Korkusuz Gazetesi yazarı Can Ataklı, saraya yakın bir arkadaşıyla gerçekleştirdiği sohbetini köşesine taşıdı. Ataklı, "Duyduklarım hiç hoş değil, hatta öyle ki; 'Ne hallere düşmüşüz, buradan nasıl çıkacağız?'dedirtecek cinsten şeyler bunlar. Dostum,“Türkiye’yi sonunda tefecilerin de eline düşürdüler”dedi. İşin özeti şu:Sistem çok sıkıştı. Borç ödeme konusunda çok büyük zorluklar çekiliyor. Borçlanmayı ise artık beceremiyoruz. Bu nedenle uluslararası tefeciler devreye girdi. Kimdir bu tefeciler, bunlardan ne kadar para alıyoruz?" ifadelerini kullandı.

Ataklı'nın "Türkiye tefecilerin elinde mi?" başlıklı yazısı şöyle:

Bayram tatilinde Ankara’dan gelen,sarayda da iyi kaynakları olan bir dostumlaberaberdik.
İki gün kaldı İstanbul’da,hayli uzun iki sohbetyaptık.
Siyasetten elbette çok şey konuştuk.
Saray kaynaklı duyduğum bazı şeylere çok şaşırdım.
Önümüzdeki günlerde yeri geldikçe sizlerle de paylaşırım elbette.
Bugün Ankaralı dostumunekonomi ile ilgilisöylediklerini sizlere aktarmak istiyorum.
Duyduklarım hiç hoş değil, hatta öyle ki;“Ne hallere düşmüşüz, buradan nasıl çıkacağız?”dedirtecek cinsten şeyler bunlar.
Dostum,“Türkiye’yi sonunda tefecilerin de eline düşürdüler”dedi.
İşin özeti şu:Sistem çok sıkıştı. Borç ödeme konusunda çok büyük zorluklar çekiliyor. Borçlanmayı ise artık beceremiyoruz. Bu nedenle uluslararası tefeciler devreye girdi.
Kimdir bu tefeciler, bunlardan ne kadar para alıyoruz?
Dostumun anlattığına göre,merkezi Londra’daolan büyük sermaye sahipleri, Türkiye’ninanlık finansmanınısağlamak üzereçok yüksek faizleruygulamaya başlamışlar.
İktidar, başka çaresi kalmadığı için buçok yüksek faizli ve aynı oranda kısa vadeliparaları almaya başlamış.
Ağustos ayının kurtarılması şu an mümkün görünüyormuş amaeylül-ekimaylarında Türkiye’yi birfacianınbeklediği söyleniyormuş..
Ankaralı dostum,“Kasım ayı korkunç gelebilir, iktidarın kasımı aşmasını bile zor gören çevreler var”dedi.
Dış borçlanma genellikle bankalar üzerinden yapılıyor.
Ancak şu sıralar bankaların da devreden çıktığı ekonomi ile ilgili resmi birimlerin,“yüksek faizli”borç için masalarda olduğu söyleniyor.
Çok yakın ve güvenilir dostum da olsaanlattıklarına inanmak(ki yazamadığım bazı şeyler çok korkunç) içimden pek gelmiyor.
Çünkü sonuçta bu iktidarın değil,hepimizinfelaketi.
Ancakuyarı görevimizide yapmalıyız.
Bu nedenle muhalefetin de işlemesi amacıylabazı sorularyöneltmek istiyorum.
İlk sorum,“Gerçekten tefecilerin eline düştük mü?”

Bu sorunun cevabı ne olursa olsun, iktidar şu sorulara da cevap vermeli;

–Kimden borç alıyoruz?

–Şu andaki toplam borcumuz ne kadar?

–Dış borçlanmamızdaki vade ortalaması nedir?

–Dış borcumuzun ortalama faizi ne kadar?

–Piyasalarda dolaşan, “Son zamanlarda çok yüksek faizli kısa vadeli borç alınıyor” iddiaları doğru mu?

–Zaman zaman ortaya atılan “kaynağı belirsiz döviz girişi” ne anlama geliyor?

–Bu kaynağı belirsiz paralar kimlerindir, bu paralara faiz ödeniyor mu, geri ödemeleri hangi şekilde yapılıyor?

Bu tür soruların cevabını, bu ülkeninher vatandaşının öğrenmeye hakkıvar.
Bizleruyarı göreviyaparak bu soruları ortaya atabiliriz amaizlemek ve gerçeği ortaya çıkarmaksiyasi partilerin işidir.
Muhalefet bu konudaki görevinihakkıylayerine getirmelidir.