Bir zamanlar tarihin tozlu sayfalarına gömüldüğü düşünülen bulaşıcı hastalıklar, modern dünyada yeniden ortaya çıkarak bilim insanlarını ve sağlık uzmanlarını alarma geçirdi.

Veba, kolera, tüberküloz ve sıtma gibi hastalıklar, modern tıbbın gelişmiş teknolojilerine rağmen yeniden hortlayarak küresel sağlık sistemlerini zorladı.

Bilimsel araştırmalar ve uluslararası uzmanların görüşleri, bu hastalıkların geri dönüş nedenlerini ve mücadele yollarını ortaya koydu.

ANTİBİYOTİK DİRENCİ VE KÜRESEL GÖÇ: HASTALIKLARIN GERİ DÖNÜŞ NEDENİ

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, antibiyotik direnci, tüberküloz ve diğer enfeksiyon hastalıklarının yeniden yayılmasında kilit bir rol oynadı.

Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden enfeksiyon hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Paul Farmer, “Antibiyotiklerin aşırı ve yanlış kullanımı, mikroorganizmaların direnç geliştirmesine yol açtı. Bu, tarihe gömüldüğünü sandığımız hastalıkların yeniden ortaya çıkmasının başlıca nedenlerinden biri” dedi. Farmer’a göre, özellikle tüberkülozun ilaca dirençli türleri, küresel sağlık için ciddi bir tehdit oluşturdu.

Yayınlanan bir WHO raporuna göre, dünya genelinde her yıl yaklaşık 1,5 milyon insan tüberkülozdan hayatını kaybetti.

Küresel göç hareketleri de bu hastalıkların yayılmasında etkili. Londra Hijyen ve Tropikal Tıp Okulu’ndan Prof. Dr. David Heymann, “Göçmen akınları ve iklim değişikliği, sıtma ve kolera gibi hastalıkların coğrafi sınırlarını genişletti. Tropikal bölgelerde yaygın olan bu hastalıklar, artık Avrupa ve Kuzey Amerika’da da görülüyor” dedi.

The Lancet dergisinde yayımlanan bir araştırma, sıtma vakalarının Avrupa’da son 20 yılda %30 arttığını gösterdi.

BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR: YENİ TANI VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ

Bilim dünyası, bu hastalıklarla mücadele için yenilikçi çözümler geliştirdi. Oxford Üniversitesi’nden immünolog Prof. Dr. Sarah Gilbert, aşı teknolojilerindeki ilerlemelerin umut vadettiğini belirtiyor:

“mRNA teknolojisi, sadece COVID-19 için değil, tüberküloz ve sıtma gibi hastalıklar için de yeni nesil aşılar geliştirme potansiyeline sahip.”

Gilbert’in ekibi, 2025’te sıtmaya karşı %80 etkinlik gösteren bir aşı prototipi üzerinde çalıştı. Ayrıca, yapay zeka destekli tanı sistemleri, hastalıkların erken teşhisinde çığır açıyor. MIT’de geliştirilen bir algoritma, tüberkülozun akciğer taramalarından %95 doğrulukla tespit edilebildiğini kanıtladı.

TARİHTEN DERSLER: SALGINLARLA MÜCADELE MİRASI

Tarih, salgın hastalıklarla mücadelede önemli dersler sunuyor. 19. yüzyılda kolera salgınları, kent planlamasını ve hijyen standartlarını dönüştürmüştü. İstanbul Üniversitesi Tıp Tarihi Bölümü’nden Prof. Dr. Nuran Yıldırım, “1865 İstanbul Kolera Salgını, şehirde mezarlıkların taşınmasına ve su kaynaklarının düzenlenmesine yol açtı” diyor. Benzer şekilde, bugün de bilim insanları, geçmişten alınan bu derslerle modern çözümler üretiyor.

Örneğin, Güney Kore’de geliştirilen dijital haritalama sistemleri, hastalıkların yayılımını gerçek zamanlı olarak izleyerek önlem alınmasını sağladı.

UZMANLARDAN ÇAĞRI: FARKINDALIK VE İŞBİRLİĞİ

Uluslararası uzmanlar, bu hastalıklarla mücadelede küresel işbirliğinin önemine dikkat çekiyor. Johns Hopkins Üniversitesi’nden halk sağlığı uzmanı Dr. Jennifer Nuzzo, “Tarihe gömülen hastalıkların geri dönüşü, bize sağlık sistemlerinin kırılganlığını hatırlatıyor. Erken teşhis, etkili tedavi ve halkın bilinçlendirilmesi hayati önem taşıyor” dedi.

Nuzzo, özellikle düşük gelirli ülkelerde sağlık altyapısının güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

YENİ BİR MÜCADELE ÇAĞI

Tarihe gömüldüğü düşünülen hastalıkların geri dönüşü, bilim dünyasını ve sağlık sistemlerini yeni bir sınavla karşı karşıya bırakıyor. Ancak, bilimsel araştırmalar ve uzmanların kararlılığı, bu sinsi düşmanlara karşı umut ışığı yakıyor. Küresel işbirliği, yenilikçi teknolojiler ve halkın farkındalığıyla, bu hastalıkların yeniden tarihe gömülmesi mümkün olabilir.