Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Evren Devrim ZELYUT

Evren Devrim ZELYUT

Türkiye'yi sallayacaklar!

Dünya büyük bir değişime doğru yol alıyor. Önceki yazılarımızda Kapitalizmde "büyük sıfırlama" konuşuluyor demiştik. Çünkü geniş halk kitlelerinin ekonomiden aldığı pay oldukça küçüldü. Toplum fakirliğin içine itildi. Tam bu sırada vuran salgın, ekonomide ana güç olan talebi adeta yok etti.

Vatandaşın alım gücü düşerse ekonomi döner mi? Durgunluk biter mi? Türkiye dahil bütün ülkelerde kaynaklar ya iktidarla bağlantılı yandaşlara ya da çok uluslu firmalara akıtıldı. Neticede bu adaletsiz gelir dağıtım mekanizması ekonomileri sallamaya başladı.

Ülkemizde konuştuğumuz enflasyon, işsizlik, kur sorunlarının temelinde de bu var. Türkiye kaynak fakiri bir ülke değil. Yani Türkiye'de para var. Ancak ekonomiyi döndürmek, durgunluğu bitirmek istiyorsanız bu paraları sadece size yakın insanlara, şirketlere vermemeniz gerekir. Peki kaynaklar kime verilmeli? Elbette ki paraları geniş halk kitlelerine ulaştırmanız gerekir. Böylece vatandaş harcama yapar ve ekonomin çarkı dönmeye başlar. Çark dönünce firma sahipleri yatırım yapar, işsizlik azalır. Ama siz parayı kendi adamlarınıza pay ederseniz, o adamlar ya da şirketler bunu istifler. Kendi çıkarı için yurtdışına dahi transfer eder. Topluma akan para ekonomiye, ülkeye can verir. Yandaşa akan para ise sadece ona ve çevresine can verir.

Kaynaklar yandaşlara değil de vatandaşa aksaydı, aşağıdaki grafikte yer alan asgari ücret seviyesi ülkemizde görülmezdi.

evren-grafik-001.jpg

 

Türkiye'de çalışanların yarısından fazlası asgari ücrete talim ediyor. O rakamda gördüğünüz gibi Avrupa'nın en düşük değeri. Bu adaletsizlik ise dönüp tüm ekonomiyi talep yetersizliğine bağlı durgunlukla vuruyor.

Gerçekler net: Ekonomide talebin yani tüketicilerin alım gücü gelir düşüklüğüne bağlı olarak yerlerde sürünüyor. Arzın yani üreticilerin sorunu ise, dış girdi bağı nedeniyle yüksek maliyetli mamuller üretmeleri. Bu ürünleri de ne içeride ne dışarıda satabiliyorlar. Çözüm nedir? Gerçeği kabul etmek ve sözde değil özde reformlar yapmak. Oysa yapılan nedir? Bunun tam tersi. Rakamlarla oynayarak algı yönetimi yaptığını sanan bir anlayış var karşımızda. Tıpkı deve kuşunun saklanmak için kafasını toprağa gömmesi gibi. Deve kuşundan başka herkes durumun farkındadır…

Alın size bir örnek: TUİK rakamlarına göre Eylül ayında işsizlik oranı 1,1 puanlık azalış ile %12,7 seviyesinde gerçekleşti. İşsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 550 bin kişi azalarak 4 milyon 16 bin kişi oldu.

Ama ne çarpıtma! Aynı raporun içinde istihdamın 733 bin kişi düştüğü belirtiliyor, iş gücü rakamının 1 milyon 282 bin kişi azaldığı söyleniyor… Yapılan hesaba umutsuzluk içine düşüp iş aramaktan vazgeçen 5,5 milyon kişiyi koymazsanız işte böyle gerçeği yansıtmayan rakamlara ulaşırsınız. Buna da kimse inanmaz.

Bahsettiğim bütün bu rakamlar toplumun canını yakmaktadır. Peki toplum çaresiz midir? Hayır! Türk milleti sandıkta, demokratik yollarla, siyaseti ve ekonomiyi sallayacak neticelere imza atacaktır. Tıpkı 2001'de yaptıkları gibi…

 

Yazarın Diğer Yazıları