Bir takım yazar-çizer erbabının içinde bulunduğu 'karamsarlık' yersiz ve de haksızdır.

Sakın öyle hemen endişeye kapılıp, 'kenarda bırakılmışlık' duygusu içerisinde kendinizi koyuvermeyin.

- "Diklenmeyin, dik durmaya bakın."

Çiftçiden başladı, askerdi, öğretmendi, tiyatrocuydu, işportacıydı, hemen hepsine piyango vurdu; tabii ki sıra bir gün mutlaka size de gelecek.

Her fani, Sultan hazretlerinin 'kürtajdan' tutun da paçasını kaptırdığı BOP'a kadar bütün konulara vakıf olduğunu defalarca gördü.

İtina ile seçilip tepemize kondurulan zat bir şey söylüyorsa, mutlaka bir bildiği vardır.

O çıkıp da birileri için "Biz bunları tasmadan kurtardık" diyorsa eğer, mutlaka 'bir gerekçeye' dayanıyordur.

Zira, daha 'belediye başkanlığı' döneminde arkasından etmedik laf bırakmayanlar, 'programlara almamak için' ayak diretenler bile bugün ağzının içine bakıyorlar:

- "Hazret, acaba ne buyuracak?"

Bu, 'tasmadan' kurtarılmış, ama 'göbekten' bağlanarak 'kemiğe' ram olmuş yeni bir 'yazar-çizer' modelidir.

Sıkıyorsa herhangi biri, zat-ı muhtereme 'eleştiri' içeren bir yazı karalasın da görelim.

Hadi eleştiriden de vazgeçtik, hazretin ağzından çıkan laflar için "Canım bunun haber değeri bile yok" deyip, savsaklasın, iç sayfalara atsın.

***

'Yem' ve 'din', Sultan hazretlerinin kafasındaki 'tasmadan' azade 'gazeteci-yazar' tipini uçuşa geçiren iki temel unsurdur.

Sakın yanlış anlaşılmaya, bu 'iki kanadı' takarak uçuşa kalkışan beslemelerin, sürekli bir şekilde 'yere çakılmaları' tesadüfi değildir.

'Yem' milletin kesesinden sarf edildiği için, 'din' de profesyonelce uğraştıkları tek alan olduğundan uçuş bir türlü gerçekleşmiyor.

Mesela, hazret kalkıp "Kürtajın bir canilik olduğundan" mı söz etti, berikiler lafın ucunun 'nerelere' gideceğini ölçüp tartmadan hemen manşete konduruyorlar.

'Dini' açıdan sakıncalı ya kürtaj, "Efendimiz öyle tensip buyurduğuna göre tartışmak haddimize mi" deyip, "Her kürtaj bir Uludere" başlığını çakıyorlar.

Peki din 'zina' için ne diyor; zinayı 'suç olmaktan çıkaran' acaba hangi zihniyet?

Mantık herhalde şöyle çalışıyor:

- "Zina serbest mi, serbest. O halde zina sonucu peydahlanan veled-i zinadan hayat hakkını esirgeyemeyiz."

Top çevirerek, 'ürkek', 'titrek' adımlarla bir şeyleri 'sorgulama' çabasına düşenler ise anında 'tokadı' enselerinde hissediyor.

***

Hayır, hayır, tokadı yiyenler yalnızca 'tasmadan' kurtarılarak 'özgürlüğe' kavuşturulan müzmin muhalif kalemler değil, bizzat 'dalkavukluk' yapmaları için istihdam edilen 'havuz medyasının' beslemeleri.

En son kapının önüne konulanlardan birisi, "özür dilemek" ile "özürü açıklamak" arasındaki farkı fark edememiş olmalı ki kalkıp bir de hazretten "açıklık getirmesini" istiyor ve baltayı 'taşa' vuruyor.

Sen kimsin de koskoca 'dünya liderinin' ve dahi 'ileri demokrasi' kahramanının lafının üstüne laf etmeye kalkışacaksın.

Ne haddine, dilinin döndüğünce 'bir takım çelişkilere' dikkat çekmeye çalışacaksın.

Anında "adalet" devreye giriyor, 'hüküm' veriliyor ve 'yafta' boynuna asılıyor.

Birisi 'gerçeğe' parmak bastı mı, 'doğrulardan' söz etmeye başladı mı isterse 'genetik' bağı olsun, anında 'kızağa alınarak' susturuluyor.

"O bizdendir, ona her şey mübah" kayırmacılığı bir tek o alanda yok; her haltı yiyebilirsin; ancak 'ima yolu' ile olsa dahi hazret ile ilgili bir tek 'doğrudan' ve 'gerçekten' söz etmeyeceksin.

Yoksa seni 'tasmasız' bırakan ileri demokrasi kahramanına 'göbekten' bağlı patronun 'idam ilmiğini' boğazına geçiriverir.

***

Endişelenmeye devam eden bir takım yazar-çizer erbabına ancak şunu söyleyebiliriz:

Allah şahittir, onca yıldır 'yolsuzluktan', 'hırsızlıktan', 'vurgundan', 'soygundan', 'yağmadan', 'adam kayırmadan', bir gün dahi olsun söz etmediniz.

Şimdilik rahat olabilirsiniz.

Hani günün birinde, 'bir vicdan taşıdığınızı' hatırlayıp da o konulara girecek olursanız eğer, işte o vakit hazret size de bir 'güzellik' yapacaktır elbette.