Alzheimer hastalığı, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen, hafıza kaybı ve bilişsel gerilemeye yol açan bir nörodejeneratif hastalık. Ancak İngiltere’de yapılan son araştırmalar, Alzheimer’a karşı mücadelede etkili bir formülün mümkün olduğunu gösterdi.
Sağlıklı yaşam tarzı, beslenme düzenlemeleri, erken teşhis ve yenilikçi tedavilerin birleşimi, hastalığın ilerlemesini yavaşlatma ve hatta önleme potansiyeli taşıdı. Bilim insanları, bu çok yönlü yaklaşımın Alzheimer ile savaşta yeni bir sayfa açabileceğini belirtti.
BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR: ÇOK YÖNLÜ YAKLAŞIMIN GÜCÜ
Londra’daki University College London’dan nörolog Prof. Dr. Gill Livingston liderliğinde yürütülen bir çalışma, Alzheimer riskini azaltmada yaşam tarzı faktörlerinin kritik rolünü ortaya koydu.
The Lancet dergisinde yayımlanan bu araştırma, düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme, sosyal etkileşim ve bilişsel aktivitelerin hastalığın başlangıcını %40’a kadar geciktirebileceğini gösterdi.
Çalışmada, yüksek tansiyon, obezite, sigara kullanımı ve işitme kaybı gibi değiştirilebilir risk faktörlerinin, Alzheimer vakalarının üçte birinden sorumlu olduğu belirtildi.
Prof. Livingston, “Alzheimer’ı tamamen önlemek henüz mümkün değil, ancak risk faktörlerini azaltarak hastalığın seyrini dramatik şekilde değiştirebiliriz. Erken müdahale ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları, bu mücadelenin temel taşları” dedi.
Araştırma, özellikle Akdeniz diyeti gibi antioksidan açısından zengin beslenme modellerinin, beyin sağlığını desteklediğini vurguladı.
ULUSLARARASI UZMAN GÖRÜŞLERİ
Uluslararası bilim camiası, bu çok yönlü formülü Alzheimer ile mücadelede bir dönüm noktası olarak gördü.
Harvard Tıp Fakültesi’nden nörolog Dr. Rudolph Tanzi, yaşam tarzı müdahalelerinin önemine dikkat çekti:
“Beslenme, egzersiz ve zihinsel aktiviteler, beta-amiloid plaklarının birikimini azaltabilir ve nöroinflamasyonu kontrol altına alabilir. Özellikle omega-3 yağ asitleri ve polifenoller, beyin hücrelerini koruyarak bilişsel gerilemeyi yavaşlatıyor.”
Dr. Tanzi, erken dönemde başlanan müdahalelerin, hastalığın ilerlemesini durdurmada daha etkili olduğunu belirtti.
Avustralya’daki Sydney Üniversitesi’nden nörobilimci Prof. Dr. Perminder Sachdev ise sosyal bağlantıların Alzheimer üzerindeki etkisine vurgu yaptı:
“Yalnızlık ve sosyal izolasyon, Alzheimer riskini artıran önemli faktörler. Düzenli sosyal etkileşim, beyindeki nöron bağlantılarını güçlendirerek bilişsel rezerv oluşturuyor.”
Prof. Sachdev, haftada birkaç saat arkadaşlarla vakit geçirmenin veya grup aktivitelerine katılmanın bile büyük fark yaratabileceğini ifade etti.
ALZHEİMER İLE MÜCADELE FORMÜLÜ: BİLİMSEL DAYANAKLAR
Araştırmalar, Alzheimer ile mücadelede çok yönlü bir formülün temel bileşenlerini şöyle sıraladı:
Sağlıklı Beslenme: Akdeniz diyeti, omega-3 yağ asitleri, E vitamini ve antioksidanlar, beyin hücrelerini koruyor. Örneğin, haftada iki kez balık tüketimi, bilişsel gerileme riskini %20 azaltıyor.
Düzenli Egzersiz: Haftada 150 dakika orta yoğunlukta yürüyüş veya aerobik egzersiz, beyin kan akışını artırarak nöron sağlığını destekledi.
Zihinsel Aktiviteler: Bulmaca çözme, yeni bir dil öğrenme veya müzik aleti çalma, bilişsel rezerv oluşturarak Alzheimer belirtilerini geciktirdi.
Sosyal Bağlantılar: Aile ve arkadaşlarla düzenli etkileşim, depresyon ve stres gibi risk faktörlerini azalttı.
Risk Faktörlerinin Yönetimi: Yüksek tansiyon, diyabet ve kolesterolün kontrol altında tutulması, Alzheimer riskini %30’a kadar düşürdü.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), bu stratejilerin küresel olarak uygulanması durumunda Alzheimer vakalarının %40’ının önlenebileceğini tahmin etti. Ayrıca, yeni geliştirilen kan testleri, hastalığın belirtileri ortaya çıkmadan 10-15 yıl önce tespit edilmesini sağlayarak erken müdahale imkânı sundu.
YENİLİKÇİ TEDAVİLER: UFUKTA NELER VAR?
Yaşam tarzı değişikliklerinin yanı sıra, Alzheimer tedavisinde yeni ilaçlar da umut vadetti.
ABD’de onaylanan lecanemab (Leqembi), beta-amiloid plaklarını hedef alarak bilişsel gerilemeyi %27 oranında yavaşlattı.
Eli Lilly’nin geliştirdiği donanemab ise erken evre Alzheimer hastalarında bilişsel gerilemeyi %35’e kadar azalttı ve FDA onayı bekledi. Ancak bu ilaçların yüksek maliyeti ve beyin kanaması gibi yan etkileri, erişim ve güvenlik tartışmalarını beraberinde getirdi.
Edinburgh Üniversitesi’nden Prof. Dr. Tara Spires-Jones, yeni tedavi yöntemleri hakkında iyimser olduğunu şu sözlerle dile getirdi:
“Canlı beyin dokusu üzerinde yapılan çalışmalar, hastalığın erken evrelerini anlamamızı sağladı. Bu, daha etkili ve güvenli ilaçlar geliştirme yolunda büyük bir adım.”
Prof. Spires-Jones, gelecekte hem amiloid hem de tau proteinlerini hedef alan kombinasyon tedavilerinin standart haline gelebileceğini belirtti.
GELECEĞE DAİR UMUT
Alzheimer ile mücadelede geliştirilen bu formül, bilimsel araştırmaların ve uzman görüşlerinin birleşimiyle umut vadetti.
Sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, zihinsel ve sosyal aktiviteler ile erken teşhis, hastalığın seyrini değiştirebilecek güçlü araçlar.
Yeni ilaçlar ve teknolojiler ise bu mücadelede tamamlayıcı bir rol oynadı. Bilim insanları, Alzheimer’ın bir gün sadece bir anı haline gelebileceğine inandı.