10 Mayıs–23 Kasım 2025 tarihleri arasında Venedik’in Giardini, Arsenale ve çeşitli mekanlarında gerçekleşen 19. Uluslararası Mimarlık Bienali, İtalyan mimar ve mühendis Carlo Ratti’nin küratörlüğünde “Intelligens. Natural. Artificial. Collective.” (Zeka. Doğal. Yapay. Kolektif.) temasıyla kapılarını açtı.
Mimarlığın doğa, teknoloji ve kolektif insan bilgisiyle ilişkisini yeniden tanımlamayı hedefleyen bienal, iklim krizine yalnızca çözüm üretmekle yetinmeyip, şehirlerin ve toplumların değişen çevre koşullarına uyum sağlamasını teşvik eden yenilikçi yaklaşımları sergildi.
66 ülke pavyonu ve 750’den fazla katılımcıyla bugüne kadarki en geniş kapsamlı bienallerden biri olan etkinlik, mimarlığın geleceğini şekillendirecek disiplinlerarası projelerle dikkat çekti.
BİENALİN TEMASI: ZEKA VE UYUMUN BULUŞMASI
Carlo Ratti, bienalin temasını açıklarken, “intelligens” kelimesinin Latincedeki “gens” (insanlar) köküne vurgu yaparak, zekanın yalnızca yapay zeka (AI) ile sınırlı olmadığını, doğal ve kolektif zekayı da kapsayan çok katmanlı bir kavram olduğunu belirterek, “Mimarlık, iklim krizine karşı sadece sorunları çözmekle kalmamalı, aynı zamanda insanlığı ve şehirleri yeni bir dünyaya uyum sağlamaya hazırlamalı” dedi.
Bienalin sanat, mühendislik, biyoloji ve veri bilimi gibi farklı disiplinleri bir araya getirerek sürdürülebilir kentler inşa etme potansiyelini araştırdığını vurguladı.
Bienal, dört temel metodoloji etrafında kurgulandı: Disiplinlerüstülük (Transdisciplinarity), bilimsel ilerlemeyi desteklemek için farklı alanlardan profesyonellerin iş birliğini teşvik ediyor; Yaşayan Laboratuvar (Living Lab), Venedik’in kamusal alanlarını deneysel projeler için bir platforma dönüştürüyor; Fikirler İçin Alan (Space for Ideas), bienalin web sitesi üzerinden küresel çapta fikir paylaşımını mümkün kılıyor; ve Döngüsellik Protokolü (Circularity Protocol), kültürel etkinlikler için yeni sürdürülebilirlik standartları geliştirdi.
Ratti, “Her ülke bir çözüm önerisi getirirse, geleceğe uyum sağlamak için küresel bir araç kiti oluşturabiliriz” diyerek ulusal pavyonlara “Tek yer, tek çözüm” çağrısında bulundu.
İKLİM KRİZİNE YENİLİKÇİ ÇÖZÜMLER
Bienalin en çarpıcı projelerinden biri, Bahreyn Krallığı’nın “Heatwave” adlı çalışması oldu.
Geleneksel Bahreyn soğutma sistemlerini (rüzgar kuleleri ve gölgeli avlular) modern malzeme araştırmalarıyla birleştiren proje, çevresel dayanıklılık ve sürdürülebilirlik konusundaki başarısıyla Altın Aslan ödülüne layık görüldü.
Proje, iklim krizine uyum sağlamanın yanı sıra yerel kültürel bağlamı da koruyan bir yaklaşım sundu.
Tayland’dan mimar Premthada’nın tasarladığı Elephant Chapel ise biyomimikri ve yerel malzemelerin kullanımına örnek teşkil etti.
Fil dışkısından üretilen biyomalzemelerle inşa edilen bu yapı, hem ekolojik bir çözüm sunuyor hem de Tayland’ın insan ve fil arasındaki tarihsel bağını mimari bir anlatıya dönüştürdü.
