Sırrı Süreyya Önder’le “hapishane arkadaşı” diye ilişkilendirilerek şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu ismi üzerinden algı operasyonları yapılmaya çalışılıyor.

Bu yalanları hükümet medyası hemen haber yapmıştır. Mizansenin masa başında hazırlandığı ve daha sonra medyaya servis edildiği ortaya çıkmıştır. Muhsin Yazıcıoğlu ismini bilerek sürece dahil etmişlerdir

Yürüttükleri kirli ve karanlık sürece Muhsin Başkanın isminide geçirterek yol almak istiyorlar. Yazıcıoğlu her zaman PKK ile görüşmelere karşı çıkmış, PKK ile müzakereyi savunanlarla mücadele etmiştir.Muhsin Başkanatoplumda gösterilen büyük ilgi ve saygı üzerinden “YAZICIOĞLU” soyadı üzerinden algı operasyonu yapıyorlar.Ancak Milletimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun kirli ve karanlık süreçlere her zaman karşı olduğunu biliyor.

Bizler, Muhsin Yazıcıoğlu’nun dava ve yol arkadaşları olarak bu oyunu bozarız. Şehit liderimizin isminin hiç ilgisinin olmadığı kişilerle yan yana konmasına asla seyirci kalmayız ve izin vermeyiz.

Şehit Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun Trabzonlu Resmi koruma amiri yoktur. Öyle biri olsa biz biliriz! Hastaneye geldi denilen kişiyi ismini, cismini, söylesinler de kamuoyu da öğrensin, bizde bilelim. Ellerinde Hastane kamera kayıtları vardır. Çıksınlar ispat etsinler.

Şehit liderimiz Yazıcıoğlu’nun yanında görev yapan polis memurlarından hakkın rahmetine kavuşan Erol Yıldız kardeşimizin dışında görev yapan polisler hala hayattadır. Onları Yazıcıoğlu ailesi, biz dava ve yol arkadaşları da tanıyoruz.

Muhsin Yazıcıoğlu’nun yanında görev yapan emniyet mensupları arasında Trabzonlu ve İstanbul’a giden bir polis memuru yoktur. Koruma amirliği yapan bir kişi var. Oda, Özel Hareketçi,Çankırı’lı Yahya Aydoğdu’dur.2000-2003 yılları arasında tek koruma amiri olarak görev yapan emekli emniyet mensubudur, Ankara’da yaşamaktadır.

Yahya Komserin dışında görev yapan korumaların bazıları Özel Hareketten gelme bazıları Koruma dairesi tarafından gönderilen polislerdir.Üst rütbeli, emniyet amiri statüsünde biri; 16 yıl boyunca Muhsin Yazıcıoğlu’nun koruma amirliğini yapmamıştır.Emniyet Koruma daire başkanlığında şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun yanında hangi polislerin görev yaptığı ile ilgili dosyalar vardır.

Keş dağlarında şehit edilen, milletin adamıMuhsin Yazıcıoğlu’nun koruma ordusu yoktur!Yanında görev yapan polis kardeşlerimizin sayısı bellidir.Bir çoğu Özel Hareket mensubudur.

29 Ocak 1993’de partimiz BBP Kurulmuştur. Kurucu liderimiz SivasMilletvekilidir. 3 dönem Mecliste yer almıştır. İçişleri Bakanlığı Parti Genel Başkanı olması nedeniyle bazen iki koruma bazen 4 koruma vermiştir. Bunlarda zamanla değişmiştir.

Muhsin Başkan, klasik bir politikacı değildi. Onda İslam ahlakı vardı. Ahlaklı, faziletli, dürüst, haysiyetli bir liderdi. Muhsin Başkan, ötekileştirmezdi. Birleştirici, bütünleştirici ve kuşatıcıydı. Toplumu ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı siyasetleri her zaman tehlikeli bulmuş ve uyarıcı olmuştur.

Muhsin Başkan’ın “gizli” ajandası yoktur. Açık, şeffaf ve milletiyle dava arkadaşlarıyla iç içe bir bütün olan milli bir liderdi.

Muhsin Başkan Türkiye’nin milli direnç merkeziydi, Meclis’in sigortasıydı. Muhsin Yazıcıoğlu’nun cenaze töreni; kalabalığı, kuşatıcılığı, mesajları ve toplumun her kesimini kucaklaması ve her kesime mesaj vermesi açısından çok önemlidir.

Devleti kuran ilk Meclis’ten bu yana ilk kez Millet Meclisi’nde tekbirler duyuldu. Kocatepe Camisi’nden Tacettin Dergâhı’na uzanan yolları, sokakları, caddeleri dolduran milyonlar, onun için gözyaşı döktü ve hüsn-ü şahadet etti. Cumhuriyet tarihi boyunca ölümüyle milyonları ağlatan, hüzne boğan ve ardından dualar, hatimler gönderilen kaç siyaset ve devlet adamı var!

