Portekizli sanatçı Bordalo II'nin plastik atıklardan oluşan devasa heykelleri veya İngiliz sanatçı Banksy'nin hava kirliliğini simgeleyen duvar resimleri, çevre bilincini artırarak davranış değişikliklerini tetikledi.

Uluslararası Journal of Science Communication'da yayımlanan bir çalışma, sokak sanatının bilimsel çevre mesajlarını geleneksel yöntemlerden daha etkili bir şekilde ilettiğini ortaya koydu.

Araştırmacı Blake Thompson ve ekibi, Avustralyalı sanatçı BOHIE'nin Canberra'daki çevre temalı mural'larını inceledi. BOHIE'nin "Inspire Growth" adlı eseri, ACT Hükümeti'nin NoWASTE sürdürülebilirlik girişimiyle iş birliği içinde üretildi ve yerel halkın çevreye yönelik tutumlarında belirgin bir fark oluşturdu.

Thompson, "Sokak sanatı, duygusal tepkileri tetikleyerek pro-çevreci ajansı teşvik ediyor ve sürdürülebilirlik ilişkilerimizi geliştiriyor" dedi. Bu çalışma, sanatın soyut bilimsel kavramları somutlaştırarak kamu katılımını %30'a varan oranlarda artırdığını gösterdi.

Benzer şekilde, Litvanyalı kökenli sanatçı Ernest Zacharevic, Endonezya'daki palmiye yağı endüstrisinin oluşturduğu ormansızlaşmaya karşı "Splash and Burn" kampanyasını başlattı.

Sumatra Orangutan Derneği ve Endonezya Orangutan Bilgi Merkezi ile iş birliği yapan Zacharevic, 2017'de uluslararası sanatçıları bir araya getirerek orman köylerinde çarpıcı eserler oluşturdu. Bu eserler, sosyal medya üzerinden milyonlarca kez paylaşıldı ve palmiye yağı tüketimine yönelik farkındalığı artırdı.

Nottingham Trent Üniversitesi'nden Dr. George Kuk, Zacharevic'in çalışmalarını analiz ettiği bir makalede, "Sokak sanatı, dijital bağlantılarla birleşince, yerel çevre sorunlarını küresel bir harekete dönüştürüyor" diye belirtti. Kuk'un araştırması, bu tür sanat müdahalelerinin izleyici davranışlarında kalıcı değişiklikler yarattığını, örneğin geri dönüşüm oranlarını %15 yükselttiğini kanıtladı.

İspanyol sanatçı Escif ise, ekonomik eşitsizlik ve çevreciliği birleştiren mural'larıyla dikkat çekti.

Bir eserinde, bir balta sapına saplanmış ağaç kütüğünden filizlenen yeşil bir sürgün betimleyerek, insan müdahalesinin yıkıcı etkilerine rağmen umudu simgeledi. Bu çalışma, The Conversation'da ele alınan bir araştırmada, sokak sanatının iklim aktivizmini güçlendirdiğini vurguladı.

Sanat tarihçisi ve sosyolog Peter Bengtsen, "Street Art and the Environment" adlı kitabında, Banksy, Blu ve Pejac gibi sanatçıların eserlerini inceleyerek, sokak sanatının yetkisiz konumlandırmasıyla tutumları ve davranışları değiştirmede üstün olduğunu savundu. Bengtsen'e göre, bu sanat formu, çevresel etkiyi vurgulayarak bireyleri daha bilinçli tüketime yönlendirdi.

ABD'li sanatçı Sean Yoro (Hula), Hawaii kökenli olarak yükselen deniz seviyelerine odaklanan mural'larıyla tanındı. Kadın yüzlerini su altında betimleyen eserleri, Forbes'un "30 Under 30" listesine girmesini sağladı. Yoro, "Sanat, iklim değişikliğinin somut etkilerini görselleştirerek acil eylem çağrısı yapıyor" dedi.

Stanford Doerr Sürdürülebilirlik Okulu'ndan Dr. Sibyl Diver, sokak sanatının çevre adaleti çalışmalarında kritik rol oynadığını belirtti:

"Sanat, bilimsel verileri aşarak, marjinalize toplulukların sesini güçlendiriyor ve kolektif sorumluluğu teşvik ediyor."

Greenpoint Innovations'ın New York'taki mural projesi, İtalyan sanatçı Federico Massa (Iena Cruz) ile iklim adaletini vurgulayarak, yerel topluluklarda sürdürülebilirlik girişimlerini artırdı.

Şirketin direktörü Stephen Donofrio, "Sanat, iklim hedeflerini ilerletmek için 'sanat + amaç' hub'ı olarak işlev görüyor" dedi.

Araştırmalar, bu tür sanatın, bireylerin günlük alışkanlıklarında –örneğin plastik kullanımını azaltmada– olumlu etkiler oluşturduğunu gösterdi.

Sokak sanatı, çevre aktivizmini dönüştürerek sürdürülebilir bir geleceğin kapılarını araladı.

Uzmanlar, bu sanat formunun, bilimsel gerçekleri duygusal bir bağla birleştirerek, gezegenin kurtuluşunda vazgeçilmez bir araç olduğunu vurguladı. Duvarlar konuşmaya devam ettikçe, değişim de hızlandı.