Japonya’dan Kengo Kuma’nın liderliğindeki bir proje ise yapay zeka kullanarak düzensiz ahşap malzemeleri mimari yapılara dönüştürmenin yollarını araştırıyor, böylece atık azaltımı ve döngüsel tasarım ilkelerini ön plana çıkardı.
UZMAN GÖRÜŞLERİ: MİMARLIK VE TEKNOLOJİNİN GELECEĞİ
Bienalin temasına ve projelerine dair uluslararası uzmanlar da görüşlerini paylaştı.
MIT Senseable City Lab direktörü ve bienal küratörü Carlo Ratti, “Mimarlık, iklim krizini çözmek için yalnızca teknolojik yeniliklere değil, aynı zamanda doğadan öğrenmeye ve kolektif iş birliğine ihtiyaç duyuyor” dedi.
Princeton Üniversitesi’nden mimarlık teorisyeni Beatriz Colomina, bienalin “İmkânsız Konuşmalar” formatını överek, “Yapay zeka aracılığıyla geçmişin mimarlarıyla günümüz sorunlarını tartışmak, mimarlığın tarihsel bilgisini geleceğe taşıyor” yorumunu yaptı.
İklim bilimi uzmanı ve MIT profesörü Judah Cohen, bienalin yapay zeka odaklı projelerine temkinli yaklaşarak, “Yapay zeka, iklim krizine dair verileri analiz etmede güçlü bir araç, ancak elimizdeki veriler henüz kusursuz değil. Bu nedenle, teknoloji ile insan uzmanlığını birleştirmek kritik” dedi.
Avrupa Uzay Ajansı’ndan Dr. Pierre Mathieu ise, “Yapay zeka, iklim dinamiklerini anlamada yardımcı olabilir, ancak uzman görüşleri olmadan veriler yanıltıcı olabilir” uyarısında bulundu.
KOLEKTİF ZEKA VE GELECEĞİN MİMARLIĞI
Bienal, uzay mimarlığından kentsel madenciliğe kadar geniş bir yelpazede yenilikçi projeleri bir araya getirdi.
Örneğin, insansı robotların inşaat süreçlerinde kullanımı ve geri dönüştürülebilir atıkların kent dokusuna entegrasyonu gibi konular, bienalin kentsel planlamaya dair tartışmalarını zenginleştirdi.
UNDP yöneticisi Achim Steiner, bienalin temasına paralel olarak, “Yapay zeka, insan gelişimini hızlandırabilir, ancak bunun için teknolojiye erişimdeki eşitsizliklerin giderilmesi şart” diyerek bienalin küresel sorunlara yönelik kapsayıcı yaklaşımını destekledi.
BİENALİN KÜRESEL ETKİSİ
66 ülkenin katılımıyla gerçekleşen bienal, Azerbaycan, Umman, Katar ve Togo gibi ilk kez katılan ülkelerle daha kapsayıcı bir platform sundu.
Yaklaşık 300.000 ziyaretçi ağırlaması beklenen etkinlik, mimarlığın iklim krizi, kaynak tükenmesi ve kentleşme gibi acil sorunlara yanıt ararken disiplinlerarası iş birliklerini teşvik etti.
Bienal, aynı zamanda genç mimarları ve öğrencileri destekleyen Biennale College Architettura programı ile yeni nesil tasarımcıların iklim odaklı projeler geliştirmesine olanak tanıdı.
Venedik Mimarlık Bienali, mimarlığın yalnızca yapılar inşa etmekle sınırlı olmadığını, aynı zamanda doğayla uyum, teknolojiyle entegrasyon ve kolektif zeka ile geleceği şekillendirme sorumluluğu taşıdığını bir kez daha hatırlattı. Carlo Ratti’nin vizyonu, mimarlığın bu zorlu dönemde umut vadeden bir disiplin olarak yeniden tanımlanmasını sağladı.