Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Yazgısı da kara bir kadın: Kara Fatma

Kadın var 'beş para' etmez; kadın var 'bir ömre' bedel.

Varsın birileri kadınlar gününü bahane ederek birilerine 'sahte nameler' yazadursun.

Ama biz kadınların bir 'cinsel obje' olarak görüldüğü, 'eksik etek' diye aşağılandığı, 'her türlü şiddete' maruz kaldığı bir ortamda; kendilerini hâlâ 'adam' olarak tarif eden bir takım 'erkek' siluetlerine, 'annelerinin' de aslında bir 'kadın' olduğunu hatırlatacak bambaşka bir hikaye anlatacağız.

Nene Hatun, Şerife Bacı, Tayyar Rahime, Nezahet Onbaşı, Halime Çavuş, Makbule Hanım, Emir Ayşe, Kılavuz Hatice, Hayme Ana gibi adını tarihin altın sayfalarına yazdıran bir Türk anasından bahsedeceğiz.

'Yazgısı' da namı gibi 'kara' olan bir Türk kadınından.

Kara Fatma'dan.

***

Asıl adı Fatma Seher olan Kara Fatma, 1888 yılında Erzurum'da dünyaya gelir.

Ailesi İstanbul'a göç ettikten sonra Binbaşı Suat Derviş Bey ile tanışarak evlenir.

Balkan Harbi'nden sonra Kafkas Cephesi'ne tayin edilen eşinin Sarıkamış'ta şehit düşmesi üzerine Erzurum'a giderek 10 kişilik bir çete kurar ve doğduğu toprakları işgal eden Ruslara karşı fiilen savaşın içinde yer alır.

Daha sonra İstanbul'a dönerek işgalcilere karşı direnen 'Deli Sülo' lakaplı kardeşinin çetesine katılır.

1919 yılında Samsun'a ayak basan Gazi Mustafa Kemal Paşa ile Sivas'ta buluşarak kendisine 'görev verilmesini' talep eder.

Paşa tarafından "Kara Fatma" unvanı verilen Fatma Seher, Milis Müfreze Komutanı olarak Batı Cephesi'ne gönderilir.

***

O artık sırtında 'ceket', altında 'pantolon', ayağında 'çizme', elinde 'kamçı' ile milli mücadelenin amansız bir kadın direnişçisi olmuştur.

Oğlu Seyfettin, evlatlığı Fatma, kardeşleri Mehmet ve Süleyman, arkadaşları Pire Mehmet ve Laz Tahsin, eşleri şehit olan Ayşe ve Zeynep'ten oluşan; zamanla yedi yüzü aşan milis gücü ile Ermeni ve Rum çeteleri ile Yunan Ordusu'na karşı müthiş bir mücadeleye girişir.

İzmit, Sakarya, Balıkesir, Eskişehir, Afyon, Kütahya ve İzmir'e kadar olan bölgede efsanevi bir kahraman haline gelir.

Cephede düşmanla savaşırken birkaç kez yaralanır; ama asla pes etmez.

Büyük Taarruz'un ilk günlerinde bir ara General Trikupis'e esir düşer.

Daha sonra '25 Yunan subayını' esir alan kadın olarak tarihe geçer.

***

Kara Fatma, Millî Mücadele'nin ardından 'Üsteğmen' rütbesi ile emekli edilir.

Ancak, 'üzerinde giyecek bir mantosu' dahi olmamasına rağmen İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif gibi, kendisine bağlanan emekli maaşını "Vatana hizmetin bedeli mi olur?" diyerek o zamanki adı Hilal-i Ahmer olan Kızılay'a bağışlar.

Sonrası, kendisi için 'öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya' dönemidir adeta.

Uzun bir süre Kasımpaşa'daki 'tek odalı' bir barakada 'yokluk' içerisinde komşuların yardımı ile hayatını sürdürmeye devam eden Kara Fatma, hastalık illeti ile karşı karşıya kalınca Galata'da bulunan bir Rus manastırına sığınmak zorunda kalır.

2 Temmuz 1955 tarihinde kaldırıldığı Darülaceze Hastanesi'nde hayata veda eder.

***

Feleğin cilvesi ne yazık ki kiminin başına 'talih kuşu' olur; kiminin gözüne 'yaş'.

Bir yolunu bulup 'mücadeleden' kaçanlar gün gelir Cumhuriyet'in kaymağını yiyip 'balolarda', 'resepsiyonlarda' günlerini gün etmeye başlarlar.

'Ömürlerini' mücadele içerisinde geçirenler ise yine o Cumhuriyet'in kendilerine ikram ettiği 'yoksulluk' ağusunu 'kızılcık şerbeti' niyetine içerler.

Gençlik çağlarını 'canından' çok sevdiği vatan topraklarını işgal için gelen Rus emperyalistlere karşı direnerek geçiren Kara Fatma, son demlerini 'sığınabildiği' tek yer olan bir Rus imarethanesinde 'fakr-u zaruret' içerisinde sürdürmek zorunda kalır.

Yaşarken gün yüzü görmeyen Kara Fatma'nın ne acıdır ki öldükten sonra da 'mezarı' ortadan kaybolur.

***

Şimdi bu yiğit Türk kadınına bakıp yüzünüz kızarmıyor ve kadınlığınız ile göğsünüz kabarabiliyorsa eğer; buyurun 'kadınlar gününüz' kutlu olsun.

 

* Erdoğan Aslıyüce başkanlığındaki Hoca Ahmet Yesevi Vakfı'nda bu unutulan kahramanı bizlere hatırlatan araştırmacı-yazar Mehmet Dağıstanlı dostumuza teşekkürü borç biliriz.

 

Yazarın Diğer Yazıları