Afganlar Türkiye'de vatandaşlık için nasıl oyun çeviriyor

Afganlar Türkiye'de vatandaşlık için nasıl oyun çeviriyor
Sözcü Gazetesi yazarı Saygı Öztürk son günlerde akın akın Türkiye'ye gelen Afganların vatandaşlık almak için neler yaptığını yazdı. Öztürk, "Bu geliş normal bir geliş değil" ifadelerini kullandı.

Türkiye’yi hedef alan Afgan akının normal olmadığını vurgulayan Saygı Öztürk, Türkiye’de vatandaşlık almak için başvurulan yöntemleri sıraladı ve savaştan kaçtığı söylenen bu genç erkeklerin oluşturabileceği tehdite dikkat çekti.

“Günde bin 500-2 bin kişinin girdiği günler oluyor. Ama kimse yakalanmıyor. Türkiye, kapılarını Afganistanlı gençlere sonuna kadar açmış. Peki, savaştan kaçıyorlarsa kızlar, kadınlar, çocuklar, yaşlılar nerede? Onları bırakıp gelmeleri de normal bir şey değil. O yüzden, bu geliş normal bir geliş değil. Ayrıca gelen bu kişilerin kim olduklarını, hangi örgütlerle iç içe olduklarını bile bilmiyoruz” diyen Öztürk, birçok Afganın vatandaşlık alabilmek için sahte kimlikle kendilerini Türkiye’de yaşıyormuş gibi gösterip gerçek pasaportlarıyla yurt dışına çıktıklarını yazdı.

Öztürk, paralı Afganların en çok bir ayağı Suudi Arabistan’da bulunan bir şebeke aracılığıyla vatandaşlık aldıklarını ve turist olarak geldikleri Türkiye’den “Türk vatandaşı” olarak döndüklerini anlattı.

Saygı Öztürk’ün Sözcü’deki yazısının tamamı:

Türk vatandaşlığı doğumla, evlilik dışı çocuğun babası tarafından kabul edilmesiyle, yabancı birisinin Türk vatandaşıyla üç yıl evli kalmasıyla, yabancı birisiyle evlenenin çocuklarının da 18 yaşını doldurduktan sonra iki vatandaşlıktan birisini seçmesiyle kazanılıyor.

Bir de “Fevkalade Telsik” denilen, ülkeye ekonomik, sosyal, kültürel, teknik yönden yararlar sağlayacağı, tanıtımında etkili olacağı isimlere Bakanlar Kurulu kararıyla vatandaşlık hakkı veriliyor. Yasaya göre Türk vatandaşlığını kazanılabilmesi için kişinin en az beş yıl Türkiye''de ikamet etmesi zorunlu.

PAZARLIK HACDA BAŞLIYOR

Türk vatandaşı olabilmek için en büyük çabayı Afganistanlılar gösteriyor. Genelde hac döneminde Suudi Arabistan''a giden Afganlılar, Türk vatandaşlığı garantisi alınca ülkelerine dönmüyor. Çoğu tek kelime Türkçe bilmeyen Afganlılara Türkiye''den vatandaşlık çıktığında konsolosluğun “sana vatandaşlık vermeyeceğim” deme gibi bir şansı da olmuyor.

Durumu iyi olanlar bunun için 80-100 bin doları gözden çıkarıyor. Geçen yılın ilk 6 ayında 2 bin 250 aileye vatandaşlık satışı yapıldı. Aileler 8 ile 20 kişi arasında değişiyor. Ortalama 10 kişilik aile olsalar bile kısa dönemde vatandaşlık verilenlerin sayısı 23 bine yaklaşıyor.

YÖNTEM ŞÖYLE

S. Arabistan''da ikamet eden, Türkiye''de bir yatırımı bulunmayan, Türkiye''ye hiç gitmemiş şahıslar, vatandaşlık satış şebekesinin Arabistan''daki sorumlusuna önden 20-30 bin dolar veriyor, müracaatı alınıyor. Vatandaşlığı çıktığında da vukuatlı nüfus kaydı faks çekiliyor, müracaatı yapan şahıs paranın tamamını yatırıp, Cidde Başkonsolosluğu''na müracaatını yapıp kimliğe kavuşuyor veya seyahat vizesi alıp Türkiye''ye turist olarak gidiyor. Afganistan vatandaşı olarak gittiği Türkiye''den, Türk vatandaşı olarak dönüyor.