Muhsin Yazıcıoğlu, her zaman adaletten, demokrasiden ve milletten yanaydı. Muhsin Yazıcıoğlu, devletin kilit noktalarında görev yapmadı. Ne cumhurbaşkanı oldu ne başbakanlık yaptı ne bakanlık… Ne iktidara geldi ne de hükümete ortak oldu. Hep milletin ve devletin bekasını savundu. Hep “Türk devleti ve milleti yaşasın” dedi. Ama buna rağmen hep darbeler yedi, zulümler gördü. Devlet ona bir gün lazım oldu, o gün de devlet Keş Dağları’nda yanında yoktu.

MUHSİN YAZICIOĞLU BÖLÜCÜLÜKLE BÖLÜCÜLERLE MÜCADELE ETMİŞTİR

Muhsin Yazıcıoğlu 40 yıllık siyasi yaşamı boyunca her türlü bölücülükle, bölücülerle, mücadele etmiştir.

Bölücü terörün arkasında ABD, NATO Ve Batı emperyalizmin olduğunu “stratejik maşa PKK”nın Siyonist terör rejimi İsrail ile de küresel ilişkileri olduğunu şehadetine kadar devamlı söylemiş ve vurgulamıştır.

Yazıcoğlu,“Türkiye de Kürt Sorunu yoktur Bölücülük sorunu vardır”. Terörle müzakere edilmez mücadele edilir” demiştir. Kürt kardeşimiz ile Bölücüyü ayırmıştır. “Kürt kardeşimiz Bölücü düşmanımızdır” demiştir

Bölücü terör örgütüne destek veren “karanlık güç ,gizli güç Çekiç Güç” ile mücadele eden, “Çekiç Güç topraklarımızdan defolsun” diyen NATO merkezli gladyo ile mücadele eden , İkinci İsrail projesine ve BOP’a karşı çıkan ve meydan okuyan milli lider Muhsin Yazıcıoğlu’nun ismini İmralı Kandil Kuryesi , sistemin elemanı terörisbaşının sözcüsü ile yan yana getirmek ahlaksızlıktır, şerefsizliktir, namussuzluktur, alçaklıktır! Şehit Liderimize itibar suikastliği yapmaya çalışıyorlar. Biz buna asla izin vermeyiz!

Hayatının 10 yılı zindanlarda geçen 4 kez idamla yargılanan bütün hayatını aziz milletimize, vatanımıza, ülkemize, Türk Milliyetçiliği ülküsüne, Ülkücü Hareket’e adayan büyük liderin ismini kimse; bölücülerin ,vatan hainlerinin methiyeler dizdiği bir hainle yan yana getiremez ve koyamaz!

Muhsin Yazıcıoğlu, 31 Ocak 1981’de Cunta rejiminin özel olarak kurduğu asker ve polis karışımı hepsi; Ülkücü düşmanı olan özel bir ekip tarafından Ankara da yapılan bir operasyonla gözaltına alınmıştır. 1 ay, 4. Kolordunun içinde bulunan özel olarak Ülkücüler için kurulan Mamak Cezaevinin bitişiğindeki, C5 İşkence merkezinde 1 ay işkence görmüştür.

İşkenceli sorgulara Komünist POL-DER mensubu polislerle ülkücü düşmanı askeri savcı albayNuretttin Soyer’de katılmıştır.

Muhsin Yazıcıoğlu işkenceli sorgulardan sonra önce Mamak Cezaevinde B Bloktaki bir koğuşa konmuştur. Kısa bir süre sonra buradan İdamlıkların bulunduğu A Blok’taki Tecrit’e, hücreye konmuştur. Tahliye olana kadar hücrede kalmıştır.

MUHSİN YAZICIOĞLU, SIRRI SÜREYYA ÖNDER İLE AYNI KOĞUŞTA YATMAMIŞTIR. TANIMAZ VE BİLMEZ’

12 Eylül sonrası cunta rejimi “barıştır karıştır” uygulaması başlatmıştır. Koğuşlarda ve hücrelerde Ülkücüler ve Devrimciler uzun bir dönem beraber yatmak zorunda kalmıştır.Basında İddia edildiği gibi Muhsin Yazıcıoğlu Sırrı Süreyya Önder ile asla ne aynı koğuşta ve ne hücrede kalmamıştır. Sırrı Süreyya Önder Mamak cezaevinde A Blok 2. Koğuşta kalmıştır.Muhsin Başkan Mamak Cezaevinde zaman zaman 4 kişilik, zaman zaman iki kişilik, zaman zaman tek kişilik hücrelerde kalmıştır.Muhsin Başkan A Blok tecrit arka 14.nolu hücrede kalmıştır

