Tampon bölge, Türkiye

Bu aralar, gelen gidenimiz çok, maşallah. Bu trafik, ne zaman yoğunlaşırsa, mutlaka ülkem gol yer. Gene öyle oldu. Bu kez gol sayısı, bir değil, birçok.

Önce, Merkel geldi ve gitti. Gider gitmez, yediğimiz goller, ortaya çıkmaya başladı. Yanlış anlamayın, bozgun havası yaşayan, yandaş basın bile, artık bu görüşmeyi savunmuyor. Ortaya çıktı ki her zaman olduğu gibi, kazık yedik. Hem de Ankara'da, sürekli Suriye topraklarında mülteciler için tampon bölge isteyen iktidar, koca ülkemizi, koskocaman tampon bir bölgeye çevirmeyi kabul etmiş. Sınır ülkesi olduk. Mülteci deposu olduk. Tampon olduk. En acısı, Avrupalılar bize, geri zekâlı gibi muamele etti. Avrupa'ya gitmek isteyen mülteci grupları, anası ağlayan milletimin başına kaldı. Kalkıp bunlardan bini, muhtarların ağırlandığı gibi bin odalı sarayda ağırlansa ya.

                Neler var bu görüşmelerin ardında?

- Mesela, vize meselesi var. Türk vatandaşları seneye Avrupa'ya vizesiz gidecek dendi. Fransa ve Kıbrıs Rum yönetimi ile Yunanistan buna karşı olduklarını açıkladı.

- Mesela, AB'ye girişin kolaylaştırılması vardı. Yeni fasıllar açılacak, süreç hızlandırılacaktı. Fransa, Kıbrıs Rum yönetimi ve Hollanda buna karşı olduklarını açıkladı.

- Mesela, mültecilere, para yardımı konusu vardı, 3 milyar Euro gibi. Anlaşıldı ki miktar bu değil, belki bir milyar Euro verileceği ve bunun da taksitler halinde yapılacağı söylenmiş. VOA'de yayınlanan bir söyleşide, Türkiye'nin göçmenlere, bugüne kadar 8 milyar dolar harcadığı, uluslararası toplumdan, 400 bin dolar alabildiği vurgulandı.

- Mesela, asrın lideri, Merkel'den kaçak savcıları istemiş. Alman Başbakanı, bunu yapamayacaklarını söyleyip, MİT soruşturmasını ima etmiş.

Dümendeki kaptan değişti!

                Merkel görüşmesi bu. Bu arada, tam bir müstemleke ülkesine çevirdikleri topraklarımıza, gelen gelene. Mesela, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın, Avrasya ve Avrupa İşlerinden sorumlu müsteşar yardımcısı Victoria Nuland, geçenlerde Ankara'daydı. Gara Amerikan büyükelçisi ile gidip, çelenk koydu. Sonra da IŞİD, mülteciler ve PKK ile açılım konusundaki son talimatları getirdi. Aslında bu geliş, ABD Dışişleri Bakanı Kerry'nin, önümüzdeki günlerde yapacağı temaslara, zemin hazırlamaktı.

Suriye konusu, Amerika'nın kontrolünden çıktığı için, şimdilerde Amerikan tarafı, yeniden, olayın dümenine geçmeye çalışıyor ama anlaşılan, dümende başka kaptan var. Son olarak Esad'ın Moskova ziyareti ile de bu perçinlendi. Her ne kadar asrın lideri, Putin tarafından bu konu için aranmışsa da, açıklama olmadığına göre, bu görüşme hüsranla bitmiş. Putin, yalnız asrın liderini değil, Ürdün ve Suudi Arabistan kralları ile Mısır Devlet Başkanı'nı da aramış. Bizim figüranları, bu nedenle saymıyorum. Bizimkiler, ne talimat verilirse, onu yapacaklar. Bizim başımızda, şu anda işgal altındaki Osmanlı yönetimine benzer bir yönetim var.

Yeni mülteci akını yolda!

                Esad'ın Moskova ziyareti, belirli başkentlere bir mesaj aslında. Rusya, Esad'dan vazgeçmediğini ve Esad'ın Moskova'da yaptığı açıklamada, Rusya ile ülkesindeki terörle mücadelenin devam edeceği mesajları vardı. Esad, bir de Suriye'yi yeniden inşa etmekten falan söz etmiş. Oysa yeniden inşa uzmanı, asrın lideri. Anladığımız kadarı ile bizim arkadaşların müttefikleri de, Esad'lı çözümü kabullenmiş. Dışarıdan yapılan açıklamalardan anlaşılan, bizimkiler de Esad'lı çözüme, evet demiş. Yani, Şam'da namaz kalmak yerine, galiba Esad, Ankara'da Hacı Bayram'da namaz kılacak. Bu arada, Suriye Kara Kuvvetleri, Halep'i kuşatmış. Halep'ten de yüz bine yakın, yeni bir mülteci akını bekleniyor. Tabii bu sayılara, kaçan IŞİD militanları ve ailelerini saymıyoruz. Son haber, ABD'nin de, Rus saldırılarından utanarak, yakında IŞİD'e karşı, yeni bir saldırı başlatacağı yolunda.

Görüldüğü kadarı ile Türkiye'de siyasiler, içeride, tribünlere oynamalarına rağmen, görüşmelerde, vitrin mankeninden öte bir görevleri yok. Rusya ve ABD, Suriye üzerindeki uçuşlarda da anlaşmışlar. Mesele kalmadı. PYD'yi de kendine dost ilan etti Moskova. PYD'de de, bir kanton daha açıkladı. Mesele kalmadı. Tek mesele, anlaşılan Türkiye. Türkiye'de de, halkın tek ve en önemli meselesi, iş başındaki iktidar.

Yazarın Diğer Yazıları