Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü, cumhuriyeti ve laik sitemi hedef almasıyla tanınan Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. “Darbe hazırlığı mı var? (1)” başlığıyla yayınladığı yazısında Türk halkı için “tasmalı çekirge” ifadelerini kullanan yandaş yazar “Türkler kadar ruhlarının çalındığını, çıkmaz sokaklara sürüklendiklerini, celladına âşık edilerek tasmalı çekirgelere dönüştürüldüklerini göremeyecek kadar aptallaştırılan ikinci bir toplum yok!” şeklinde ağır ifadeler kullanmaktan kendini geri çekmedi.

HAKARETLER VE İFTİRALARINI SIRALADI

İsim vermeden ülkenin kurucu değerlerine hakaretler ve iftiralar sıralayan yandaş yazarın “Kim ki, ‘Bu ülke bizim elimizde’ diyor, bilin ki, o kişi ya bu ülkenin başına ne geldiğini bilemeyecek kadar -çok özür dileyerek söylüyorum- ‘salak’ bir tiptir; ya da iki asırdır Türkiye'nin tarih yapmasını mümkün kılan bir aktör olarak İslâmî yörüngeden çıkarılması için çalışan, ülkenin başına çorap örenlerle aynı safta yer alan ‘asalak’ bir kişiliktir.” şeklindeki ifadeleri dikkat çekti.

İftiralarını sıralarken hızın alamayan Kaplan, Türkiye’nin içeriden işgal edildiğini söyleyecek kadar ileri gitti. Kaplan iftiralarını “Modern tarihte dışarıdan işgal edilmeyen ama içeriden ele geçirilen, kendi kendini sömürgeleştiren, (kayıtlara bir kez daha geçsin diye yazıyorum- self-colonization tecrübesi yaşayan) tek büyük ülke biziz.” sözleriyle temellendirmeye çalıştı.

“ÜLKENİN KOLAYCA GÜDÜLMESİNİ SAĞLAYAN UYGUN BİR ZEMİN İNŞA EDİLDİ”

İçi boş ve mesnetsiz söylemlerine destekçi bulmak için “herkes mağdur edildi” algısı yaratarak toplumun farklı kesimlerini yanına almaya çalışan yandaş kalem “Bu ülkede “potansiyel gayrimüslim düşman” (=Rumlar, Ermeniler vs.) ülkeden sürüldü. Ülkenin halkı düşman ilan edildi. Bu ülkenin öteki'si yani “düşmanı” yok edildi. Türkiye ötekisiz öteki'liğe mahkûm edildi. Türkiye'nin içinden düşmanlar icat edildi. Kimi zaman Müslümanlar, kimi zaman komünistler, kimi zaman Kürtler düşman ilan edildi; toplum kesimleri arasında geri dönüşü zor husûmetler icat edildi. Böylelikle ötekisi / düşmanı yok edilen ülkede, hem içeride toplum kesimlerini birbirine düşman ederek hem de Batılılara kolaylıkla özenerek ülkenin ruhunu yok eden, ülkenin kolayca “güdülmesini” sağlayan uygun bir zemin inşa edildi.” ifadelerini kullandı.

“HALKIN KOLAYLIKLA BATILILAŞMASI VE CELLADINA ÂŞIK EDİLMESİ”

Yandaş yazar fantezi dünyasında kurduğu hayallere kendini de inandırmış olacak ki şu sözleri kaleme aldı:

“Eğer bu ülkeden gayrimüslim azınlıklar sürülmemiş olsaydı, onlar, batılıların içerideki çıkarlarını ve kültürünü temsil edeceklerdi ve Batılılara özenmeye kalkışan insanlara “gavurlaşma!” diyerek halkın kolaylıkla Batılılaşması ve celladına âşık edilmesi kendiliğinden engellenmiş olacaktı.”

“TÜRKİYE HER TÜR DARBEYE HER AN AÇIK”

Yandaş yazar Yusuf Kaplan’ın anlamsız kelimelerin yan yana gelmesiyle oluşan “köşe yazısı” diyebilmek için bin şahit gerektiren metninin devamı ise şu şekil:

“Geleceğim nokta hayatî: Bu toplumdaki “düşman” fikri yok edildi ve toplum kesimleri birbirine düşman hâle getirildi. Derin devlet olarak adlandırdığımız ve bu ülkenin has çocuklarının kontrolünde olmayan, devşirmelerin ve devşirmelerin devşirmelerinin kontrolünde olan laik devlet, topluma laikliği din gibi dayattı, pranga olarak kullandı. Hayatın her alanını tanzim eden İslâm, hayatın her alnından tasfiye edildi. Türkiye’nin yok oluşunun tohumları böyle böyle ekildi…

Sonuçta, bir yandan toplumda büyük bir inanç boşluğu zuhûr etti, öte yandan da sahte dinler, sahne putlar icat edildi ve toplum celladına (yan, esas itibariyle Batılılara) âşık edildi, genç kuşakların kolaylıkla devşirilmeleri; ülkelerine, tarihlerine, inançlarına ve değerlerine önce duyarsızlaşmaları ve yabancılaşmaları, sonra da düşman olmaları kolaylaştı.

Türkiye fiilen işgal edilmedi ama zihnen işgal edildi.

Türkiye, fiilî bir Endülüsleşme (fiilî işgal yoluyla yok olma) tecrübesi yaşamadı ama zihnî bir Endülüsleşme (zihnî işgal yoluyla yok olma) tehlikesinin eşiğine sürüklendi.

Buradan geleceğim nokta ülkenin geleceği açısından son derece önemli bir nokta: Türkiye'de bir darbe hazırlığı mı var, diye soruyorum. Ve bu soruya bu yazıda kısaca şöyle cevap veriyorum: İki asırdır bu ülkede “ipler” bizim elimizden alındığı ve son asırda da ülke içeriden ele geçirildiği ve bu ülkenin direnç noktaları teker teker yok edildiği için Türkiye her tür darbeye her an açık sahipsiz bir ülke hâline getirildi.”