Muhsin Başkan şunları söylüyor:

“12 Eylül darbesi sonrası tutuklandık. Mamak Askeri Cezaevi'nde,A Blokta hücrede bir süre 3 solcu ile beraber kalmak zorunda kaldım. Cunta rejiminin uygulamasıydı. Devrimci Yol adlı Çayancı örgütün Oğuzhan Müftüoğlu’ndan sonra iki numaralı ismi olan Nasuh Mitap,12 Eylül Öncesi Dev-Genç Genel Başkanlığı yapan Devrimci Yol’un önde gelen isimlerinden Mehmet Ali Yılmaz ve yine ODTÜ'lü Dev-Genç mensubu genç bir militanla kaldım.”

Mahir Çayan Çizgisindeki Devrimci Yol hareketinin 2 numaralı ismi, 7 kişilik MK üyelerinden biri olan Nasuh Mitap’ ta Vatan gazetesine şöyle anlatıyor:

“2,5 Metrekarelik koğuşta kalıyorduk ve askerlerden yediğimiz dayaktan sonra birbirimize su veriyorduk. Dışarıda düşman olduklarımız ile mecburen iletişim kuruyorduk.

Muhsin Yazıcıoğlu ile birkaç ay aynı hücrede kaldık. Bu hücrelerde konuşmak, gülmek ve hareket etmek bile yasaktı. Havalandırmaya çıktığımızda sağa sola bakamazdı kimse, konuşamazdı. Bu şartlar altında Muhsin Yazıcıoğlu ile 2,5 metre karelik bir hücreyi paylaştık. Cezaevi yönetimi bizi birbirimize eziyet edelim diye aynı hücreye koymuştu ama onların umduğu gibi şeyler olmadı. Günlerimiz kavgasız gürültüsüz geçirdik. Günde 3 sefer sayım adı altında ikimize de dayak atılıyordu. Askerler dayak attığında birbirimize yardım ediyorduk. Birbirimize su veriyorduk.”

“Otobüslerle ülkücüler kan vermeye gelmiş”. Tamamen palavra! Kimmiş bu Ülkücüler? Nerde bu otobüs? Varsa resimleri ile yayınlayın. Böyle bir şey yok.

Ülkücüler tarihleri boyunca kan vermişlerdir.1974 Kıbrıs Barış hareketi sırasında binlerce Ülkücü Kızılay’a giderekkan vermişlerdir. Askerlik şubelerine koşmuşlardır.

Ülkücüler, 12 Eylül öncesi Komünist örgütler tarafından hain tuzaklarda,hain saldırılarda, baskınlarda yaralanan ülküdaşları için kan vermişler ve hastanelere akın etmişlerdir.

Ülkücüler, vatan evlatları için Mehmetçiklerimiz, polislerimiz, bekçilerimiz, sivil ve masum vatandaşlarımız, mazlumlar, için kanlarınıverirler ,canlarını verirler.

Biz sadece aziz şehitlerimize ağlarız, kahramanlarımıza yanarız. Onlar için üzülür onlar için dua ederiz.

Hem hükümet medyası hem muhalefet medyası Sırrı Süreyya Önder için güzellemeler yapmaktalar. İstiklal harbine katılmış “milli mücadele kahramanı” bir “millet önderi” bir büyük “siyaset ve devlet adamı”ymış gibi algı operasyonları yapıyorlar.

MUHSİN YAZICIOĞLU SUİKASTİNDE İSTİHBARAT NERDEYDİ?

Sırrı Süreyya Önder için hastaneye akın eden başta AKP’liler olmak üzere Meclis Başkanı, Bakanlar, MİT Müsteşarı, Ana Muhalefet partisinin Genel Başkanı ve bazı siyasi partilerin başkanları. AKP Genel Başkanı Özel olarak hastane sürecini an an takip ediyor. Cumhur ittifakı çok üzgün dokunsanız ağlayacaklar.

Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalında Önder’in tedavisinin sürdüğü hastaneye ziyarette bulundular. Önder’in kızı ve kardeşine geçmiş olsun dileklerini ilettiler.

16 yılı geçti. MİT, Yazıcıoğlu suikastinde ortada yok ! Bir siyasi partinin genel başkanı, Türk siyasetinde etkili bir siyasetçi, Ülkücü Hareketin en önemli ismi Meclisin sigortası, bir büyük siyaset ve devlet adamı , Milletin adamı şehit düşüyor, MİT’den bugüne kadar olayla ilgili bir araştırma ve açıklama yok!.

