Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Ya bu kanı durdurun ya millet durduracak

Bıçak geldi ta kemiğe dayandı.

'Bir şehidin' cenazesi henüz daha kara toprağa verilmeden, 'bir başka şehidin' acılı haberi yürekleri dağlamaya başlıyor.

Mertçe güvenlik kuvvetlerinin karşısına çıkmaktan korkan hainler, kancıkça 'pusular' kurarak, 'mayınlar' döşeyerek, 'vur-kaçlar' yaparak, 'bombalar' koyarak, 'intihar eylemleri' düzenleyerek katliamlarına devam ediyor.

Ülkeyi yönetenler, istihbarat birimlerinin "Saldırılar daha da artacak" uyarısına rağmen, 'elleri kolları bağlı' bir şekilde otururken, kalabalık gruplar halinde 'ellerini kollarını sallayarak' sınırı geçen teröristler, saldırıları gerçekleştirdikten sonra, yine geldikleri gibi 'tek parça' halinde geri dönüyorlar.

'Ateşkes', 'açılım', 'barış', 'kardeşlik' teranelerinin gölgesinde iyice semiren terör örgütü, artık ağır silahlar ile 'askeri birlikleri basacak' bir güce ulaşmış bulunuyor.

Sokakların ortasına 'hendekler' açan, evlerin altlarına 'tüneller' kazan teröristler, 'pilot bölge' olarak seçtikleri yerleşim birimlerinde tıpkı Suriye'de olduğu gibi 'kantonluk' ilan etmeye hazırlanıyorlar.

"Bedeli ne olursa olsun" diye buyurdukları 'çözülme sürecinin' geldiği son nokta ne yazık ki işte budur.

AKP iktidarının 'sıfır terör' ile devraldığı ülke, yeniden '1990'lı yıllara' geri döndü.

***

Bıçak geldi ta kemiğe dayandı.

Peki, 'fiili olarak' icranın başında olduğunu iddia eden zatın, derhal Meclis'i toplayıp teröre karşı 'etkin' ve 'kalıcı' bir güvenlik stratejini tatbikata geçirmesi gerekmez mi?

Ama o, asli görevini yapmak yerine her zamanki gibi "Kendisine silah doğrultanı askerimizin polisimizin vurma yetkisi vardır" diye ipe un sermeye davam ediyor.

Hatta, hükümet içerisindeki emir erlerine, "Cumhurbaşkanı yerine Başkan seçmiş olsaydık, Türkiye bugünkü kaosu yaşamayacaktı" diye maval okutturuyor.

Eminiz ki, şehitleri 'kelle' olarak gören zatlar, ay yıldızlı al bayraklara sarılı tabutların önünde saf tutup, yine o 'tanıdık' nutukları atmaya devam edecekler:

- "Şehitlerin kanı yerde kalmayacak."

- "Eşkıya döktüğü kanda boğulacak."

'Hamasi' nutuklara karnı tok olan millet, artık icra makamlarından 'icraat' bekliyor.

Ama onlar, 'icraat' yapmak yerine her zamanki gibi sadece 'mazeret' üretiyorlar.

Neymiş efendim, "Amerika istihbarat vermiyormuş" da, "NATO'yu karşımıza alırmışız" da, "Barzani'yi küstürebilirmişiz" de, falan filan.

Başları her sıkıştığında 'Gazze fatihliğine' soyunanlar, sınıra 200 kilometre uzaklıkta bulunan Kandil'deki terör yuvalarını dağıtmak üzere, 'kapsamlı bir sınır ötesi operasyonu' kararı almak için daha neyi bekliyorlar?

***

Bıçak geldi ta kemiğe dayandı.

Bugüne kadar 'bir tek şehit cenazesine' gitmeyenler, şehitlere sahip çıkanları "Kandan besleniyorlar" diye suçlayanlar, hatta acılı şehit ailelerine 'fırça çekmeye' kalkışanlar, bugün ne yazık ki 'seçim kaybetme' korkusu içerisinde musalla taşları önünde 'tam kadro' halinde 'timsah gözyaşları' dökmeye başladılar.

Ama millet, yaptıkları her şey 'riyakarlık' kokan çok şerefli suratları gayet iyi tanıyor.

Bugüne kadar, bir vatan evladı kara toprağa düştüğünde millet, "Vatan sağ olsun" diyerek bağrına taş basıyor; olup bitenleri 'tevekkül' içerisinde karşılıyordu.

Çünkü millet 'devletine' güveniyordu.

Ama artık millet, idarecilere karşı ciddi bir 'güvensizlik' problemi ile karşı karşıya.

Başta 'Cumhurbaşkanlığı', 'Başbakanlık', 'Bakanlık' makamlarında oturanlar olmak üzere, bütün devlet erkânı her görüldükleri yerde protesto ediliyor, yuhalanıyor.

Öfkeden 'komutanlar' da nasibini alıyor.

Mesele, ne "malî imkânsızlık" ile ne "yetkimiz yok" sözleri ile ne 'lânet okuma' ile, ne de 'başka mazeretlere' sığınılarak savsaklanacak bir mesele değildir.

Mesele, sığınmış olduğu 'son sığınak' da elinden alınmak istenen bir milletin 'ölüm-kalım' meselesidir.

Ne yapılacaksa bir an önce yapılmalıdır.

***

Bıçak geldi ta kemiğe dayandı.

Millet, bir daha "Bölücü örgüt şunu yaptı", "Saldırı emrini şu hain verdi", "Hainlere şu ülke destek veriyor", "Silahlar şu ülkeye ait" türünden gereksiz ve boş masallar dinlemek istemiyor.

Millet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurumlarının başındakiler 'ne' yapıyor, onu 'bilmek' ve 'görmek' istiyor.

"Ya bu akan kanı durdurun.

Ya millet durduracak..."

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları