Sonbahar mevsimine girilmesiyle birlikte, baş ağrısı ve migren ataklarının sıklığında ciddi bir artış gözlendi.

Bilimsel araştırmalar ve yabancı uzman görüşleri, bu artışın ardındaki dört temel nedeni ortaya koydu.

Amerika Nöroloji Akademisi ve Uluslararası Baş Ağrısı Derneği (IHS) verileri, mevsimsel faktörlerin nörolojik hassasiyeti yüksek bireylerde ağrı eşiğini düşürdüğünü ifade etti.

1. Barometrik Basınç ve Sıcaklık Değişimleri

Sonbaharda hava koşullarının hızla değişmesi, baş ağrısının en önemli tetikleyicisi olarak belirlendi.

UCLA Goldberg Migren Programı Direktörü, Nöroloji Profesörü Dr. Andrew Charles, hava basıncı dalgalanmalarının beyindeki damarlar ve sinirler üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olduğunu kaydetti.

Dr. Charles, "Özellikle fırtınalı veya rüzgârlı havalarda yaşanan barometrik basınçtaki ani düşüşler, migren ataklarını provoke eden temel çevresel faktörler arasında yer aldı. Bu değişimler, beyin zarı çevresindeki hassas sinir uçlarını harekete geçirdi" şeklinde ifade etti. Bu nedenle, uzmanlar hava durumunu takip etmeyi ve ani soğuklara karşı baş bölgesini korumayı önerdi.

2. Artan Stres Yükü ve Kortizol Etkisi

Okulların açılması ve iş temposunun yoğunlaşmasıyla birlikte artan stres düzeyi, baş ağrısı şikayetlerini tetikleyen ikinci büyük faktör oldu.

King’s College London Nöroloji Profesörü Dr. Peter Goadsby, yükselen kortizol hormonunun beyindeki nörotransmitter dengesini etkileyerek gerilim tipi baş ağrılarının ve migrenin şiddetlenmesine yol açtığını belirtti.

Dr. Goadsby, "Klinik gözlemlerimiz, sonbaharda stres kaynaklı ağrıların arttığını gösterdi. Düzenli fiziksel aktivite ve kanıtlanmış stres yönetimi tekniklerinin, bu döngüyü kırmada kritik bir rol oynadığını tespit ettik" ifadelerini kullandı.

3. Gün Işığının Azalması ve Biyolojik Ritmin Bozulması

Günlerin kısalması ve güneş ışığına maruz kalma süresinin azalması, vücudun doğal biyolojik saatini (sirkadiyen ritim) olumsuz etkiledi.

Araştırmalar, gün ışığı eksikliğinin melatonin ve serotonin hormonlarının dengesini bozarak ağrı eşiğini düşürebildiğini ortaya koydu. Bu durum, özellikle uyku düzeni hassas olan migren hastalarında atak riskini artırdı. Ayrıca, güneş ışığına daha az maruz kalmak, D vitamini düzeylerinde düşüşe neden oldu ve bazı çalışmalar D vitamini eksikliği ile baş ağrısı sıklığı arasında bir ilişki olduğunu gösterdi.

4. Mevsimsel Alerjiler ve Sinüzit

Sonbaharda artan polen, küf ve toz akarları gibi alerjenler, alerjik rinite ve sinüzite bağlı baş ağrılarının sıklaşmasına neden oldu.

Amerikan Migren Vakfı (American Migraine Foundation), alerjisi olan bireylerin migrenden de muzdarip olma olasılığının daha yüksek olduğunu bildirdi.

Alerjik rinite bağlı oluşan sinüs enfeksiyonları, özellikle alın ve göz çevresindeki dolgunluk ve ağrı hissini şiddetlendirdi.

Uzmanlar, alerji semptomlarının kontrol altında tutulmasının, mevsimsel baş ağrısı ataklarının önlenmesinde etkili bir strateji olduğunu ifade etti.

ŞİFA ÖNERİLERİ: UZMANLAR NE YAPILMASI GEREKTİĞİNİ AÇIKLADI

Baş ağrısı uzmanları, bu mevsimsel tetikleyicilere karşı korunmak için dört temel adıma dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı:

Hidrasyon ve Düzenli Beslenme: Öğün atlamamak ve yeterli su tüketimine özen göstermek, düşük kan şekeri ve dehidrasyondan kaynaklanan ağrıları engelledi.

Sabit Uyku Düzeni: Günlerin kısalmasına rağmen, tutarlı bir uyku-uyanıklık döngüsü sürdürülerek sirkadiyen ritmin korunması önerildi.

Hava Durumunu İzleme: Barometrik basınç değişimlerinin yoğun olduğu günlerde kapalı ve sabit ısıdaki ortamlarda kalınması, şapka veya bere kullanılarak başın korunması tavsiye edildi.

Alerjen Yönetimi: Özellikle alerjik bünyeye sahip kişilerin, polen yoğunluğunu takip etmesi ve uzman hekim kontrolünde alerji ilaçlarını düzenli olarak kullanması gerektiği belirtildi.