Yemek yeme eyleminin sıradan bir aktiviteden, acı dolu bir mücadeleye dönüştüğü Akalazya hastalığı, sindirim sistemi üzerindeki etkileriyle sessiz bir tehdit olarak varlığını sürdürdü.
Mideye açılan yemek borusunun altındaki kapakçık görevi gören sfinkter kasının gevşememesi ve yemek borusu kasılmalarının bozulmasıyla ortaya çıkan bu kronik hastalık, hastaların yaşam kalitesini derinden etkiledi.
Dünya genelinde nadir görülen bu durum, erken teşhis edilmediği takdirde ciddi komplikasyonlara yol açabildi.
BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR IŞIĞINDA AKALAZYA
Son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalar, Akalazya'nın etiyolojisine (nedenlerine) dair önemli bulgular ortaya koydu.
Harvard Tıp Fakültesi'nden Dr. Elizabeth Miller liderliğindeki bir araştırma ekibi, hastalığın otoimmün bir süreçten kaynaklandığını öne sürdü.
Araştırma sonuçlarına göre, vücudun bağışıklık sistemi yanlışlıkla yemek borusundaki sinir hücrelerine saldırdı ve bu da sfinkter kasının işlevini yitirmesine neden oldu.
Dr. Miller, "Bu bulgular, Akalazya'nın sadece bir motor bozukluk değil, aynı zamanda bağışıklık sisteminin karmaşık bir tepkisi olduğunu gösteriyor. Bu keşif, gelecekteki tedavi yaklaşımları için yeni kapılar aralayabilir" şeklinde bir açıklamada bulundu.
ULUSLARARASI UZMANLARDAN DEĞERLENDİRMELER
Johns Hopkins Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nden Prof. Dr. David Katz, Akalazya hastalarının yaşadığı sorunlara dikkat çekti.
Prof. Katz, "Hastalar genellikle yutma güçlüğü (disfaji), yediklerini geri çıkarma (regürjitasyon) ve göğüs ağrısı gibi belirtilerle geldi. Bu belirtiler, sıklıkla reflü veya diğer sindirim sistemi hastalıklarıyla karıştırılabiliyor. Bu nedenle doğru teşhis konulması zaman alabiliyor" ifadelerini kullandı.
Prof. Katz, teşhisin gecikmesinin, yemek borusunun kalıcı olarak genişlemesine ve beslenme yetersizliğine yol açabileceğini vurguladı.
Londra King's College Hastanesi'nden Endoskopi Uzmanı Dr. Mark Wilson ise, Akalazya tedavisinde kullanılan yöntemlere değindi.
Dr. Wilson, "Günümüzde Akalazya tedavisinde endoskopik balon dilatasyonu, botoks enjeksiyonları ve cerrahi (Heller miyotomisi) gibi çeşitli yöntemler uygulanıyor. Son zamanlarda popülerlik kazanan 'Peroral Endoskopik Miyotomi' (POEM) yöntemi, hastalar için daha az invaziv ve daha etkili bir seçenek haline geldi" dedi.
Dr. Wilson, POEM tekniğinin, endoskop aracılığıyla yemek borusu kasının kesilmesini sağlayarak hastaların yutma güçlüğünü kalıcı olarak gidermeyi amaçladığını belirtti.
Akalazya hastalığı, nadir görülse de, etkilediği bireylerin yaşam kalitesini ciddi ölçüde düşüren bir rahatsızlık olarak öne çıktı.
Bilimsel gelişmeler ve uzmanların ortak görüşleri, doğru tanı ve kişiselleştirilmiş tedavi yöntemleriyle bu sessiz tehdidin kontrol altına alınabileceğini gösterdi.