Zamanda yolculuk, sadece spekülatif bir fikir olmanın ötesinde, Albert Einstein'ın Genel Görelilik Teorisi çerçevesinde fiziksel olarak incelendi. Bu teori, uzay ve zamanın tek bir doku olan uzay-zaman içinde birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğunu ortaya koydu.

Uzay-zamanın bükülebilir olduğu, devasa kütlelerin, hatta enerjinin varlığında çarpıcı biçimde deforme olduğu ifade edildi.

Amerikalı teorik fizikçi Dr. Kip Thorne, zaman yolculuğunun matematiksel olarak mümkün olabileceği fikrini öne sürdü.

Dr. Thorne ve ekibi, teorik olarak uzay-zamanın iki farklı noktasını birbirine bağlayabilecek ve ışık hızından daha hızlı bir geçişe izin verebilecek solucan delikleri üzerine yoğunlaştı.

Solucan delikleri, uzay-zamanda kestirme yollar olarak işlev gördü ve eğer stabilize edilip kullanılabilir hale getirilebilirlerse, teorik olarak hem geçmişe hem de geleceğe yolculuğa olanak tanıdıkları belirtildi.

Caltech Teorik Fizik Profesörü Dr. Kip Thorne, "Genel Görelilik denklemleri, solucan deliklerinin varlığını dışlamıyor. Ancak, bir solucan deliğini geçilebilir kılmak ve onu çökmekten kurtarmak için egzotik madde, yani negatif enerji yoğunluğuna sahip madde gerektiğini biliyoruz" dedi.

IŞIK HIZI VE EVRENSEL LİMİT

Geleceğe doğru zaman yolculuğu, geçmişe dönüşe kıyasla çok daha somut bir temele dayandırıldı.

Yine Genel Görelilik ve Özel Görelilik Teorisi uyarınca, bir cismin hızı arttıkça o cisim için zamanın yavaşladığı ifade edildi.

Işığa yakın hızlarda hareket eden bir kişi için geçen sürenin, Dünya'da kalan bir gözlemci için geçen süreden çok daha kısa olacağı hesaplandı. Bu fenomene zamanda genişleme adı verildi. Bu prensip, Uluslararası Uzay İstasyonu'nda (ISS) görev yapan astronotların, Dünya'dakilere göre çok küçük bir miktar dahi olsa geleceğe doğru yolculuk ettikleri anlamına geldi.

Amerikan Uzay ve Havacılık Dairesi (NASA) eski bilim insanı ve teorik fizikçi Dr. J. Richard Gott, geleceğe yolculuğun bu fiziki temellerinin tartışılmaz olduğunu vurguladı.

Dr. Gott, ileri teknoloji kullanılarak ışık hızına yaklaşıldığında, bir yıl uzayda seyahat eden birinin Dünya'ya döndüğünde binlerce yıl sonrasına ulaşabileceğini aktardı.

GEÇMİŞE YOLCULUK: PARADOKSLAR VE KARA DELİKLER

Geçmişe doğru seyahat ise fizikçilerin en büyük çekincelerini barındırdı. En bilinen sorun, meşhur Büyükbaba Paradoksu'dur: Bir zaman yolcusunun geçmişe gidip kendi büyükbabasının doğmasını engellemesi durumunda, yolcunun kendisinin de var olmaması gerekirdi, bu da mantıksal bir çelişki oluşturdu. Bu paradoksu çözmek amacıyla yeni teoriler ortaya atıldı.

Çoklu Evren Teorisi'ne göre, geçmişe yapılan bir yolculuk, yolcunun ana evreninden ayrı, yeni bir paralel evrenin dallanmasına neden oldu. Bu senaryoda yolcu, kendi evreninin geçmişini değiştirmek yerine, alternatif bir geçmişe sahip yeni bir evrenin tarihini oluşturdu.

İngiliz kozmolog Prof. Stephen Hawking (merhum), zaman yolculuğunun potansiyelini teorik olarak kabul etse de, geçmişe yolculuğa karşı bir "kronoloji koruma varsayımı" geliştirdi. Bu varsayım, fizik yasalarının kendiliğinden, zamanda yolculuğun neden olabileceği paradoksları engelleyecek şekilde bir mekanizma içerdiğini öne sürdü.

Prof. Hawking, solucan deliklerinin yeterince büyük ve stabil hale gelmeden önce parçalanacağını ifade ederek, geçmişe yolculuğun evrenin kendi kendini koruma mekanizması tarafından engellendiğini dile getirdi.

Ayrıca, dönen kara deliklerin de teorik olarak zamanda yolculuğa izin veren kapalı zaman benzeri eğriler çerdiği matematiksel olarak gösterildi. Ancak, bu koşulların sıradan bir insanın deneyimleyebileceği bir teknolojiye dönüştürülmesinin, mevcut fizik bilgimizin ötesinde bir zorluk olduğu belirtildi.