Son yıllarda yapılan kapsamlı bilimsel araştırmalar, insanoğlunun gelişim evrelerine ilişkin köklü inanışları temelden değiştirdi.
Geleneksel olarak 18 ila 20 yaşlarında tamamlandığı düşünülen ergenlik süreci, uzmanlara göre artık çok daha uzun bir periyodu kapsadı.
Tıbbi ve bilimsel çevreler, beynin özellikle prefrontal korteks bölgesindeki kritik gelişimlerin 20'li yaşların ortalarına, hatta sonuna kadar devam ettiğini kesin olarak belirledi.
BEYİN GELİŞİMİ SINIRLARI GENİŞLETTİ
Avustralya'daki Melbourne Üniversitesi'nden önde gelen nörolog Prof. Dr. Sarah-Jayne Blakemore, ergenliğin tanımının değişmesi gerektiğini kuvvetle savundu.
Prof. Blakemore, yaptığı araştırmalarda prefrontal korteksin – karar verme, planlama ve dürtü kontrolü gibi karmaşık bilişsel işlevlerden sorumlu bölgenin – gelişiminin sanılandan çok daha yavaş olduğunu gözlemledi.
Prof. Blakemore, konuya ilişkin açıklamasında, "Yasal veya sosyal tanımlamalar bir yana, biyolojik olarak beynin tam anlamıyla olgunlaşması 25 yaş civarını bulabiliyor. Özellikle risk değerlendirme ve uzun vadeli planlama yetenekleri bu süreçte belirginleşiyor" ifadelerini kullandı. Bu durum, gençlerin neden 20'li yaşların başında hala riskli davranışlara daha eğilimli olduğunu bilimsel olarak destekledi.
SOSYAL VE KÜLTÜREL FAKTÖRLERİN ETKİSİ
Ergenliğin uzamasındaki biyolojik faktörlere ek olarak, sosyolojik ve kültürel değişikliklerin de bu dönemi şekillendirdiği belirtildi.
İngiltere'deki Oxford Üniversitesi'nden gelişimsel psikolog Dr. Laurence Steinberg, evden ayrılma, tam zamanlı işe başlama ve ilk kez ebeveyn olma gibi yetişkinlik kilometre taşlarının modern toplumda daha ileri yaşlara kaydığını ifade etti.
Dr. Steinberg, "Erken yetişkinlik dönemini tanımlayan sosyal işaretlerin ertelenmesi, bireyin 'ergen' rolünde daha uzun süre kalmasına neden oldu. Bireyin üzerindeki toplumsal beklentilerin gevşemesi de bu süreci uzatan önemli bir dışsal etken" şeklinde konuştu.
UZMANLARDAN GELİŞİMİ DESTEKLEYİCİ TAVSİYELER
Uzmanlar, ergenlik döneminin uzamasının olumsuz bir durumdan ziyade, beyin gelişiminin sağlıklı bir şekilde tamamlanması için ek bir fırsat penceresi olarak görülmesi gerektiğini vurguladı. Bu uzun geçiş döneminde gençleri desteklemek için yabancı uzmanlar bir dizi "şifa" ve gelişim odaklı öneride bulundu:
Problem Çözme Becerilerini Güçlendirme: ABD'deki Yale Üniversitesi'nden Klinik Psikolog Dr. Lisa Damour, gençlerin karmaşık, gerçek dünya problemlerini kendi başlarına çözmeleri için alan tanınması gerektiğini kaydetti.
Dr. Damour, "Gençlerin küçük krizleri yönetmeyi öğrenmeleri, beynin yürütücü işlevlerinin gelişimi için kritik öneme sahip" değerlendirmesini yaptı.
Bağımsız Karar Alma Pratiği: Uzmanlar, ebeveynlerin rehberliği altında, gençlerin finansal yönetim ve kariyer seçimi gibi konularda sorumluluk alarak karar verme pratiği yapmalarını şiddetle önerdi. Bu durum, dürtü kontrolü ve muhakeme becerilerinin olgunlaşmasına katkı sağladı.
Sosyal Bağlantı ve Anlamlı İlişkiler: Norveç'teki Oslo Üniversitesi'nden Sosyoloji Profesörü Dr. Jan-Marten Borthne, ergenliğin son aşamalarında sağlıklı akran ve mentor ilişkilerinin benlik tanımı ve duygusal istikrar için hayati rol oynadığını ifade etti.