Koskoca istihbarat teşkilatının bölgede, dağda, kırsalda, elemanımı yok! Elemanlarıda var, teknik imkanlarıda.Dönemin MİT Müsteşarı Amerikancı,Barzanici,Açılımcı, Emre Taner yardımcısı Hakan Fidan. Taner, Fidan ve Kalın döneminde hala Yazıcıoğlu suikasti gizemini koruyor.

Terör örgütü temsilcileri ile görüşmek için Oslo’ya, Cenevre’ye uçak kaldıran “MİT” Muhsin Yazıcıoğlu’nun ise karlar altında kalmasını görmezden gelmiştir.Yaşananları, aziz milletimizde yakından görüyor. Şehitlerimizin kemikleri sızlıyor, Şehitlerimizin aileleri perişan ve isyan ediyorlar yazıklar olsun.

DEM’li Önder’i ziyaret edenler Muhsin Yazıcıoğlu suikasti için bu güne kadar hiçbir şey söylememişler ve görmezden gelmişlerdir. Muhsin Yazıcıoğlu CHP iktidarında değil; AKP iktidarında şehit edilmiştir.Sistemi kendini değiştirmek isteyen “bu sistem değişmeli” ve değiştirmek için yola çıkanları daKeşdağlarında şehit eder.

1977 yılında Ülkü Ocakları Derneği( ÜOD) tarafından çıkarılan “Genç Arkadaş” gazetemizde “sistem tartışmaları” (4 bölüm) ile sistemi sorgulayan, siyasi yaşamı boyunca sistemle, bürokratik oligarşi ile vesayetçi çevrelerle, demokrasi düşmanlarıyla mücadele eden BBP lideri;“bu sistem değişmeli değiştireceğim “dediği için BOP ve BİP gibi küresel emperyalist projelere karşı çıktığı için şehit edildi.

Muhsin Yazıcıoğlu Hastane köşesinde sağlık problemleri nedeniyle vefat etmedi.Keş dağlarında bindiği Helikopteri düşürdüler ve dava arkadaşlarıyla şehit düştü.

Ülkenin geldiği şu duruma bakın binlerce şehit ailemiz kan ağlıyor evlatlarını vatan için şehit vermiş aileler isyan ediyor

Yazık, çok yazık!

İKİ OYUNCU: NUMAN KURTULMUŞ VE BÜLENT ARINÇ

25 Mayıs 2012 günü Ankara’da ATO’da yapılan 3 ciltlik 'Muhsin Yazıcıoğlu Külliyatı'nın tanıtım toplantısı Ankara'da yapıldı. Toplantıya bir çok siyasetçiyle beraber Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ve HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, sendika ve sivil toplum teşkilatı temsilcileri de katılmıştı. Toplantıda şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu’nun suikastle ilgili hükümete yönelik sözleri damgasını vurmuştu.

Programda konuşma yapan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Muhsin Yazıcıoğlu olayının aydınlatılmasının yüzde yüz namus borçları olduğuna vurgu yaparak, "İnanırsınız veya içinizde bir uhde kaldıysa inanmayabilirsiniz. Siyasi irade konusunda bir eksikliğimiz yok. Ne Cumhurbaşkanımızla, ne Başbakanımızla ne de hükümetimizle. Bu olayın yüzde yüz aydınlatılması bizim namus borcumuzdur. Bir kardeşimize olan vazifemizdir.” demişti.

Hepsi lafta kaldı Gül, Erdoğan, Arınç, Kurtulmuş, Fidan ve diğerleri suikasti “kaza” olarak gördüler ve ilgilenmediler.

MUHSİN YAZICIOĞLU CHP İKTİDARINDA DEĞİL AKP İKTİDARINDA ŞEHİT EDİLDİ

Milletin adamı, liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu suikasti ülkeyi 23 yıldır yöneten AKP iktidarında, döneminde oldu. Saray/AKP rejimi, Muhsin Yazıcıoğlu davasıyla 16 yılı geçti nedense hiç ilgilenmemiştir, üzerine bile gitmemiştir.Bu suikastta kim, kimler varsa, yer almışsa, rol almışsa nerede saklanırlarsa saklansınlar, bulacak, çıkaracak, milletimizin huzurunda hukuk içinde hesabını soracağız. Bu suikast davasını kapatmalarına asla izin vermeyeceğiz. Hiçbir güç, odak, mihrak, bizim davayı takip etmemizi engelleyemez. Asla peşini bırakmayacağız!Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Bekası, Birliği ve Beraberliği Vatanın ve Milletin bölünmez bütünlüğü için şehit düşen tüm kahramanlarımızın, canlarımızın, yiğitlerimizin, ruhları şad mekanları cennet olsun.