirip atmanın bulmayacağı gibi!

"ÜÇ HİLAL"

Sinan Ateş suikastından sonra MHP''ye yönelen eleştirilere karşı "Üç hilali yargılatmayacağız" dendi.

AK Parti, 2013 yılında, "Milli İradeye Saygı" mitinglerinde "Üç Hilal"li bayraklar kullandığı vakit de, "Şerefle taşıdığımız sembollerimizi ve üç hilalli sancağımızı, siyasi hırsızlardan, siyaset yağmacılarından, kiralık ve satılık simaların emellerinden her daim koruyup kollayacağımızdan aziz dava arkadaşlarım ve büyük milletim emin olmalıdır" denmişti.

Aynı "Üç Hilal", aynı AK Parti''nin mitinglerinde, üstelik MHP''nin de teşvik ve memnuniyetiyle dalgalanıyor şimdi!

"Üç Hilali yargılatmayacağız" sözünden, kendilerine "Ne yaparlarsa yapsınlar yanlarına kâr kalacağı" payesi çıkaranlar varsa, çıkarmasınlar!

Tarihin tekerrür imbiğinden süzülmüş tecrübeler var;

Gün gelir, devran döner.

Takıldıkları hızla sökülür o "kalkan" gibi rozetler!

Sağa sola "Arkamda" mesajı vermek üzere çektirilen fotoğraflar, çöp olur gider!

Aklı başında hiçbir Türk milliyetçisi "Üç hilali" yargılatmaz ama, "Üç hilal"in arkasına saklanıp da "Çeteleri tetik, siyasi hırslarını tüfek yapıp habire kurşun sıkan" ne kadar "hayasız" varsa, bir anda buluverirler kendilerini hakim karşısında!

İlgili Haberler