Prof. Dr. İbrahim Tellioğlu / Analiz
Zor dönemleri elbirliğiyle atlatan milletler sarsılmaz hale gelen bağları sayesinde bölgesel hatta küresel güç olma iddiasına sahip olabilir. Önemli olan zor günleri atlatabilmektir. Bu eşik olma ile ölme arasındaki eşiktir. Var olma savaşıdır.
Yaşadığımız günler Türkiye'nin sırat köprüsünden geçtiği zamanlardır. Varlık-yokluk mücadelesi yaptığımız bu günlerde çok büyük siyasi, ekonomik ve güvenlik tehditleri ile karşı karşıyayız. Öylesine büyük istikrar problemimiz var ki yarın sabah nasıl bir güne uyanacağımızı bilen yok. Eskilerin dediği "Allah bu günümüzden geri koymasın." zamanlarını yaşıyoruz.
İnsanlık küresel bir bunalım yaşıyor. Uluslararası krizlerde bünyesi sağlam olan toplumlar krizleri en az hasarla atlatır. Türkiye de küresel ve bölgesel krizlerden iç bünyesinin kudreti sayesinde kurtulabilir. İç bünyenin güçlendirilmesi için en büyük sorumluluk hükümete düşmektedir. Devleti idare edenler toplumun bütün kesimlerinin sesine kulak vermeli her türlü ayrımcılığa karşı durmalıdır. Birlik ruhunun somuta dönüşmesi de ısrarla vurguladığımız üzere devlet kadrolarının liyakate dayalı olarak hiç bir şaibeye yer vermeyecek şekilde dağıtılması ile olur.
Güvenlik soruşturmasını geçen her aday KPSS puanına göre devlet memuru olmalıdır. Mülakatlarda yapılan uygulamalar toplumda büyük huzursuzluğa sebep olmaktadır. KPSS puanına göre atama yapılması ayrımcılığa karşı duruşun somut adımıdır ve aksi uygulamalar toplumsal kırılmalara sebep olur. Gün tarafgirlik ya da partizanlık yapma zamanı değildir. "Benden olan senden olan" ayrımı ülkeyi uçuruma sürüklüyor, görmüyor musunuz? İnsanların “birlik olma” taleplerine kulak asmayan kaybeder.
Darbe girişiminin nasıl önlendiği hatırdan çıkarılmamalıdır. Sırat köprüsü ancak el ele verilerek geçilir. Doların ateşi, AP'nin kararı vb. bu millet için teferruattır. Önemli olan iç barışımızdır. Bu ülkenin birliğinden, dirliğinden önce bir derdimiz yoktur, olmamalıdır. Ya birlikte var olacağız ya da...
Zor günler aşılırken moral, motivasyon çok önemlidir. Bizim gibi terörle yıllardır mücadele eden üstelik Suriye ve Irak gibi dünyanın en karışık iki ülkesinde aktif askeri gücü olan bir ülkenin moral değerlerinin çok daha yüksek olması gerekir. Bu mücadeleyi zaafa uğratacak her türlü fiilden uzak durulması önemlidir.
Özellikle devlet görevlisi olanların kullandığı dile çok dikkat etmesi gerekir. Hayatı pahasına fedakârlık yaparak vatan bekçiliği yapanlar her türlü tartışmadan uzak tutulmalıdır. Onların yaptıkları fedakârlıklar sayesinde hala bayrağımız bir yerlerde dalgalanıyorsa geride kalanlar da bunun kıymetini bilmelidir.
En çok fedakârlık yapanlar en baş köşeye oturtulmalıdır. Nimetler külfete göre pay edilmeli, adalet gözetilmelidir. Aksi, felakettir.