Vatandaşlık satışında o ülkenin adını taşıyan bazı dernekler de etkili oluyor. Sistem şöyle işliyor:

Türk vatandaşlığını almak isteyen kişiler, önce o derneğe kişi başına 500-600 dolar karşılığında vatandaşlık kaydı yaptırıyor. Dernekler, parayı aldıkları kişileri mülteci gibi gösteriyor ve bunlara ikamet veriliyor. İşin ilginç yanı, bu kişiler Türkiye''ye geldiklerinde ve vatandaşlık almak için parayı yatırdıktan sonra örneğin Afganlılar, Afganistan konsolosluğuna gidip pasaportunu kaybettiğini belirtip yeni pasaport alırken, isimler kişinin beyanına göre alınıyor ve pasaport da bu isme düzenleniyor.

HAYALİ KİŞİLER

Mesela, Türkiye''ye Abdulgaffar ismiyle giriş yapan kişi, yeni pasaportta adını Abdurrahim olarak yazdırıyor. Böylece, kişinin yurt dışına Abdulgaffar olarak çıkmasında bir sıkıntı olmuyor. Abdurrahim ismine düzenlenmiş ikamet belgesine bakıldığında bu kişi yıllardır Türkiye''deymiş gibi görünüyor. Verilen adrese polis, adres tespiti için gideceği zaman, dernekten “2 gün sonra polis gelecek, gel” deniliyor. O kişi de gidip sanki o adreste mülteciymiş, ikamet belgeli, senelerdir ülkeyi terk etmemiş gibi polise görünüyor. Maddi durumu normal olanlar da işte böyle vatandaşlık elde ediyor.

Üçüncü satışta ise kendini Türkiye''de bir fabrikanın S. Arabistan satış temsilcisi olarak gösterenler var. Yani resmi çalışma belgesinin üzerinden 1-2 yıl geçtiğinde vatandaşlık müracaatını yapıyorlar. Bu da az parayla hallediliyor.

Yukarıdaki yazıyı 9 Temmuz 2016 tarihinde bu köşenin okurlarına duyurmuştum. Hiçbir yetkili de çıkıp, “Hayır böyle bir şey yok” demedi. Çünkü, sistemin bu şekilde işlediğini onlar da biliyor. Bana da bu bilgileri gelişmelerden rahatsız olan kamu görevlileri anlatmış, belgeler göndermişti. Günümüzde gelişmeler daha farklı noktaya geldi.

ÇOCUKLAR, KADINLAR NEREDE?

İran''a sığınmış 4 milyonu aşkın Afganistan vatandaşının, Türkiye''ye geçişlerini İran teşvik ediyor. Bunun için “Açık kapı politikası” uyguluyor. Gitmek isteyene “Güle güle” diyor. Sınırdan giriyor, araçlarla ülkenin değişik kesimlerine götürülüyor.

Ama bu gelişler hiç de hayra alamet değil. Çünkü savaştan kaçanları geçmişte görmüştüm, onlara taşıyabildiğim kadar ekmek götürmüştüm. Onların nasıl kapışıldığını, ekmek alabilmek için nasıl mücadele ettiklerini içim yanarak izlemiştim. Irak''tan gelen kadın, çocuk, yaşlı Türkiye''ye sığınmıştı. Suriye''den de aileleriyle birlikte gelmişlerdi. Ama Afganistan''dan gelenler hep genç ve yanlarında kadın, çocuk, yaşlı kimse yok.

Emekli Tuğgeneral Naim Babüroğlu, 2004-2006 yıllarında bugün de girişlerin yapıldığı İran sınırından sorumlu komutandı. O dönemde de ülkemize girmeye çalışıyorlardı. Haftada 20-30 kişi girmeye çalışıyordu. Bugün ise günde bin 500-2 bin kişinin girdiği günler oluyor. Ama kimse yakalanmıyor. Türkiye, kapılarını Afganistanlı gençlerde sonuna kadar açmış. Peki, savaştan kaçıyorlarsa kızlar, kadınlar, çocuklar, yaşlılar nerede? Onları bırakıp gelmeleri de normal bir şey değil.

O yüzden, bu geliş normal bir geliş değil. Ayrıca gelen bu kişilerin kim olduklarını, hangi örgütlerle iç içe olduklarını bile bilmiyoruz.

İlgili Haberler